Ayrıca, aldığımız kararların bize daha güvenli bir ortam sağlayıp sağlamadığını anlamak istedim. | TED | و أردت أيضاً أن أفهم إن كنا نتخذ القرارات بطريقة تجعلنا أكثر أماناً. |
Ancak asıl problem şu, bu kararların kime bırakılması gerektiğini nasıl belirleyeceğiz ve bu güçlerini kötüye kullanmayacaklarından nasıl emin olabiliriz? | TED | ولكن الإشكال هو، كيف تقرر من يملك السلطة لإتخاذ مثل هذه القرارات وكيف تتأكد من أنهم لن يستغلوا هذه السلطة؟ |
kararların sadece yüzde 12'si bir saat içinde veya daha fazla süre içinde alındı. | TED | حوالي 12 بالمئة من القرارات فقط يقومون بها في ساعة او اكثر |
Tüm kararların gerçekten de bir bilmeceye benzemeye başlar. | Open Subtitles | فيبدأ من الواضح أن جميع قراراتك في الحقيقة مجرد مهزلة |
Tekrar edersek, iyi kararların iyi sonuçlar getireceğini görebilirsiniz ve bu iki dönüşüm, ekonomi ve yapı, iklim ve düşük karbon iç içedirler. | TED | مرة أخرى ترون قرارات جيدة تأتي بنتائج سريعة، وهذان التحولان، الاقتصاد والهيكلة من جهة، والمناخ وتخفيض الكربون من جهة أخرى، مرتبطان بصفة وثيقة. |
Bu kararların her birinde size sunulan seçenek sayısı farklı. | TED | الان تلك القرارات وبعدد الاختيارت التي يتضمنها كل قرار |
Şimdi şunu yapacağım, bu kararların alınma sırasını değiştireceğim. | TED | الان الذي سوف اقوم بعمله هو اعادة ترتيب ظهور تلك القرارات |
Fakat bu, verdiğimiz doğru kararların sayısını arttırmamızı sağlayabilir. | TED | لكن يمكنها مساعدتنا في زيادة أرقام القرارات الإيجابية التي نقوم باتخاذها. |
kararların organizasyon şemasında aşağı yukarı dolanmaları yerine ekibin karar almasını istiyoruz. | TED | بدلًا من القرارات التي تدور عبر المستويات العليا والدنيا للمؤسسة، نريد من الفريق أن يقرر. |
Bütün bunlar şu anlama geliyor: bu kararların çoğunda ipler aslında bizim elimizde değil. | TED | ما يقوله هذا حقاً هو أن الكثير من تلك القرارات ليست قابعة بدواخلنا. |
Odada bulunmayanlar adına, onların lehine konuşmalıyız diyorum, özellikle de hayatımız ve bedenlerimizle ilgili kararların verildiği odalarda. | TED | أقصد أن نتحدث في الغرف مع غير الحاضرين فعلياً، بالتحديد، في تلك الغرف حيث تُصنع القرارات حول أرواحنا وأجسادنا. |
Yürümeyecekti. Doğru kararların hep çok geç verildiğini söylediğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | إنني أتذكر ما قلته ، إن القرارات الجيدة تأتي بعد فوات الأوان |
Bu kararların yarısı politik alanda ayakta kalmak için. | Open Subtitles | يضرب كرات الغولف. ونصف هذه القرارات حول البقاء السياسي. |
Sen de iyi biliyorsun ki, aceleyle verilen kararların mükemmel olması beklenemez. | Open Subtitles | تعرفين كما أعرف ، أن مثل تلك القرارات التى تُتَّخذ فى الأوقات الحرجة لا تكون مثالية |
Bu yüzden araçla gitmek istemedim. kararların için gereksiz yere zorluyorsun. | Open Subtitles | لهذا لم أرغب أن نسافر بسيارة . دائم تفرض قراراتك على الجميع |
kararların için sorumluluğu üstlen derdim sana. | Open Subtitles | أخبرتك دائماً بأن تتحمل مسؤولية قراراتك |
O zaman kararların da sana aittir, öyle mi? | Open Subtitles | اذاً .. قراراتك تخصك وحد اذاً ؟ |
Bir bakıma, hayatımın onların yaptıkları akıllıca tercihler ve aldıkları kararların bir sonucu olduğunu hissediyorum. | TED | بشكل ما، أشعر و كأن حياتي هي نتيجة لخيارات و قرارات حكيمة اتخذاها. |
Bu ebni şirketle ilgili verilen kararların dışında bırakmaz. | Open Subtitles | هذا لا يمنعنى من عمل قرارات اداريه طالما الشركه فى قلق |
Verdiğim kararların sizde hayal kırıklığı yarattığını görüyorum. | Open Subtitles | أرى أنكم غير سعداء بقراراتى.. |
Zaman, alınan kararların dönüşünün olmadığı zamandır. | Open Subtitles | إنها ساعة... إتخاذ القرار... الذي لا رجعة فيه |
Sen ve senin şu gıyabi kararların. Ya ne deseydi? | Open Subtitles | أنتَ وأحكامك اللاذعة ما المفترض به أن يقول؟ |
İnanır mısın, bugünlerde aldığım kararların onunla hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | معظم قراراتي في هذه الأيام ليس لها علاقة به حسناً |