Şimdi, bu hediyenin içindeki hediyenin | TED | الآن، يمكننا أن نقول أن الهدية داخل الهدية |
onunla ilgili minnettar olmazdınız. Fırsat, her hediyenin içindeki hediyedir ve bizim şöyle bir özdeyişimiz var, | TED | الفرصة هي الهدية داخل كل هدية، ولدينا هذه المقولة: الفرصة تطرق بابك مرة واحدة. |
Bana kabul edeceği tek hediyenin özür olacağını söyledi. | Open Subtitles | وقالت أن الهدية الوحيدة التي تقبلها مني هو إعتذار متذلل |
hediyenin bu olduğunu bilmiyormuş gibi yaparak beni iyi hissettirmeye çalışmadığına emin misin? | Open Subtitles | أأنت مُتأكّد أنّك لا تتظاهر فقط أنّك لمْ تكن تعلم ما كانت الهديّة لتجعلني أشعر بشكل أفضل؟ |
Bu hediyenin bana bir sebep uğruna verildiğini söyledin. Artık onun ne olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | قلت بأنّي أعطيت هذه الهبة لسبب، الآن أعرفه |
Kişisel ve içten olduğu sürece... bir hediyenin ne kadar olduğu önemli değildir Hyde. | Open Subtitles | هايد انه لا يهم كم الهديه تكلف.. طالما انها عاطفيه وخاصه |
Bu hediyenin ilk kısmı. Sana sonra bir şey daha vereceğim. | Open Subtitles | هذا الجزء الأول فقط من هديتك لدي شيء آخر لإعطائك إياه لاحقا |
hediyenin adını tekrar etmen hediyeden hoşlanmadığın... | Open Subtitles | إن كررت اسم الهدية فهذه اشارة على أنها لم تعجبك. |
Ona geleceğini söyledim, ve ona bu hediyenin anonim olmasını istediğimi söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتُها أنها آتية و أخبرتُها أني أُريد هذه الهدية أن تكونَ مَجهولَة |
hediyenin diğer insan için anlamını düşün, kendin için değil. | Open Subtitles | أنظري مالذي تقوله الهدية إلى الشخص الآخر وليس أنتي |
Bir hediye. Senin bana vereceğin hediyenin karşılığı olarak. | Open Subtitles | هدية بانتظار الهدية الرائعة التي ستعطينها لي |
Bana verdiğin hediyenin üzerinde de kan vardı ama hoşuma gitmişti. | Open Subtitles | على الرغم من ان هناك دم على الهدية التى اهدتها لي والذى جعلنى لم استمتع بها |
Bak, demek istediğim şey, asıl hediyenin azıcık ta olsa bir hediyeyi nazikçe kabul edmendir. | Open Subtitles | كل ما أقول هو انه ربما الهدية الحقيقة هي عندما تقبلين شيئاً ما مع القليل من الإمتنان |
Epps'in verdiği hediyenin tarif olduğunu anladı. | Open Subtitles | إنها مصرة على مساعدتي, وهو أمر سيفيدنا لقد إكتشفت أن الهدية التي أعطانا لها إيبز |
Telefonu buradan açtıysa, hediyenin burada olma ihtimali yüksek. | Open Subtitles | لو أجرى الاتصال من هنا فهناك إحتمال أن الهدية هنا |
İstediğim şeye kafamı öyle takmıştım ki gerçek hediyenin beni önemseyen bir aile olduğunu göremedim. | Open Subtitles | لقد كنت منشغلاً جداً بالتركيز على ما أردت دون أن أرى الهدية الحقيقية بأن لديّ عائلة التي تهتم حقاً، |
Bana verdiğin hediyenin sonuçları. | Open Subtitles | نتائج تحليل هذه الهدية التي أعطيتني إياها |
Ona, çekmecesinde duran ve senin için sakladığı hediyenin ...onu kendi ızdırabına saplayan bir çapa olduğunu söylermisin. | Open Subtitles | قولي له ان هذه الهدية التي يحتفظ بها لاجلك في درج مكتبه, انها كمرساة السفينة تثبته في حزنه |
Bu yüzden bu hediyenin çok özel olması lazım. | Open Subtitles | لهذا يجب أن تكون هاته الهديّة جدّ مميّزة يحتملأنتكونسترةمننوع"داينيم" |
Bu hediyenin bana bir neden uğruna verildiğini söyledin. Artık bu nedenin ne olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | تقول بأنّي أعطيت هذه الهبة لسبب، الآن أعرفها |
O dönünce, ona gitmemesini ve onun için daha önce bahsettiğim hediyenin bende olduğunu söyle. | Open Subtitles | .... عندما تعود أخبرها أن لدى تلك الهديه التى ذكرتها لها من قبل, وان لا ترحل |
Bu hediyenin ilk kısmı. Sana sonra bir şey daha vereceğim. | Open Subtitles | هذا فقط الجزء الأول من هديتك لدى شىء آخر سأعطيكى إياه لاحقاً |
Sana gömlek bedenini sormamın Noel hediyenin gömlekle ilgili bir şey olmasıyla alakası yok. | Open Subtitles | حقيقة أنني طلبت مقاس قميصك لا يجب أن يفسر أبداً أنني سوف أحضر لك شيء يتعلق بالقمصان في الكريسماس. |
Mükemmel büyük hediyenin içine hediye-verme tatili hediyeleriyle kombin ettiğimi varsayalım mı? | Open Subtitles | افترضي أنني سأجمع هدايا كل أيام المناسبات والعطل في هدية واحدة ضخمة |
Alacağın hediyenin ona mesajının ne olmasını istiyorsun? | Open Subtitles | لذا، ماذا تُريد أَنْ تعبرُ بهذه الهديةِ ؟ |