Bu 1990lı yıllarda klasik domuz humması patladığı dönemde Hollanda'da yaşandı. | TED | حدث هذا في هولندا في عام 1990 خلال اندلاع انفلونزا الخنازير. |
Hollanda'da Amsterdam'a çok yakın küçük bir kasabadaki bir mahalle. | TED | في حي في بلدة صغيرة قريبة جدا لأمستردام في هولندا |
- Ne? Polonya'dan sonra Hitler'in hedefi Danimarka, Hollanda ve Fransa'nın arasındaki noktalardı. | Open Subtitles | بعد بولندا، هتلر على طريقه إلى الدنمارك، هولندا وفرنسا ببضعة توقّفات في الوسط. |
Burası Hollanda'daki tavuk-gözleme satan tek yer. | Open Subtitles | انه مطعم الدجاجه و البسكويت الوفل الوحيده بهولندا. |
Ama Hollanda'daki ücra bir sahil, ileride yaşanacaklarla ilgili bir ipucu sunacaktı. | Open Subtitles | و لكن هناك لمحة تبشر بتغير ظهرت عند شاطيء بعيد بهولندا |
Analizlerin sonucunda dalgıç kıyafetinde, Hollanda'nın bir sahilinde bulunan cesedin gerçekten de Mouaz Al Balkhi olduğu çıktı. | TED | وأجزمت التحاليل بأن الجثة التي وُجدت ببدلة الغوص على شاطئ هولاندا كانت في الواقع لمعاذ البلخي. |
Şimdi de acınası bakıslarınızı serinlemek için Hollanda'ya göç eden Afrika kaplumbağalarına çevirin. | Open Subtitles | وجهوا شفقتكم الآن إلى السلاحف الأفريقية رؤيتها تهاجر إلى اماكن ابرد في هولندا |
Sadece biz. Hollanda'da hala iyi polisler olduğu için sevinmelisiniz. | Open Subtitles | لنا هم نحن، هناك الكثير من الشرطين الطيبون, في هولندا |
Yusufçuk Tepe savaşının bir kahramanı olan Jensen Hollanda'da bir fabrika yangınında öldü. | Open Subtitles | بطل من أبطال معركة تل سيمتار توفي جينسن في حريق مصنع في هولندا |
Nakliyeciler ürünü İspanya'dan alıp Fransa'ya, ordan da kamyonlarla Hollanda'ya taşıyorlar. | Open Subtitles | الناقلين جلبوا المنتج عبر أسبانيا، خلال فرنسا , إلى هولندا بشاحنات. |
Hollanda'da böcek üreten girişimciler var ve onlardan bir tanesi de izleyiciler arasında, bu resimde gördüğünüz kişi. | TED | وهناك رجال الأعمال في هولندا ينتجون منها، واحد منهم هو هنا في الجمهور ، ماريان بيتيرز وهو واضح هنا في الصورة. |
? Sonra, 5 Mayıs 1945'te Hollanda'nın müttefik kuvvetler tarafından özgürlüğe kavuşturulmasıyla abluka umulmadık bir şekilde kalktı. | TED | ثم وفي 5 مايو 1945، و بصورة مفاجئة انتهى الحصار عندما تمّ تحرير هولندا من قبل الحلفاء. |
Hollanda'nın en yüksek rütbeli ve dünyanın her yerinde birlikleri olan komutanı olarak, bugün burada olmak benim için bir onurdur. | TED | بصفتي القائد الأعلى للقوات المسلحة في هولندا وخفيراً على قوات متوزعة في انحاء العالم أنا أفتخر بوجودي أمامكم هنا |
Benim hikayem Nijmegen şehrinde başlıyor, Hollanda'nın doğusunda, doğduğum şehirde. | TED | بدأت قصتي في مدينة نيجميجين في شرق هولندا المدينة التي ولدت فيها |
Bu parayla, dünyanın her yerinden bir grup genç mühendisi işe aldım ve Hollanda'nın Rotterdam kentinde bir fabrika kiraladık. | TED | وبهذا المال، وظفت فريقا من المهندسين الشباب من جميع أنحاء العالم، واستأجرنا مصنعا في روتردام في هولندا. |
Kasım ayında endüstriyel kontrol sistemi üzerine uzman olan biri Hollanda'dan gönüllü olarak iletişime geçti... | Open Subtitles | في نوفمبر، خبير في أجهزة التحكم الصناعية بهولندا قام بمراسلتنا |
Durumu açıklığa kavuşturmak için Hollanda'yı arayacakmış. | Open Subtitles | - ماذا يجرى؟ لوان سيتصل بهولندا ليعرف ما هى الحاله |
Durumu açıklığa kavuşturmak için Hollanda'yı arayacakmış. - Ne? | Open Subtitles | لوان سيتصل بهولندا ليعرف ما هى الحاله |
Örneğin; Hollanda'daki tüm seraların olduğu Westland'a trende gidiyordum. | TED | على سبيل المثال، كنت قادمة بالقطار عبر ويستلاند، منطقة في هولاندا تكثر فيها الدفيئات الزراعية. |
Ama açıkçası Buck Hollanda'da vurulduğundan bu yana aynı kişi değildi. | Open Subtitles | و لكن "باك" لم يعد كالسابق منذ ان اُصيب في "هولاندا" |
Bayanlar baylar, yel değirmenleri olmasa, Hollanda'nın hiç anlamı kalmaz. | Open Subtitles | سيداتي سادتي بدون الطواحين الهوائية لن يكون هناك هولاندا |