Kaynaklar dahilinde geliştirilen önceki sektörleri ne kadar iyi hale getirdiğimizi düşünün. | TED | فكر في مدى نجاحنا في الصناعات السابقة التي طورناها من خلال المصادر |
Sanıyorum bu tümüyle yağmurda ne kadar iyi olduğuna bağlı. | Open Subtitles | أفترض أن كل هذا يعتمد على مدى براعتك تحت المطر. |
Sorununu bu kadar iyi anlamamın sebebi, aynı çıkmaza benim de girmem. | Open Subtitles | السبب الذى يجعلنى أفهم مشكلتك جيدا هو أننى وقعت فى نفس الخطأ |
- Kimse bu çocuk kadar iyi kek servis edemez. | Open Subtitles | لا أحد يقدّم كعك على صحن أفضل من هذا الشاب. |
Merak ediyorum, Monica'dan çöp kadar iyi olan ne alabilirdim. | Open Subtitles | ترى أي هدية أقدم لها بحيث تكون بجودة القمامة؟ |
Bu konuya dair deneyimlerinin, benim teorilerimin öngördüğü kadar iyi olmadığını yıllardır söylüyorsun. | TED | كنت تخبرني لسنين طويلة أن تجربتك في هذه الأشياء ليست جيدة كما تقول توقعات نظرياتي. |
Bu, en iyi insanlar kadar iyi araba kullanabilen otonom arabalar için büyük bir adım olurdu. | TED | هذا سوف ينقلنا خطوة طويلة إلى المركبات الذاتية التي تقود جيداً كما يقود البشر |
işbirliğini ne kadar iyi anladıklarını görmek. Şempanzeler kadar iyi anlıyorlar mı mesela? | TED | هو رؤية مدى فهمهم للتعاون. هل يفهمون ذلك بقدر فهم الشمبانزيات له، على سبيل المثال؟ |
Bir laboratuvara adım atıp görüşünüzün ne kadar iyi olduğunu ölçebiliriz. | TED | نستطيع الدخول للمعامل ونقيس مدى قوة الرؤية لديك. |
Ve bu mesajı, bedenin hareketi nasıl yaptığı ile karşılaştırdığımızda ne kadar iyi ilettiğimizi ölçüp ölçemediğimizi görelim. | TED | أردنا أن نرى مدى قدرتنا على ترجمة تلك الإشارة ثمّ نقوم بمقارنتها بطريقة قيام الجسد بذلك. |
Ona ne kadar erken anlatırsan, her şey hakkında o kadar iyi hissedeceksin. | Open Subtitles | كلما تكلمت معها فى أقرب وقت, كلما كان شعورك جيدا تجاه كل الأشياء. |
Ben de Bertram's gerçek olamayacak kadar iyi diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت ان فندق برترام كان جيدا جدا لكى يكون افضل. |
Bu arada Sue'nun hayatı hiç bu kadar iyi olmamıştı. | Open Subtitles | في الوقت نفسه حياة سو لم تكن أفضل من ذلك |
Her ne kadar bu sırada benim kadar iyi görünmeyecek olsan da Tanrı biliyor ya, benden daha başarılı olacaksın. | Open Subtitles | الرب يعلم أنكِ ستقومين بعمل أفضل من كل ما قمت به رغم أنكِ لن تبدين بنصف الكفاءة بينما تفعلين ذلك |
Görüntü kalitesinin sinemadaki kadar iyi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول أن عمل الكاميرا بجودة كما لو أننا في السينما |
Geceleri dolaşmak konusunda anlattıklarını ben bile o kadar iyi yazamazdım. | Open Subtitles | لا يمكننى كتابة ما يقوله عن سيره ليلاً بصورة جيدة كما يقولها |
Fakat bunu hepimiz biliyoruz ki, bu kişi sizi benim temsil ettiğim kadar iyi temsil edemez. | Open Subtitles | لكن أعتقد أننا جميعاً نعلم أن ذلك الشخص لن يُمثلكم جيداً كما سأفعل أنا |
Amber Körler alfabesinde o kadar iyi değildi. | Open Subtitles | .؟ . كان العنبر يست جيدة جدا في طريقة برايل |
Ama unutma, bu yola senin Swagger kadar iyi olduğunu kanıtlaman için çıkmadık. | Open Subtitles | تذكر فقط نحنُ لم نبدأ ذلك كطريقة لك لاثبات أنك جيد مثل سواغير |
Şans eseri, patronları matematikte o kadar iyi değil, yani işi güvende. | TED | لحسن الحظ ، فمديره لم يكن جيداً جداً في الرياضيات لذا فوظيفته بأمان. |
Biliyor musunuz? Bu o kadar iyi ki Çocuklar için bir marşmelov kitabı istiyoruz | TED | هل تعلمون؟ هذا جيد جدا بحيث اننا نريد كتاب الحلوى للأطفال |
Belki Justine Sacco'nun suçu bunda Randy Newman kadar iyi olmamaktı. | TED | ربما ذنب جوستين ساككو هو أنها لم تكن جيدة مثل راندي نيومان. |
Artık o hatırlatıcılar olmadan hayatınıza devam edebilecek kadar iyi huylu olduğunuzu düşünüyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أنكم اصبحتم الآن مؤدبين بما يكفي و أنكما لم تعودا بحاجة لتذكير |
İlacınız o kadar iyi ki sizinkiler, üzerine yüzde altı yüz zam koyuyorlar. | Open Subtitles | هو بأن مخدرك جيد جداً لأن الرجال مضوا وغيروا 600 بالمئة زيادة عليه. |
Kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. Heyecandan olsa gerek. | Open Subtitles | لم أشعر أبدا بمثل هذا التحسن فى حياتى لابد أنها الإثاره |
Çünkü internet bu ölçüde oyun alanları sunuyor. Herkesin linkin olduğu kadar iyi, | TED | لأن الإنترنت تزودنا بهذا المستوى من ميدان اللعب. رابطك جيد كما هو حال رابطي، |