Ama en azından kadınla olan ilişkini beceriksizce yürüttüğünü kabul et. - Ben bana söyleneni yaptım. | Open Subtitles | لكن اعترف انك عالجت علاقتك مع المرأة بشكل سيئ |
Bay Clamp'la olan ilişkini konusalım. Ona ulaşmanı. | Open Subtitles | لنتحدث عن علاقتك بالسيد كلامب وسيلتك للنجاح |
Kalbimizi dinlememiz için bize ilham verdin ve karşılığında ilişkini bozduk. | Open Subtitles | . لقد ألهمتينا أن نتبع قلبنا . ولقد تسببنا فى أنهاء علاقتك |
'Sana göz kulak olan' babanla ilişkini anlayamayacağımı mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أنتِ تقولين ذلك و لا يمكنني فهم العلاقة مع والدك الذي كان يراقبك |
Bizimkini de bir sonraki ilişkini mahvetmek için kullanırsın. | Open Subtitles | لذا ربما تتشبثين بهذا لمزيد من الوقت لتدمري علاقتكِ القادمة |
Charlote kendi arkadaşlarını seçecek kadar büyüdün ama Pip ile ilişkini tehlikeye atman çok yazık olur. | Open Subtitles | تشارلز، أنت أكثر من كبير لحدّ كاف لإتّخاذ أصدقائك الخاصين، لكنّه سيكون شفقة لتعريض للخطر علاقتك بباب. |
Potansiyeli olan hangi kızla çıkmaya başlasan, ilişkini sudan sebeplerle mahvettin. | Open Subtitles | كلما خرجت بصحبة فتاة في علاقة ذات آفاق ينتهي المطاف بك إلى قطع علاقتك بها لسبب تافه |
Zaten bu konuda birşey yapıp Rebecca ile olan ilişkini riske atabileceğini bir saniye düşünmedim bile-- | Open Subtitles | و أنا لا أصدق أنك تعرضين للحضة علاقتك بريبيكا للخطر |
Kimse senin 10'uncu hükümet içindeki gücünü, Meclis başkanıyla ilişkini bilmiyor. | Open Subtitles | لا أحد له سيفوق عليك بالكنيست العاشرة لا أحد له علاقتك بالناطق |
yani şu yalancı ve hırsız Rachel ile ilişkini ne kadar çabuk kesersen o kadar iyi olur, değil mi? | Open Subtitles | أنا أقصد بجانب أنك قريبا ستقطعين علاقتك مع رايتشل المخادعة وبذلك تتحسن حياتك,أليس كذلك؟ |
Tatlım, biraz önce ilişkini kemoterapi ile karşılaştırdın. | Open Subtitles | عزيزتي, لقد قارنت علاقتك للتو بالعلاج الكيمياوي |
Andrew'la olan ilişkini kurtarmak için beni mazeret olarak kullanıyor olabilirsin. | Open Subtitles | ربما كنتي تستخدمينني كـ .. كعذر لتتهربي من علاقتك مع |
New Jersey'e gelip beyin taraması sırasında ailenle olan ilişkini tartışmak ister misin? | Open Subtitles | هل ترغبين في السفر الى نيوجيرسي والتناقش حول علاقتك مع والديتك اثناء فحص مخك ? |
O zamanlar 19 yaşındaydım ve sana çok âşıktım ve benimle olan ilişkini bitireceğini sandım ama sonra çok iyi bir baba olduğun ortaya çıktı. | Open Subtitles | كنتُ بالتاسعة عشر في ذلك الوقت، وكنتُ أحبّك كثيراً، وظننتُ أنّك ستقطع علاقتك بي، |
Kendine güvensiz yanlarını, eski kocanla arandaki, karşılıklı bağımlılığa dayalı ilişkini alevlendirecek şekilde ortaya çıkardım. | Open Subtitles | انا أظهر حالات تزعزعكِ بطرق تثير بشكل تابع علاقتك الهامشية مع طليقكِ |
Doğruyu söylemek gerekirse kardeşinle olan ilişkini tehlikeli derecede duygusal buluyorum. | Open Subtitles | حسناً, لأكون صريحاً معك العلاقة التي تربطكَ بأخيك تبدو إعتمادية بشكل خطير |
Fakat her seferinde ilişkini sabote etmenin yolunu buldun. | Open Subtitles | ولكنك دائماً ما تجد وسيلة لتخريب تلك العلاقة |
Buraya ilk geldiğinde, sana babanla olan ilişkini sormaya çalıştığımda beni susturuyordun. | Open Subtitles | أول ما عدتِ للعلاج حاولتُ سؤالكِ عن علاقتكِ بأبيكِ |
Ayrıca buraya, ilişkini herkese anlatacağımdan korktuğun için geldiğin apaçık ortada. | Open Subtitles | بالإضافة,لم تأتين لإيجادي إلا لأنكِ خائفة أن أخبر الجميع بعلاقتكِ المحرمة |
Yarın avcıyla ve diğer ucubelerle olan ilişkini ortaya çıkaracak olan bir askeri mahkemede yargılanacaksın! | Open Subtitles | غدا ستعقد محاكمة عسكرية للتحقيق في مدي تورطك مع القاتلة و عصبتها |
O zaman teorik olarak ilişkini yeniden canlandırabilirsin. | Open Subtitles | إذاً فبإمكانكما نظرياً إشعال جذوة علاقتكما من جديد |
Eğer bu ilişkini silip atacaksan bari adam gibi bir sebebi olsun. | Open Subtitles | إن كنتَ ستنهي علاقتكَ. فافعله لسبب وجيهٍ. |
Şu anki ilişkini düşünürsek niye sanmayayım? | Open Subtitles | بالنسبة لعلاقتك الحالية , لم لا اعتقد ذلك ؟ |
Ancak beyin hikayeyi doğru alamadığı zaman, zamanla olan ilişkini değiştirebilir. | Open Subtitles | ولكن عندما لا يحصل الدماغ على القصة الصحيحة فيستطيع حينها تغيير صلتك مع الزمن |
Ama şimdi senin başarısız ilişkini düşünemem. | Open Subtitles | ولكن أود أن أقول لك لا أستطيع أن أفكر في علاقاتك الفاشلة الآن |
Sana buraya ilişkini kariyerinin önüne koymakla yanlış yaptığını söylemeye gelmiştim, ama sanırım yanlış yapan benim. | Open Subtitles | حضرت هنا لأخبركَ، إنّكَ مُخطئ لتفضيل علاقتُكَ علي عملك، لكن... أعتقد إنني أنا من كان مُخطئ. |