Eğer batsaydı, petrol sızıntısı kadar farklı bir hikaye olurdu. | TED | لو كان الزيت يغرق, لكان تسرب الزيت قصة مختلفة تماماً |
Bir rüya görmüştüm, Lana .herşeyin ne kadar farklı olabileceği hakkında. | Open Subtitles | حلمت مرة يا لانا كيف أن الأمور يمكن أن تكون مختلفة |
Aynı örümcek tarafından üretilen lifler hayret verecek kadar farklı dizilime sahip olabilir. | TED | الخيوط التي تنتج من قبل عنكبوت واحد يوجد بِها وبشكل كبير تسلسلات متكررة مختلفة |
Dinle beni, düsündüğün kadar farklı değiliz. | Open Subtitles | إستمع، نحن لسنا مختلفين كما تظنين. |
Evet, burası büyük bir ev belki ama biz o kadar farklı değiliz. | Open Subtitles | لذا,أجل,إنه منزل كبير لكننا لسنا بهذا الاختلاف |
O kadar farklı isimle eskortluk yaptım ki iş çığırından çıktı. | Open Subtitles | أعني، أنني صاحبتُ العديد من الأسماء المختلفة التي يصعب أن أحصيها. |
Çok ilginç ayni aileden bu kadar farklı iki kişi nasıl olabilir | Open Subtitles | إنه من الغريب أن يكون إثنان من نفس العائلة, مختلفين جدا |
Yaklaşık 10.000 kadar farklı SKU'su olan bir ayıklama, paketleme ve gönderme merkezi bu. | TED | هو مركز الاختيار والتعليب والشحن يحتوي حوالي عشرة آلاف وحدة تخزين مختلفة. |
Peki bu dersleri bu kadar farklı kılan nedir? | TED | إذن ما الذي يجعل هذه المقررات مختلفة حقاً؟ |
Benimle bir dereceye kadar farklı bir şekilde konuşuyorlar kendi tecrübelerinden ve ya kız kardeşlerinin tecrübelerinden veya arkadaşlarının tecrübelerinden bahsetmeye başladıklarında. | TED | إنهم يكلموني بطريقة مختلفة من حيث أنهم أصبحوا يخبرونني عن تجربتهم، أو تجربة أختهم، أو تجربة صديقهم. |
Ancak tahmin edilen o ki 10'dan tutun da 500'e kadar farklı sicim teorisi mevcut. | TED | في الواقع، تم تقدير أن هناك من 10 إلى 500 نسخة مختلفة من نظرية الأوتار. |
JH: Altı - on kadar farklı ipliğin bir araya geldiği bir doku gibi görmelisiniz. | TED | جون: عليكم رؤية ستة إلى عشرة خيوط مختلفة تتجمعُ معاً. |
Bir çalışma insanların bir trilyona kadar farklı kokuyu alabildiklerini söylüyor. | TED | إحدى الدراسات تُقدّر أن البشر بإمكانهم تحديد ما يقرب من تريليون رائحة مختلفة. |
Başka ülkeler de bunu mümkün kılsa mülteci krizinin ne kadar farklı olabileceğini bir tahmin edin. | TED | فقط تخيل كيف ستبدو أزمة اللاجئين مختلفة لو تمكنت المزيد من الدول من جعل ذلك ممكنا |
Söylemeye çalıştığım... belki de düşündüğün kadar farklı kişiler değilizdir. | Open Subtitles | ما أحاول قوله هنا ، بأنه... ربما لسنا مختلفين كما تظنينا |
- İki insanın birbirine bu kadar benzemesi ve bu kadar farklı olması çok garip. | Open Subtitles | - ماذا؟ - غريب كيف يمكن لشخصين متشابهين ان يكونا بهذا الاختلاف |
Genel olarak yapmaya çalıştığımız elimizden geldiği kadar farklı düşünme tarzı yaratmaktır. | TED | بشكل عام، ما نحاول القيام به هو إيجاد أكبر قدر ممكن من أنواع التفكير المختلفة. |
Eğer bütün bu olaylardan biraz kafanı temizlersen seninle benim o kadar farklı olmadığımızı göreceksin. | Open Subtitles | - إرجعي خطوة للخلف , ستكتشفين أنّنا لسنا مختلفين جدا. |
İstediğin kadar farklı olabiliriz ama insanları öldüremezsin. | Open Subtitles | نستطيع أن نكون مختلفين كيفما نشاء لكن لا يمكننا قتل الناس |
Hatta kadın ve erkekler o kadar farklı ki, bizim nasıl geçindiğimizi merak ediyorsunuzdur. | Open Subtitles | في الحقيقة ، الرجال و النساء مختلفين للغاية أن عليكم أن تتسائلوا كيف يمكنناأننتفقعلى الإطلاق. |
Öncülerden bu küçük grup olmasaydı, Dünya'nın bugün ne kadar farklı olacağını düşünmek akla durgunluk veriyor. | Open Subtitles | سيتحير العقل من التفكير كيف سيختلف العالم عمّا هو عليه لو لا تلك المجموعة الصغيرة الرائدة |
Hayır, sadece neden bu kadar farklı olduğunu çözmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | -كلّا، إنّما أحاول تبيّن سبب اختلافك الشديد . |
Birisi ne kadar farklı ise, o kadar az güveniyoruz. | TED | الشيء المختلف جدًا هو، نثق فيهم بشكل منخفض. |
Sandalyedeyken hiç bu kadar farklı veya korkmuş hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم أشعر أبداً بهذا الإختلاف والخوف عندما كنت قعيداً |