Yanıtı bilmek istediğimden yüzde yüz emin olmasam da soruyorum. | Open Subtitles | أطرح هذا السؤال رغم عدم يقيني من رغبتي بمعرفة الجواب |
Gerçeği söylemek gerekirse, burada olmak istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | لأخبركم الحقيقة، إنني لست متأكداً من رغبتي بالقدوم إلى هنا |
Ki ben bile bu ailenin bir parçası olmak istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | حتى أنني لستُ متأكدة من رغبتي بأن أكون من هذه العائلة |
Anlıyorum. Şu anda, beynini yemek istediğimden bile emin değilim. | Open Subtitles | حسناً, أفهم, الآن أنا لست متأكد من رغبتى فى إلتهام مخك |
Dünyayı görmeyi çok istesem de .seninle yapmak istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | وبقدر ما أودّ السفر معكَ حول العالم، فإنّي غير موقنة برغبتي الحقيقية في ذلك معكَ. |
Ben bütün bunları yaşarken yanımda birinin olmasını istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | لا أعرف إن كنت أريد أن أمرّ بذلك بينما يراقبني أحدهم |
Kartlarımı sana vermek istediğimden emin değilim dostum. | Open Subtitles | لست واثقاً إن كنت أريدك أن تتعامل مع بطاقاتي، يا رفيقي. |
- Elimde bir bardak ve dergilerle bir odaya girip şey yapmak istediğimden pek emin değilim. | Open Subtitles | فقط لست واثق عن رغبتي بالدخول لغرفة ضيقة ..مع مجموعة من المجلات وأنت تعلم |
Geri gelmek istediğimden, bunu yürütmek istediğimden.. | Open Subtitles | عن رغبتي في العودة إلى هنا. أردت أن أرى ردة فعله |
Kazanmak istediğimden daha çok kaybetmekten nefret ederim. | Open Subtitles | أكره الخسارة أكثر حتى من رغبتي بالفوز وهنالك فرق |
Ama şu an bu kadarından fazlasını istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | ولكنّي لستُ متأكّدة من رغبتي في شيء أكثر من انعدام المآسي الآن |
Bunu istediğimden de emin değilim işte. Tanrım, her şey eskisi gibi olsa keşke. | Open Subtitles | ولستُ متأكّدة أيضًا من رغبتي في ذلك، ربّاه، لمَ لا تظلّ الأمور على حالها؟ |
Mücadele istediğimden vazgeçmedim, önemsemekten vazgeçmedim. | Open Subtitles | لم تتوقّف رغبتي بالقتال , لم أتوقّف عن الحرص. |
Ben bunun tartışılmasını bile istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | لست واثقة حتى من رغبتي في التفاوض على هذا. |
Dün gece, bir domuz istediğimden bahsediyordum, sonra bu sabah uyandım ve o oradaydı. | Open Subtitles | ليلة البارحة كنت أتحدث عن رغبتي في إمتلاك خنزير وعندما إستيقظت هذا الصباح كان موجوداً |
Lily, beni bu akşamki büyük aile yemeğine davet etti ve ben gitmek istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | لقد دعتني "لي لي" , لذلك الحفل العائلي الكبير الليلة ولست واثقا من رغبتي في الذهاب |
Bunu yapmak istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | لستُ متأكدة من رغبتي بتحسن الأمور |
İstediğimden bile emin değildim. | Open Subtitles | ولم أكن متأكدًا من رغبتي من فعل هذا |
Artık parayı istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | إننى لم أعد متأكداً من رغبتى في الحصول على المال .. |
Um... teşekkürler, ama zorba olmayı istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | شكرا لكنّي لست متأكدا برغبتي في أن أكون متنمّرا |
Babasız çocuk büyütmek istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | انا لست متأكدة إن كنت أريد إنجاب طفلاً إلى عائلة متفككة |
Kartlarımı sana vermek istediğimden emin değilim dostum. | Open Subtitles | لست متأكداً إن كنت أريدك أن تتعامل مع كارتي، يا صديقي |
Hayır, yarışamazsın çünkü bu benden veya istediğimden büyük. | Open Subtitles | لا , لا يمكنك المنافسة , لأن هذا أكبر مني و مما اريد هل انا نرجسي الآن؟ |
Zorunda olduğum için buradayım, istediğimden değil. | Open Subtitles | -أنا هنا لأنّ عليّ ذلك ، ليس لأنّي أريد ذلك. |