ويكيبيديا

    "içinde yaşıyor" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تعيش في
        
    • يعيش في
        
    • يعيشون في
        
    • هي تعيش
        
    • تعيش داخل
        
    Kurtçuk amonyak içinde yaşıyor. Eksi derece ısıda sağ kalmış. Open Subtitles هذه الدودة تعيش في الأمونيا و تتحمل درجات حرارة أقل من صفر
    Aileler sefalet içinde yaşıyor ve daha iyisini hak ediyorlar. Open Subtitles تلك العائلات تعيش في القذارة وتستحق ما هو أفضل.
    Her 3 çocuktan biri fakirlik içinde yaşıyor. Buna kırsal azınlık mahallesi denir. TED واحد من كل ثلاثة أطفال فيها يعيش في فقر. و يشار اليها أنها منطقة ريفية تسكنها فئة من الأقليات.
    Bana dokunana tek kişi, kalbimin içinde yaşıyor geceleri beni ziyaret ediyor ve bu kişi, birçok asır önce, bir haçın üzerinde öldü. Open Subtitles الوحيد الذي يلمسني هو من يعيش في قلبي الذي يزورني ليلاً الذي مات على الصليب قبل قرون
    Milyonlarca mülteci sürgünde, bilinmezlik içinde yaşıyor. TED ملايين من اللاجئين يعيشون في المنفى، باهمال
    Ve 2 yıl sonra gizemli bir şekilde orta sınıf bir hayalin içinde yaşıyor. Open Subtitles و بعدها بـسنتين ، ها هي تعيش حلم عائلة من الطبقة المتوسطة بشكل غامض
    Ama burada, dostum. O, bütün Karanlık Olanlar'ın içinde yaşıyor. Open Subtitles أجل يا صاح، لكنّها هنا فهي تعيش داخل جميع القاتمين
    Öyle bir sistem var ki hayvanlar kendi dışkılarının içinde yaşıyor. Open Subtitles المحتمَلة بتناولـها. لدينا نظام حيث الحيوانات تعيش في فضلاتها،
    Bu yaşlı bayan bir ayakkabının içinde yaşıyor, ve -- bunun başlığı " İşte komşuluk gidiyor." TED انها السيدة المسنة الصغيرة التي تعيش في الأحذية ، ومن ثم هذا الشيء -- كان عنوان تلك ،"هنا تكون الجيرة"
    Ancak çoğu zaman aklımıza takılan şey, bakterilerin tek başlarına değil, yüzlerce farklı türden bakteri ile birlikte devasa bir karışım içinde yaşıyor olduklarıydı. TED ولكن ما كنا فعلا نفكر به هو انه في معظم الاوقات لاتعيش البكتيريا لوحدها، بل تعيش في تمازج هائل مع مئات بل آلاف الأصناف الأخرى من البكتيريا
    Ruhları o bebeklerin içinde yaşıyor. Open Subtitles أرواحهم تعيش في تلك الدمى
    Ve bir planın içinde yaşıyor. Open Subtitles وهي تعيش في المشاريع.
    Bütün yöre halkı, Strazburg... canavarı dedikleri şeyden dolayı korku içinde yaşıyor. Open Subtitles مجتمع كامل يعيش في خوف و يطلقوا عليه وحش ستربورنج
    Yoksulluk içinde yaşıyor. Yaşadığı yeri gördün. Nedenleri vardı. Open Subtitles لا أحد يعرف من يكون، إنّه يعيش في فقر، لقد رأيت منزله.
    Karanlıkta, soğukta çığlıklar içinde, çığlıklar içinde, çığlıklar içinde yaşıyor... Open Subtitles يعيش في الظلام والبرودة والصراخ والصياح والصراخ
    Ama bu adam kuşku içinde yaşıyor ki siz de bu durumu iyi anlıyorsunuzdur. Open Subtitles فقط ذاك الرجل ما يزال يعيش في المجهول, والذي تعرفه جيدًا
    Devasa bir plastik balonun içinde yaşıyor. Open Subtitles يعيش في تلك الفقاعه البلاستيكية الضخمه
    Em, telefonumuz her çaldığında kusmak istiyoruz diye bu, herkes korku içinde yaşıyor demek olmuyor. Open Subtitles لمجرد أننا نريد التقيؤ كلما رنت هواتفنا فلا يعني هذا أن كل الآخرين يعيشون في خوف
    Kişi başına düşen gelir bakımından... ...Portekiz'le eşit olmasına rağmen... ...halkının büyük bir çoğunluğu... ...gerçekten sefalet içinde yaşıyor. TED الغالبية العظمى من شعبها يعيشون في حياة بائسة جـــــــداً على الرغم من دخل الفرد الذي على قدم المساواة مع دول البرتغال.
    Bir kâbusun içinde yaşıyor. Open Subtitles هي تعيش كابوساً.
    Bir kutunun içinde yaşıyor. Open Subtitles هي تعيش في علبة
    Efsaneye, göre savaşçının ruhu bu zırhın içinde yaşıyor. Open Subtitles حسناً، طبقاً للأسطورة، فإن روح الفارس الإسبلاندي تعيش داخل هذه الدرع

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد