Annem, modern mikro cerrahide hala sülüklerin kullanıldığını söylediğimde bana inanmıyor. | Open Subtitles | أمي ماتزال لا تصدقني أنهم يستعملون المخلوقات هذه في الجراحات الدقيقة |
Bu endişelerimin bir kısmı, diğer kısmı bu kısma inanmıyor bile. | Open Subtitles | جزء مني فقط هو القلق أما الجزء الآخر فلا يصدق هذا |
Bazı insanlar inanmıyor bile ama sana şunu söyleyebilirim, birisi direkt olarak bunu yaşayınca her şey çok çabuk değişiyor. | Open Subtitles | وبعض الناس لا تؤمن حتى ولكن أقول لكِ أنّ كل شيء يتغير سريعاً عندما يكون لدى أحدهم تواصل مباشر معهم |
Burada bir terslik var. Bunu biliyorum ama kimse inanmıyor. | Open Subtitles | حدث شيء ما هنا أعلم ذلك ، ولا أحد يصدقني |
Bir saha ajanının, işi dışında bir ilişkiye sahip olacağına inanmıyor. | Open Subtitles | انه لا يؤمن بأن العميل الميدانى يمكن أن تكون له علاقة |
İnanmıyor olabilirsiniz bayım, ama ben çok ünlü bir aktristtim. | Open Subtitles | قَدْ لا تصدق هذا،أيها سيد، لَكنِّي كُنْتُ فنانه مشهوره جداً. |
Ona, birkaç tane ton balıklı sandviç getirdim. Bana hala inanmıyor. | Open Subtitles | لذا فأحضرت عدة شطائر تونا و لازالت لا تصدقني |
Ve bana inanmanı istiyorum, çünkü kimse inanmıyor. | Open Subtitles | وآحتاج آن تصدقني لإنه لم يصدقني آحداً آخر |
Bir sorunun var. Şehir mühendisi çökmenin kaynak makinesiyle ilişkili olduğuna inanmıyor. | Open Subtitles | مُهندس المدينة لا يصدق لا يُصدق أن المشعل تسبب فى إنهيار المبنى. |
Şu an kızgın çünkü senin ve benim aramıza hiçbir şey olmadığına inanmıyor. | Open Subtitles | أتعلم ، إنه ثمل الآن لأنه لا يصدق أنه لم يحصل بيننا شئ |
Yani söylediklerinize aslında inanmıyor musunuz? | Open Subtitles | اذن.. فأنت لا تؤمن بهذه الأشياء التى تقولها ؟ لا |
İsa Mesih'in bize ebedi hayat verebileceğine inanmıyor musun? | Open Subtitles | هل تؤمن ان يسوع المسيح يمكن أن يعطي لنا الحياة الأبدية؟ |
Bunu ben yapmadım. Ben masumum. Neden bana kimse inanmıyor? | Open Subtitles | انا لم افعل شيئاً انا بريئة لماذا لا يصدقني احد |
Hiç bir şeyi kabullenmiyorum. Tuzağa düşürüldüm. En kötüsü de bana kimse inanmıyor. | Open Subtitles | لست أنحني وأموت ، لقد نصبوا لي فخاً والأسوأ من ذلك هو أن لا أحد يصدقني |
Yeğenim 16 yaşında ve San Martin'in And Dağlarını geçtiğine inanmıyor. | Open Subtitles | ابن أخي,ذو 16 عاماَ, ولا يؤمن بأن القديس مارتن عبر جبال الأنديز |
Yaratılanlar içinde en çok tercih edilen onlardı... ve aralarından bazıları Tanrı'nın var olduğuna bile inanmıyor! | Open Subtitles | فالبشر هم المفضلون على جميع المخلوقات على الرغم من ان بعضهم لا يؤمن اصلا بوجودة |
Yani, asıl endişelerinin bu davanın orduyu nasıl etkileyeceği olduğuna inanmıyor musunuz? | Open Subtitles | أنت لا تصدق أهتمامهم الأساسي هو كيف يؤثر هذا الحادث في الجيش؟ |
Dün bana inanmıyor musun diye sorsaydım, nasıl cevap vereceğini bilirdim. | Open Subtitles | أعلم ماهو ردك, ألم أخبرك بالأمس أنك لن تصدقيني ؟ |
Korkarım ki Majesteleri, artık eskisi gibi sözlerime inanmıyor. | Open Subtitles | أخشى أن جلالة الملك لم يعد يثق بي ويحرص علي كما السابق |
İtibar için baştan kabul ettiğini gerekirse inkar ediyorsun. Artık kimse inanmıyor. | Open Subtitles | تدعي المسئولية عن شيء وتنكر مسئوليتك عن شيء آخر ولم يعد أحد يصدقك |
- Sana yardım etmeye çalıştığıma inanmıyor musun? | Open Subtitles | لا ، أنت ستغادر هنا و تذهب لسيدك أنت لا تصدقين أننى أريد مساعدتك ؟ |
Sen ettiğin yemine inanıyorsun. Onlar inanmıyor. | Open Subtitles | أنتِ تؤمنين بالقسم الذي أدليتي به , وهم لا |
Buradakilerin pek çoğu yöntemlerime inanmıyor, çoğu deli olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | الكثيرون منكم هنا لا يؤمنون بأساليبي والكثير منكم يعتقدني مجنونا |
Çoğu insan bana inanmıyor. Hile yaptığımı sanıp bir numara arıyorlar. | Open Subtitles | معظم الناس لا يصدقون ما أقوم به ويظنون أنه مجرد خدعة |
Ona bakamıyor bile, bu demektir ki onun söylediklerinin bir kelimesine inanmıyor. | Open Subtitles | إنّه حتّى لا ينظر إليها، ممّا يعني أنّه لا يصدّق كلمة تقولها. |
Hepinizin bildiği gibi, bir çoğumuz buna inanmıyor. | TED | حسنا ، كما تعلمون جميعا، لا يعتقد معظمنا بأننا نملكها. |