Cesedi kesmek için en uygun yer küvet ama bir şey görmüyorum. | Open Subtitles | الحوض هو المكان البديهي لتقطيع جثة لكنّي لا أرى أي شيء هنا |
Evet ama sirenler çalınca küvet ve lavaboları doldurmak için yeterli zaman olmayabilir. | Open Subtitles | لكن عندما يطلقون صفارات الإنذار، فلن يكون لدينا وقت لملء الحوض و المغسل |
Bütün bildiğim sıcak küvet bana bir kral yaptı olmasıdır. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أن حوض الاستحمام الساخن جعلني ملك. |
O anda, demektir Ne, Burada küvet sadece bir küvet. | Open Subtitles | بمعنى, فى الحاضر, حوضك للسفر عبر الزمن هو مجرد حوض. |
Anne, magnezyum buharı püskürtmeli küvet alabilir miyiz? | Open Subtitles | أمي ، هل يمكننا أن نشتري مغطس بخار المغنيسيوم؟ |
Her bölümden sonra banyo küvetine gitmeliydim... ...ve küvet etrafında yüzerek su giderine bakardım. Çünkü baktığım her şey oradaydı. | TED | و بعد كل حلقة، كنت أذهب إلى المغطس و أعوم فيه ناظراً لأسفل ناحية المصفاة، لأنها الشئ الوحيد الموجود بأسفل. |
Bak şimdi sanırım bu küvet babacığın Sovyet muhalifi banyo yaptırdığı yer. | Open Subtitles | ترى، وأنا أعتقد أن هذا هو الحوض حيث يغمر بابا المنشق السوفياتي. |
Görüyorsunuz, banyo, küvet, musluk, hepsi kupkuru idi. | Open Subtitles | أترى ؟ الحمام الحوض والحنفية نفسها كل شيء جاف |
Punkçı beyaz kıç. Bu küvet daha temiz olabilirdi. | Open Subtitles | أيها المتحذلق الأبيض, من الأفضل أن يكون هذا الحوض نظيفا |
Hayır, jakuzi klişedir. Sıcak küvet, eski moda. | Open Subtitles | لا, الجاكوزي هو المبتذل الحوض الساخن هو نهضه |
küvet çevresindeki izlerin çoğunluğu, akan su ve olay yerindeki faaliyet sonucu silinmiş. | Open Subtitles | حسناً إذاً معظم الطبعات حول الحوض ممسوحة بواسطة الماء ونشاط مسرح الجريمة |
küvet yaklaşık 90 kilo ve kapasitesi 129 litre. | Open Subtitles | وزن الحوض لوحده حوالي 200 باوند قدرة استيعابه 34 غالوناً |
Kimbilir belki bir gün banyosunu yaparken tam da ağır bir küvet suda nasıl yüzer diye düşünürken ilham geldi. | TED | لربما كان يجلس في الحمام يوماً ما، يتساءل عن الطريقة التي سيطفو بها حوض استحمامٍ ثقيل، عندما أتاه الإلهام. |
Buyur. Arkada dolu bir küvet var. | Open Subtitles | بالتاكيد باستطاعتك هذا فلقد حصُلت بالكاد علي حوض ممتلئ بالخلف |
İşin bittiğinde, bir küvet sıcak su yeter bana. | Open Subtitles | و عندما سوف تنتهون , كُل ما احتاج الية هو حوض من الماء الساخن |
"İki kişilik küvet", ayı postu halı gibi samimi ortamlarda... fotoğraflarınızı çekebilir. | Open Subtitles | سوف يصوركم فى أكثر من مكان رائع فى حوض الأستحمام و على سجادة فراء الدب |
Hani, TV sehpaları, zımpara makinesi, alt kattaki küvet. | Open Subtitles | مثل صواني التلفاز أو جهاز صقل الخشب، حوض الحمّام المنقول، |
Uh, banyo, küvet, havlular, sauna, sandalye, lambalar, yatak. | Open Subtitles | الحمام.. حوض ومناشف , سونا كراسى , مصابيح , وسرير |
Beş gün sonra da başka bir küvet cinayeti. | Open Subtitles | وبعدها بخمسة أيّام، تحدث جريمة مغطس أخرى |
küvet hikâyesindeki yardımına teşekkür etmek için. | Open Subtitles | تعلم، كي أشكركَ على مساعدتكَ في تقرير المغطس |
küvet'te dünyanın geri kalanından daha fazla tatil var. | Open Subtitles | "ولكن بلدة (باث تاب) لديها الكثير من الأعياد عن تلك الموجودة في باقي العالم." |
Bu küvet demirden, patlamaya dayanır. | Open Subtitles | انه بانيو حديدي قوي سيقاوم جزء كبير من الانفجار |
Ve kurtulman için 35 cent'lik bir usturayla su dolu bir küvet yetti... | Open Subtitles | وكلماعاونكعلىالخروجمنه, شفرةحلاقةبـ 35 سنت,وحوض ملئبالماء. |
Şehvetin dışında kahve molaların, bir şeyleri kırma huyun saçının küvet oluğunu tıkaması. | Open Subtitles | برغبة جنسية او بدونها بانفاسك التي بطعم القهوه وعادتك في تحطيم الأشياء وشعرك الذي يتشرب ماء البانيو كله |
Eğlenceli bir müzik dinliyorum çünkü bu testi yapmak küvet kılı yemekle eşdeğer. | Open Subtitles | انا استمع لهذه الموسيقى لآن دخول الاختبار لا يشابه اكل شعر من مصرف المياة |
Bodrum katında, çok yakın zamanda yüksek miktarda nitrogliserin yapımında kullanılmış olan birkaç küvet bulacaksınız. | Open Subtitles | في القبو ستجد أحواض أستحمام أستخدمت مؤخراً لصنع كميات كبيره من النيتروجلسرين |
Küçük Jerry için küvet yapıyorum. | Open Subtitles | لأعدّ حوضاً ساخناً لـ جيري الصغير. |