Gece görüşü, mesafe ölçer, parabolik mikrofon... hepsi en iyi kalite. | Open Subtitles | منظار للرؤية الليلة مع محدد مواقع وميكروفون عالي الجودة ، أيضاً |
Eğer uyuşturucular, alkol gibi yasal olsa ve kalite standartları kontrol edilse kimin satabileceği, kime satabileceğine karar verilseydi. | Open Subtitles | إذا ما تم تنظيم الأدوية مثل الكحول، وكانت معايير الجودة التي تسيطر عليها، تحديد الجهة التي يمكن بيعها، ولمن. |
kalite Güvence teknisyenlerinden birinin beceriksizce bıraktığı bir dizi parmak izi. | Open Subtitles | أحدهم قام بسحب بصمة متروكة من قبل أحد تقنيين ضمان الجودة |
Sadece bir kaç yüksek kalite parçaya ihtiyacın var, oradan başlayacağız. | Open Subtitles | تحتاجين فقط لبضعة قطع ذات جودة عالية، و سنبدأ من هناك |
Mobilyaların pek de arzulanacak cinsten olmadığının farkındayım ama kalite her zaman kalitedir değil mi? | Open Subtitles | أعترف أن الآثاثات والمفروشات . تُركت على ما يُرام لكن هذه النوعية تعيش , أليس كذلك ؟ |
Özel yapım, en kalite çelikten, kısa tığ, zırh delen. | Open Subtitles | مُنتج خاص, فولاذ من أفضل نوعية, سهم قصير, خارق للدروع. |
Ve aslında bitkilerin kök sistemleri üzerinden bir tür yüksek kalite sıvı toprak geçerek ideal besinsel ürün elde edebilirsiniz. | TED | ويمكنك الحصول على الغذاء الأمثل في الواقع عن طريق استخدام سائل تربة عالي الجودة على أنظمة جذور النباتات. |
Ve iyi haber şu ki, dokuz yıl sonra kalite ve eşitlikte gelişmelere şahit olabilirsiniz. | TED | والخبر السار، أنه بعد 9 سنوات، يمكنكم مشاهدة التحسنالذي حصل بخصوص الجودة والإنصاف. |
Hepsinin ortak noktası, hastalarının için kalite açısından başarılarını gerçekten önemsiyorlar. | TED | الشيء الوحيد الذي لديهم في العموم هو أنهم يهتمون بما يحققون فيما يخص الجودة بالنسبة لمرضاهم. |
Şimdi, Gerçekten inanıyorum ki eğitimi dönüştürebiliriz, hem kalite hem boyut ve teknolojiye erişim olarak.. | TED | بالواقع، انا اعتقد حقاً اننا يمكنها نقل التعليم، من حيث الجودة وامكانية الوصول اليه، من خلال التقنية. |
Örneğin mikroplar, skalada, yüksek kalite balık unu için harika alternatifler olabilir. | TED | الميكروبات مثلاً يمكن أن تكون بديلاً عالي الجودة كوجبة للأسماك على نظاق واسع. |
dolayısıyla bir tür kalite kontrolüne ihtiyacımız var, kişilerin kendilerinin ve başkalarının gözden geçirmesi burada işin içine giriyor. | TED | لذا فنحن نحتاج بوضوح لنوع من الأفكار لضبط الجودة وهنا حقاً حيث تظهر فكرة مراجعة وإستعراض الأقران. |
kalite ve değer bakımından eski doğu bloğu ülkelerinden ve Sahra'daki Afrika ülkelerinden daha alt sıralardayız. | TED | تحتل دول الكتلة الشرقية السابقة والبلدان الأفريقية الواقعة جنوب الصحراء الكبرى رتبا أعلى منا في الجودة والقيمة. |
Müşterek üretim, yüksek kalite ürünleri, düşük maliyetle üretmemizi mümkün kılıyor. | TED | والواقع هو أن الإنتاجية المشتركة تسمح لنا بتصنيع منتجات عالية الجودة بتكلفة أقل. |
İki ses klibi arasındaki kalite farkını ayırt edemiyorlar. | TED | لا يمكن معرفة الاختلافات في جودة الصوت بين هذين المقطعين. |
Bu herhangi birinin hayat kurtaran bilgiyi toplamasını ve ortaya çıktıkça suyun kalite koşullarını denetlemesini mümkün kılıyor. | TED | هذا سيجعل من الممكن لأي كان أن يجمع معلومات منقذة للحياة ومراقبة وضعية جودة المياه وهي تنكشف. |
Çünkü bildiğiniz üzere hem düşük kalite cahillik, hem de yüksek kalite cahillik var, bunlar farklı şeyler. | TED | فكما تعلمون هناك جهل ذو جودة ضعيفة وأخر بجودة عالية. فالجهل يختلف من نوع لآخر. |
1. sınıf tohum ücreti alıyor ama o adi kalite. | Open Subtitles | لقد دفعتِ ثمن بذور من الدرجة الأولى وتلكَ بذور من النوعية السيئة |
Çünkü artan kalite sonucunda, daha yüksek fiyat isteyebildik. | TED | بسبب تحسن نوعية ، يمكن أن نسأل عن ارتفاع الأسعار. |
Yer kalite Geliştirme bizimle temasa geçti. | Open Subtitles | نحن إقتربنَا مِنْهم بتطويرِ الأرضِ الممتازِ. |
Unutmayın ki, bu maddeler 3 milyar yılın kalite garantisini taşıyor. | TED | تذكّر، هذه المواد تحمل ضمان للجودة عمره ثلاثة مليارات سنة. |
Bu yüksek kalite. Bizim deyişimizle “akıllı diz”. | TED | هذه هي النهاية الراقية. هذا ما نسميه بالركبة الذكية |
İki bine eriştiğimde, yüksek kalite bir fahişe almak için elimde tutacağım. | Open Subtitles | إذا وصلت لـ2000، سأهدي نفسي عاهرة راقية |
Yer kalite Geliştirme gelip, bana teklifte bulundu. | Open Subtitles | جاءَ تطويرُ الأرضِ الممتاز فيه وقدّمَ لني عرضاً. |
Çay yalnızca çaydır. Ancak çay değişik kalite ve dereceye sahiptir. | Open Subtitles | لكل صنف له خصائه الفريده و درجات مختلفه |
kalite sıradan insanlara göre değildir. Asla olmadı, olmayacak da. | Open Subtitles | النوعية الممتازة ليست للمستهثرين لم تكن كذلك ولن تكون |
En iyi kalite, deri süslü, altın madalya aksesuarlı kakım kürkü. | Open Subtitles | هذا هو أجود, فروٍ مدبوغ باكسسوارات هي الميداليات الذهبية |
Deena'da daha da önemli bir şey var. kalite var. | Open Subtitles | دينا لديها ما افضل من الجمال لديها الجوده |