Tütünden iyi bir şey çıkabileceğini hayal edebiliyor musunuz? | TED | هل بإمكانك تخيل أمر جيد يأتي من نبتة التبغ؟ |
Ve empati yapacak olursak sıcak iklimlerde yaşayan insanların sağlığı, refahı ve verimliliği için iyi bir şey. | TED | وهذا بالطبع، أمر جيد بالنسبة لصحة الناس الذين يعيشون في الأجواء الأكثر دفئًا، ولسلامتهم وإنتاجيتهم. |
Neden hep kötü bir şey olunca kader, iyi bir şey olunca şans? | Open Subtitles | كلما يحدث لي شئ سئ, انه القدر وكلما حدث شئ جيد , الحظ؟ |
Bana göre serbest bırakılmasının pek de iyi bir şey olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | بالكاد أعتبر أنّ إطلاق سراحه لن يحدث أبداً, ولن يكون أمراً جيداً |
Ama böyle iyi bir şey de yaparsak ne mutlu bize. | Open Subtitles | لكن إذا فعلنا شيئا جيدا مثل هذا, هذا سوف يكون أفضل |
Pankreasınız bunu düşürmek için insulin salıyor, ki bu iyi bir şey. Ancak insulin kalorilerin yağa dönüşmesini artırıyor. | TED | سوف يصنع بنكرياسك الإنسلين لخفض مستوى سكر دمك وذلك شيء جيد. ولكن الإنسلين سوف يسرع تحويل الكالوريات إلى شحوم. |
Belediye malına zarar vermek iyi bir şey mi sanıyorsunuz? | Open Subtitles | أيها الأطفال أتعتقدون أنّه من الجيد تدمير الملكيّة البلديّة ؟ |
Biliyorum ve bu bizim için iyi bir şey. Ama son zamanlarda biraz huzursuz görünüyor. | Open Subtitles | ،أعلم، وهذا أمر جيّد بالنسبة لنا لكنه يبدو قلقاً مؤخراً |
Bu durum, sadece sürdürülebilirlikten sorumlu olan kişi için değil, mali işler yöneticisi için de iyi bir şey. | TED | إذاً هذا أمر جيد بالنسبة للمدير المالي، ليس فقط بالنسبة للمسؤول عن الاستدامة. |
Ona hiç makyaj yapmadığımı söyledim. Bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyor gibiydi. | TED | أخبرته أنني لا أضع مساحيق التجميل أبداً. فبدى عليه أنه يعتقد أن هذا أمر جيد. |
Elbette içinde pek hoş olmayan şeyler de var, ama genel olarak bilim insanları evrenin varlığının muhtemelen iyi bir şey olduğu konusunda hemfikirler. | TED | ومن المؤكد أن هناك بعض من العناصر الأقل إثارة للشهية، لكن على العموم، فقد اتفق العلماء على أن وجودها هو على الأرجح أمر جيد. |
O kadar iyi bir şey ki bilimsel çabanın bir alanının tamamı evreni incelemeye adanmıştır. | TED | أمر جيد لدرجة أن حقلا بأكمله من المساعي العلمية مكرس لدراستها. |
Bizim partilerimizde hiç iyi bir şey olmuyor. Fark ettin mi? | Open Subtitles | . لا يحدث شئ جيد فى حفلتنا هل لاحظت ذلك ؟ |
Bazen dediğim 'Bu iyi bir şey' gibiler de değil. | Open Subtitles | وليس ذلك مثل بعض الاحيان عندما اقول انه شئ جيد |
Suçluluk duygusunun iyi bir şey olduğunu söylemem sizi şaşırtabilir. | Open Subtitles | من الممكن أن تندهشوا عندما أقول بأن الندم شئ جيد. |
Bana göre serbest bırakılmasının pek de iyi bir şey olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | بالكاد أعتبر أنّ إطلاق سراحه لن يحدث أبداً, ولن يكون أمراً جيداً |
Ailesinin, gay oluşunu sorun etmediğini söyledi. Bu iyi bir şey olmalı. | Open Subtitles | أخبرني أن والداه لم يمانعا كونه مثليّ الجنس، مما كان شيئا جيدا |
Bu iyi bir şey Vinnie. Ne kadar sürerse sürsün. | Open Subtitles | انه شيء جيد ، فيني مهما كانت المدة التى رحلت |
Bunun dışında, daha normal bir hayat sürmeye çalışmanız çok iyi bir şey. | Open Subtitles | خلافاً لذلك , اظن انه من الجيد انك تحاول الحصول على حياة طبيعية |
Yine de arada bir kötü olmak iyi bir şey, değil mi? | Open Subtitles | مازال التحوّل إلى الشرّ أمر جيّد بين الحين والآخر، أليس كذلك؟ |
Ben annemiz olayım, sen de bana iyi bir şey söyle. | Open Subtitles | دعنا نحاول بتجربة صغيرة سأدعي أنني أمي وأنت تخبرني بشيء جيد |
Eğer aynıysalar, o zaman, bu iyi bir şey mi? | Open Subtitles | حسناً، إذا كانت نحن، رُبما يكون هذا شيء جيّد ؟ |
..ve 200 kez retweet edildi... ..bu gerçekten iyi bir şey. | Open Subtitles | و تحدث عنه في التويتر 200 مرة وهذا ايضا امر جيد |
Önce ben! İçimden bir ses iyi bir şey çıkacak diyor. | Open Subtitles | . سوف ألعب أولاً، لدي شعوراً جيداً بأن شيءٌ جيد سيأتي |
Ted'i izlerken biraz özgüvenin iyi bir şey olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | بينما أشاهد (تيد) أدركتُ أن القليل من الثقة هو شيءٌ جيّد! |
Bu gece daha iyi bir şey yapacağız. Hokkabazlık yap ya da bir şey ikram ete gideceğiz. | Open Subtitles | حسناً، الليلة نحن ذاهبان لنفعل شيئاً جيّداً سنذهب لفعل الخدعة أو العلاج |
O zaman sanırım bana bunun mail gelmesi iyi bir şey. | Open Subtitles | إذن أعتقد بأنّه أمرٌ جيد ، وصول هذه المستندات إلى بريدي |
Terapatik olarak... bu iyi bir şey. | Open Subtitles | حسناً، من وجهة نظرٍ علاجية، هذا أمرٌ جيّد |