Dolayısıyla bu, her gün ihtiyacımız olan şeyleri aldığımızdan nasıl emin olacağımız konusunda düşünmemiz için bir yol ki böylece büyüyüp gelişebilelim. | TED | وتُعدّ هذه وسيلة نستخدمها للتفكير في طريقة تضمن لنا تلبية احتياجاتنا اليومية حتى ننموا ونزدهر. |
Bunun için bir yol biliyorum bu sayede halatı bırakamayacaklar. | Open Subtitles | لدي طريقة لو فعلتها لن يتمكنوا من الإفلات انتظر. انتظر |
Peki, belki de adı çıkmış ünlü komşumla tanışmak için bir yol arıyordum. | Open Subtitles | حسناً ، ربما كنت أبحث فقط عن طريقة لأقابل بها جاري السيء السمعة |
Eğer evliliğinin yürümesini istiyorsan, yürümesini sağlamak için bir yol bulmak zorundasın. | Open Subtitles | انأردتانجاحزواجك, عليك أن تجد طريقة كي تجعله ينجح |
Seninle iletişime geçebilmem için bir yol olmalı bilirsin, profesyonel nedenlerden dolayı eğer bir daha yardıma ihtiyacımız olursa diye. | Open Subtitles | و يجب أن أحصل على وسيلة جيدة للاتصال بكي, كما تعلمين, لأسباب إحترافية, في حال أردنا المساعدة مستقبلياً. |
İşler gizli kapaklı yürütülüyor ama sonuçta alıcılarla satıcıların birbirine ulaşması için bir yol olmalı. | Open Subtitles | ،إنه سري لكن لا بد من وجود طريقة للاتصال بالمشترين مع البائعين |
Ulaşmak için bir yol arıyorum. | Open Subtitles | أنا في محاولة للعثور وسيلة للوصول إلى هناك. |
Buradan kurtulman için bir yol göstermek, seni özgür kılmaktı. | Open Subtitles | لأريك مخرجًا من كل هذا، لأحررك. |
Ted, su ana kadarki tüm tartismalarimizi çözmek için bir yol bulduk. | Open Subtitles | تيد ) .. لدينا هنا وسيلة لحل كل ) جدال سبق وأن خضناه |
Yer değiştirme çevresel sorunlarla başa çıkmak için bir yol değil. | TED | النزوح ليست طريقة للتعامل مع القضايا البيئية. |
bu bizim için bir yol,kahramanlar için yani, pelerinlerimiz olmadan yaşayabilmek için. | Open Subtitles | إنّها طريقة من هم مثلنا, الأبطال حتى يعيشون بدون خوف. |
Sarılığı tedavi etmek için bir yol var, onun adı da kan nakli | TED | هناك طريقة واحدة لعلاج اليرقان، وهو ما يسمى بتبادل نقل الدم |
Ne olursa olsun senin için bir yol yaratacağım. | Open Subtitles | سوف افسح لك الطريق مهما كلفني الأمر |
Yarına kadar bu parayı bulmak için bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | أنا أفكر في طريقة لأحصل فيها على المال غداً |
Hey, beni ele geçirmek için bir yol arıyorsun değil mi? | Open Subtitles | كما أنهم لن يصدقوك إنك تحاول التفكير في طريقة لإيذائي، أليس كذلك؟ |
Sana, avantajı geri almak için bir yol bulduğumu söylememe ne dersin? | Open Subtitles | ماذا لو أخبرتك أنه لدي طريقة لإعادة عنصر القوة لنا؟ |
Başının belada olduğunu anladım ve sen yardım istemeden senin için bir yol aradım. | Open Subtitles | أحسست أنك في مشكل وبحثت عن طريقة لمساعدتك من دون أن يتوجب عليك سؤالي |
Sanırım dostluk kurman için bir yol buldum, | Open Subtitles | أظن أنني وجدتُ طريقة كي تستطيع إنشاء أصدقاء |
Japonya'nın endişelerini gidermek için bir yol bulun lütfen. | Open Subtitles | نرجو منك العثور على وسيلة فعالة لتهدأة المخاوف اليابانية |
O ağacı geri almak için bir yol olmalı. | Open Subtitles | لابد من وجود طريقة لإستعادة الشجرة |