Şöyle yapacağız: Size Çarşamba günlerinizi, maaşınızın yüzde 10'u karşılığında geri satacağız. | TED | و سنفعلها هكذا، سنقوم ببيعك أيام الأربعاء مقابل 10 بالمئة من راتبك. |
Denetim ile Baidu başkanı Robin Li, bir zamanlar Çin halkının rahatlık karşılığında belirli bireysel haklardan vazgeçmek istediğini söylemişti. | TED | مع الرقابة، قال ذات مرة روبن لي، رئيس بايدو، الصينيون على استعداد تام للتخلي عن بعض الحقوق الفردية مقابل المصلحة. |
Yeni Savaş Tanrısı'nı tedarik etme karşılığında, bana da... ölümsüzlük ihsan edilecek. | Open Subtitles | وفي مقابل أن أجعل أحدكم إله الحرب الجديد، سوف يتم منحي الخلود |
Mathmos'un kendine özgü beslenme yolları var. karşılığında doğruyu öğretir. | Open Subtitles | الماثموس لديه أمكانياته فى التغذيه فى المقابل فانه يعلم الصدق |
Eğer onu sana verdiyse, sen de karşılığında bişey vermelisin! | Open Subtitles | اذا اعطاكى هذا لابد انك اعطيتى له شئ فى المقابل |
Gizlilikten biraz ödün vereceksiniz ve karşılığında çok uygun fiyat teklifleri önünüze çıkacak. | TED | حيث تتخلى عن القليل من الخصوصية وتحصل على تسهيل أو تخفيض سعر بالمقابل. |
Onları bırakmayı planladığını ve müşteri listesi karşılığında onu ölmüş gibi göstereceğini söyle. | Open Subtitles | قل له أنك راغب فى تزييف موته فى مقابل الحصول على قائمة زبائنه. |
Asıl sorman gereken yardımım karşılığında senden ne istediğim olmalı. | Open Subtitles | ما يجب أن تسأله هو ما يُمكنك فعله مقابل مساعدتي |
Şimdi, kol ve bacağımın karşılığında bana ne vermek istiyorsun? | Open Subtitles | إذا, مقابل ذراعي و رجلي, ما الذي ستدفعه ثمنا لها؟ |
Yüzde 10'u karşılığında, mahkemenin belirlediği kefaleti alacağıma garanti veriyorum. | Open Subtitles | مقابل 10 بالمئة أتعاب أضمن حصولك علي مبلغ كفالة الخروج |
Oğlumun güvenliği karşılığında size yardım etmeyi kabul ettiğimi anlamış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه يفترض أني وافقت على مساعدتكم في مقابل سلامة ابني |
Sana bir hizmet sunuyorum ve karşılığında paramı almayı hak ediyorum. | Open Subtitles | أنا أزودكِ مع الخدمه وأستحق ان تدفعي لي مقابل هذه الخدمة |
Görevi: müttefiklerin 1 milyon Yahudi karşılığında 10.000 kamyon verip veremeyeceğini öğrenmekti. | Open Subtitles | أن يرى إذا كان الحلفاء يبادلون 10 الآف شاحنة مقابل مليون يهودي |
Ve karşılığında, hep sahte sofu yavan sözler sarf ettiniz bana. | Open Subtitles | وفي المقابل أنت لم تفعل شيئاً سوى إعطائي محاضرات بديهية تافهة |
İstediğiniz her şeyi söylerim. Ama karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | سأخبرك بكل ما تريد لكنني بحاجه لشئ ما في المقابل |
karşılığında sana verebilecek çok daha iyi bir şey bulmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن افكر فى شىء اجمل اعطيه لك فى المقابل |
karşılığında sana verebilecek çok daha iyi bir şey bulmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن افكر فى شىء اجمل اعطيه لك فى المقابل |
Kamboçya'ya ulaştığımda, sefaletle çevrili bir yerde, tatilde olduğum için huzursuz hissettim ve karşılığında bir şey yapmak istedim. | TED | عندما وصلت إلى كومبوديا، شعرت بعدم الإرتياح كوني في عطلة ومحاطة بكثير من الفقر أردت أن أفعل شيئًا بالمقابل. |
"Bana da bir tane yolla ve ben de karşılığında... | Open Subtitles | أرسل لي واحداً و أنا بالمقابل سأعطيك أكليلاً من الزهور |
Teklifimin karşılığında uygun bir kurumda Amanda'nın tedavi almasını sağlayın. | Open Subtitles | بالمقابل بأن تحصل أماندا الرعايه التي تحتاجها في مؤسسه مناسبه |
Size vermek üzere olduğum bilgi karşılığında tamamen dokunulmazlık istiyorum. | Open Subtitles | أريد حصانة تامة لقاء المعلومات التي أوشك أن أخبرك بها. |
İstediğin şeyin karşılığında Japonya'nın kontrolünü bana bırak. | Open Subtitles | مُقابل الذي تُريدُ ماذا عَنْ أَحْصلُ على سيطرةِ اليابان؟ |
Bir avukatla görüşür görüşmez kendisine hoşgörü gösterilmesi karşılığında tam ifadesini verecek. | Open Subtitles | في أقرب وقت سيجلس مع محاميّ ليعطينا الإفادة الكاملة كبديل لتساهل البيع |
O halde seks karşılığında mal satan bir torbacı arayacağım. | Open Subtitles | إذن أنا أبحث عن تاجر يمكن أن يقبل بمقابل الجنس |
Bunun karşılığında, bu haftaki kamp gezisi için size programı vereceğim. | Open Subtitles | في المُقابل , سأعطيكم كتابكم المُقدس لـ رحلة التخييم هذا الاسبوع |
Evet ama karşılığında borç aldınız. | Open Subtitles | لا، دُفع ثمنه من قبل وأنت أقترضت في مقابله |
Emin değilim ama sanırım karşılığında para istiyordu. | Open Subtitles | انا لست متأكدا ,ولكنه كان يطلب اموال فى مقابلها |
Rakiplerimden sıyrılmama yardım etti ben de karşılığında ona savaş ganimeti olarak dalıp içinde yüzebileceğiniz kadar çok altın getirdim. | Open Subtitles | ساعدني بالقضاء على منافسيني ومقابل ذلك, شكرتهُ بأن قدمتُ له الكثير من الذهب لدرجة أنه يستطيع الغوص به والسباحة داخله |
Ve şimdi İngilizlerle bir anlaşma ayarladı, istihbarat paylaşımı karşılığında. | Open Subtitles | والآن يخطط لصفقة مع البريطانيين في تبادل مع شبكته الاستخباراتية |
Bunlar, Amerikalı kadın ve çocukları karşılığında. | Open Subtitles | هذا في مُقابِل المرأة الأمريكيّة وأطفالِها |
Belki karşılığında bir şey alabilirim, ha? | Open Subtitles | وربما عليكِ أخذه مقابل مقايضة بسيطة، صحيح؟ |
Bunun karşılığında, sen de kız kardeşlerden birisi olup kökeni öldürebilecek silahı bulacaksın. | Open Subtitles | وبالمقابل تصبحين واحدة من أخواتي وتعثرين على السلاح الكفيل بقتل مصّاص دماء أصليّ. |