Söyleyecek hiçbir şeyim yok. Sadece lafını burada kesmek istedim. | Open Subtitles | ليس لدي ما اقوله انا فقط اردت ان اوقفك هناك |
Bu dosyaları gözden geçirene kadar konuşacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لدي ما أتحدث بشأنه حتى أعيد قراءة هذه الملفات |
Söyleyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ ما أقول إعتقدتُ أنّك ستقاطعينني |
Lütfen beni mecbur etme. Sana karşı hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | من فضلكِ لا تضطريني لفعل هذا ليس لدي شيء ضدكِ |
Arkamda bırakacak bir şey kalmadı. hiçbir şeyim yok artık. | Open Subtitles | ليس لديّ شيء لأعود إليه الآن ليس لدي أي شيء |
Yine de hâlâ hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ،لكن بطريقة أو بأخرى لازلت لا أملك شيئاً |
Kaybedecek hiçbir şeyim yok, yani gidip o şeyle savaşacağım. | Open Subtitles | ليس لدي شئ لأخسره لذلك انا سوف أذهب واقاتل ذلك الشئ |
- Söyleyecek hiçbir şeyim yok. - Demek aynı durumdayız. | Open Subtitles | ــ ليس لدي ما أقوله ــ ولا أنا أملك شئ، كلانا لا يملك شئ ليقوله |
Öyleyse, boşa zaman harcamayalım. Onunla ilgili tartışacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | دعني أوفر عنك العناء ليس لدي ما أناقشه في شأنه |
Zayıf bir ihtimal, fark yaratabilir ve çünkü kaybedecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | الاحتمال البعيد الذي يمكن ان يحدث اختلافا و لانني ليس لدي ما اخسره |
İlk ben başlıyorum çünkü saklayacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | سأبدأ أنا الأولى لأنّه ليس لديّ ما أخفيه. |
Dolabımdaki bütün giysilerimden nefret ediyorum ya. Okula Dönüş partisi için giyebilecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | أكره كلّ ما في خزينة ثيابي ليس لديّ ما أرتديه لحفل العودة إلى الديار |
Hayır, gidemeyiz. -Giyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | على أية حال ليس لديّ ما أرتديه لذا.. |
Acele etsek iyi olur çünkü Noel ağacında hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | الأفضل أن نسرع لأنه ليس لدي شيء تحت شجرة العيد |
O muhabirlerle yüzleşemem. Söyleyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | لا يمكنني مواجهة أولئك الصحفيين، ليس لدي شيء أقوله |
O muhabirlerle yüzleşemem. Söyleyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | لا يمكنني مواجهة أولئك الصحفيين، ليس لدي شيء أقوله |
Bİr kutu dolusu fransızca kitap ve bu ev dışında hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | باستثناء صندوق مليء بالكتب الفرنسية وهذه الشقة ، فأنا ليس لدي أي شيء |
Ama sonra şu hale gelmeye başlar: "20'li yaşlarım neredeyse bitiyor, ve elimde yaptığım hiçbir şeyim yok. | TED | لكن بعد ذلك يتغير الأمر إلى التالي: "إن مرحلة العشرينات قد شارفت على الانتهاء، و لا أملك شيئاً لأثبته لنفسي." |
- Sizin için hiçbir şeyim yok, Madame. | Open Subtitles | ليس لدي شئ يخصكِ .. لا شئ هل تسمعين ؟ |
Will bunu şimdi ve burada konuşacağız, çünkü benim saklayacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | لا , لا تستطيع سوف نتحدث عن ذلك هنا و الآن لأنني لا أملك أي شيء لأخفيه |
Gör bak, hiçbir şeyim yok. Biraz fıstık ezmesi ister misin? | Open Subtitles | لم أحصل على شيء أتريدين بعضاً من زبدة الفستق؟ |
-Giyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس عندي شيء مناسب ألبسه |
Bu yüzden raporlayacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ولذلك لا يوجد لدي شيء لأبلغ عنه |
Her gün, her yerde. Gayet sağlıklı ama ona söyleyecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | في كل مكان , كل اليوم و هو بصحة جيدة , و ليس لديّ شئ لأقوله له |
Sen gelmeden, hiçbir şeyim yok diyordum ama şimdi başka bir şey istemiyorum. | Open Subtitles | قبل مجيئك ظننت أننى لا أملك شيئا و لكن الأن لا اريد أى شىء |
hiçbir şeyim yok ki benim. | Open Subtitles | لا شئ لدي |
Şimdi hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | الآن خسرتُ كل ما أملك. |