Öldüğünü teyit etmediğim için kendimi suçluyorum ama farklı bir ruh hali içindeydim. | Open Subtitles | أنا ألوم نفسي على عدم إنهاء هذا الزوال لكنني كنت في حالة ما |
Ne zaman endişelensem, üzülsem, olumsuz bir düşünsem olsa bu baskıdan kurtulmak için kendimi, başka bir şeye konsantre olmaya zorluyordum. | TED | لذا ففي كل مرة كانت تخطر ببالي فكرة مقلقة أو محزنة أو سلبية، أجبرت نفسي على التركيز بشيء أخرى حتى تمر الرغبة بسلام. |
Evet dedim, beni endişelendiren, konfor alanımın dışındaki şeylere Evet demek için kendimi zorladım. | TED | كل شيء كان يجعلني قلقة، و يخرجني من نطاق راحتي. أجبرت نفسي على أن أقول نعم لها. |
Ortağın her ne işe bulaşmışsa, onun için kendimi ateşe atacak değilim. | Open Subtitles | انا لن ادفن نفسي من اجل مهما يكن مايريده صديقك حسناً ؟ |
Seni anlayabilmek için kendimi zorladım. | Open Subtitles | حتي لو اجبرت نفسي علي فعل هذا . اردتك ان تفهم |
Onu durdurmak adına hiçbir şey yapmadığım için kendimi affedemedim. | Open Subtitles | أعتقد أنني لم أستطع مسامحة نفسي لعدم قيامي بشيء لايقافها يا إلهي |
Bu yüzden de, çok uzun zaman önce yaşanmış bir şey için kendimi paralamama hiç gerek yok. | Open Subtitles | وبسبب ذلك، ليس من الضروري أن ألوم نفسي على شيء حدث منذ مدة طويلة |
İyi bir arkadaş olamadım. Bunun için kendimi asla affetmeyeceğim. | Open Subtitles | لم أكن صديقة جيدة و لن أسامح نفسي على هذا أبداً |
Ön kapıdan çıkışımı hatırlıyorum, geriye bakmamak için kendimi çok zorladım. | Open Subtitles | أتذكر أنني كنت خارجاً من الباب الأمامي مجبراً نفسي على عدم النظر للخلف |
Geçmiş için kendimi asla bağışlamayacağım. | Open Subtitles | أبداً لن أسامح نفسي على ما فعلته بالماضي |
Komik olan şey şu ki, buzlu çay gibi tadı olacağını düşünmüştüm ama aksine pil asidi gibi tadı vardı onu içmek için kendimi zorlamıştım. | Open Subtitles | لقد كان مذاقها كالشاي المحلى و أيضاً مثل حمض البطارية أجبرت نفسي على شربه كاملا |
Gerçeği söylemek için kendimi oraya getiremedim. | Open Subtitles | لذا لم أستطع حمل نفسي على إخباركِ بالحقيقة. |
Her şey içinde sekiz görmek için kendimi zorlardım. | Open Subtitles | كنتُ أجبر نفسي على رؤية أشياء في ثمان مرات |
Beni korkutan şeyleri yapmak için kendimi zorluyorum zaten. | Open Subtitles | كنت احاول أن أجبر نفسي على فعل أمور تجعلني أشعر بالخوف |
Onu her yerde takip edeceğim, eğer isterse onun için kendimi öldürürüm. | Open Subtitles | إنني أتعقبه إلى أي مكان ..وإن طلب مني سوف أقتل نفسي من أجله |
Dehşet dolu biran için kendimi onun gözleriyle gördüm. | Open Subtitles | في لحظة فظيعة كنت قد أبصرت نفسي من خلال أعينه |
Kurtulmak için kendimi hemen KızılHaç'a atıverdim. | Open Subtitles | ارمي نفسي علي منظمة الصليب الاحمر لكي اخرج من هنا |
Onu durdurmak adına hiçbir şey yapmadığım için kendimi affedemedim. | Open Subtitles | أعتقد أنني لم أستطع مسامحة نفسي لعدم قيامي بشيء لايقافها يا إلهي |
Evet , ben satmak için teklif çok yaşadım , ama ben sadece bunu yapmak için kendimi getiremiyor . | Open Subtitles | حسنا, لقد اتت لى الكثير من الفرص للتخلص منها لكننى لم استطيع اجبار نفسى على فعل هذا |
Suç anını daha iyi tasavvur edebilmek için kendimi sizin yerinize koyacağım. | Open Subtitles | والان حتى يمكننا النظر بصورة أفضل للجريمة سأقوم بوضع نفسي في مكانك |
Senin filminde oynadığım için kendimi vuracağım. | Open Subtitles | به نفسي لأنني وافقت على التمثيل في فيلمك |
Ona ebola virüsü gibi davrandığım için kendimi çok kötü hissettim. | Open Subtitles | لقد شعرت بالبغض من نفسي لأني عاملتها مثل ناقلة مرض. |
Benim için kabul etmek çok zor ama sana yaptıklarım için kendimi hiç affetmedim. | Open Subtitles | من الصعب عليّ الاعتراف لكن... لم أسامح نفسي لما فعلته بكِ |
Hediyeni alamadığım için kendimi gerçekten kötü hissettim. | Open Subtitles | أتعلمي، لقد شعرت حقاً بإستياء لعدم إستطاعتي أن أشتري لكي الهدية |
Görev için kendimi feda edeceğim. | Open Subtitles | أنا سوف أضحي بنفسي من أجل هذه المهمة |