kabileler, insan ırkının nasıl yönetileceğine yönelik binlerce doğal deney oluşturur. | TED | القبائل تحتوي على الآلاف من التجارب الطبيعية لكيفية إدارة مجتمع بشري. |
Afrika'da bazı kabileler, yüzlerce - belki binlerce - yıldır köle sahibi oldular. | Open Subtitles | هناك بعض القبائل في إفريقيا ولمئات الأعوام أو الآلاف ربما قد إستملكوا العبيد |
Bronz çağında kabileler bu araçları yapmışlar ve sonra üzerini örtmüşler. | Open Subtitles | في العصر البرونزي، القبائل كانت تبني هذه المسارات وبعد ذلك تغطيهم |
Yıllarca kabileler arasında yaşadım ancak böylesini daha önce hiç görmedim. | Open Subtitles | لقد قضيتُ سنين أدرسُ عادات القبائل الأصلية ولم آرى شيئاً كهذا |
Hayvan gibi yaşayıp kabileler arası kavgalar ediyoruz. Hakkımızı aramaya cesaretimiz yok. | Open Subtitles | نعيش هنا كحيوانات ونحارب العشائر الأخرى، ونخشى الدفاع عن أنفسنا. |
Telefonun çok iyi çekmediği bir yerde olduğunu söyledi. kabileler'de olduğunu ima etti. | Open Subtitles | قال أنه في مكان الإشارة فيه سيئة مما يعني أنه في مناطق القبائل |
Diğer yandan Batı kültürünü hiç tanımamış kabileler üzerinde de deneyler yaptı. | TED | وفي المقابل، أجرى بحوثاً على القبائل التي لم يكن لها أي احتكاك سابق بالثقافة الغربية |
kabileler dediğim şey aslında çok basit bir kavram. 50 bin yıl önceye dayanıyor. | TED | ماهي طريقة القبائل أنه مبداء بسيط أنه يرجع الي 50 الف سنه |
Ve anlaşılıyor ki sadece kabileler, ne para, ne fabrikalar, ama sadece kabileler dünyamızı, politikaları değiştirebiliyor, fazla sayıda insanı biraraya getirebiliyor. | TED | يمكنك القول بأ ن القبائل ليس المال أو المصانع سيغيرو العالم الانها تستطيع أن تنظم مجموعة كبيرة من الناس |
Şöyle dedik: "İçinde bulunduğumuz kabileler demokrat adayın Obama olacağını söylüyorlar." | TED | قلنا، " القبائل التي كانت مشاركة تقول أنها ستصوّت لصالح أوباما." |
Bütün kabileler aynı değildir. Ve farkı yaratan şey de kültürdür. | TED | ليس كل القبائل متطابقة. وما يصنع الفرق هو الثقافة. |
kabileler sadece bir seviye üst ve altlarını işitebilirler. | TED | حسناً؟ تستطيع القبائل أن تستمع فقط لمستوى واحد أعلى أو أسفل منهم. |
kabileler, Roma İmparatorluğu'nun yarısını bize veren bir evliliği hoş karşılayacaktır. | Open Subtitles | القبائل سترحب بزواج سيعطينا نصف الإمبراطورية الرومانية. |
Bazı yerli kabileler, sinicuiche bitkisine... büyük saygıyla yaklaşıyor. | Open Subtitles | السيكاونتشي يحظى بقدر كبير جدا بين عدد من القبائل الهندية. |
Ayrıca bana diğer kabilelerle Hayr'daki kabileler hakkında bilgi verdin. | Open Subtitles | لكن صوتك منحنى بصيرة فى داخل القبائل وبصيرة فى احداث وابل |
Muhtemelen kabileler arasındaki farkları da gördü. | Open Subtitles | هو على ما يبدو انه تعلم طبيعة الفوارق بين القبائل المختلفة |
İsyan etmeyen Yahudi kabileler, Mekkelilere yardım etmeyenler, | Open Subtitles | وأن القبائل اليهودية التى لم تكن قد حنثت بالعهد |
TOPRAKLAR YIKINTILAR İÇİNDE KALDI, DÜŞMAN KABİLELER ARASINDA BÖLÜŞÜLDÜ. | Open Subtitles | تُركت الأرض فى خراب تام مُقسّمة بين القبائل المتعادية |
Ben, Marke, bütün kabileler. Tek başımıza direnemeyiz. | Open Subtitles | أنا و مارك وكل القبائل لا نستطيع أن نقاوم بمفردنا |
Bu yüzden kabileler birliği, ve benim kabilemden bir kişi onu öldürdü, OROCHI'yi dünyasına geri yolladı. | Open Subtitles | لذا اتحدت العشائر وواحد من أجدادي قام بقتله واعاد الـ(الأوروشي) ثانيةً الى عالمه. هذا ما يقولونه. |
Uzun zaman önce, kabileler bir aile gibi bir arada yaşarlardı ve çocuklar tüm kabile tarafından bakılır ve büyütülürdü. | Open Subtitles | في قديم الزمان ، عملت القبائل معا كعائلة واحدة وكان يتم العناية بالصغار من قبل القبيلة بأكملها. |
En eski insanlık tarihimizden beri küçük kabileler hâlinde eğlenceler düzenlerdik. | TED | منذ بداية تاريخنا الإنساني. صنعنا مع بعض تسليتنا في قبائل صغيرة. |
Ayrıca bana diğer kabilelerle Hayr'daki kabileler hakkında bilgi verdin. | Open Subtitles | ولكن ما قدمتموه لي القبائل البصيرة وقبائل خيري. |