Onu sıkıştıran izotop bağları kaybolur kaybolmaz, moleküller yeniden biçimlenir. | Open Subtitles | نظائر السندات التي تضغط عليه تختفي حالما يتم إصلاحه الجزيء. |
Önceden 24 saat ortadan kaybolur sonra yoluma devam ederdim. | Open Subtitles | كان معتادا أن تختفي الفتاة لـ24 ساعة ولا يحصل شيئ. |
Bir televizyon sinyali uzayda kaybolur... yanlış bir uyduya gider ve tesadüfen başka bir ülkeye, başka bir gezegene ulaşır. | Open Subtitles | بالتأكيد، إشارة تلفزيونية تضيع في السماء، و تصل إلى القمر الخاطئ، و تصل عرضا إلى بلد آخر، أو كوكب آخر. |
Eğer 4 gün bir şey yemezsen, ahlak duygun kaybolur. | Open Subtitles | لكن، إذا لم تأكل منذ 4 أيام حسُّك الأخلاقي سيختفي. |
Fakat travmaya maruz kalan küçük bir yüzde kalıcı problemlere sahiptir. Bu problemler bazen geçici olarak kaybolur ve aylar sonra tekrar ortaya çıkar. | TED | لكن نسبة صغيرة من الذين تعرضوا لصدمة يصبح لديهم مشاكل مزمنة أحياناً تتلاشى لفترة مؤقتة ثم تعاود الظهور بعد أشهر. |
Ama ben derim ki, "Eğer bunu yaparsam, çok şey kaybolur." | TED | لكني ساقول: بانني لو فعلت ذلك فإن الكثير سوف يضيع |
Bazen o başkaları sana tanıdık gelmeye başlar ve tanıdıkların kaybolur. | Open Subtitles | وأحياناً يعودون ليصبحوا نفس الشخص ونفس الأشخاص يختفون |
Küpü bir yönden görürseniz, ekranın arkasında, kenarlar kaybolur. | TED | عندما ترى المكعب بطريقة واحدة من خلف الشاشة هذه الحدود ستختفي |
Yavaş yapsaydım hemen kaybolur cebine inerdi. | TED | إذا أعدت الكرّة ببطء، فسوف تختفي وتسقط في جيبك. |
Çoğu insanda hormon seviyesi dengelenince bu semptomlar birkaç gün ila iki hafta içinde kaybolur. | TED | عند معظم الناس، هذه الأعراض تختفي في غضون بضعة أيام إلى أسبوعيَن كما تستقر مستويات الهرمون لديهم. |
İletimin sağlandığı andan hemen sonra kaybolur. | TED | وبعد فترة من ايصال المعلومة، تختفي إلى الأبد. |
Sonra şartlar değişir, ve hüzünlü hisler kaybolur. | TED | بعد ذلك تتغيرالظروف وتلك المشاعر الحزينة تختفي. |
Genellikle bazı anlamlar çeviride kaybolur. | Open Subtitles | إنّه من الشائع ان تضيع المعاني في الترجمة |
O genellikle kaybolur. Kalabalık, beklediğimden biraz daha fazla. | Open Subtitles | في العادة تضيع في الطريق الجمهور أكبر بقليل مما توقعت |
Senin yerinde olsam parayı bulurdum, yoksa oğlun ortadan kaybolur... ve akşam haberlerine kadar onu göremezsin. | Open Subtitles | من الأفضل أن تحضريها بسرعة أو أن طفلك سيختفي ولن يخرج حتى الأخبار المسائية |
Biriyle uzun süre beraber oldukça bu problemler ortadan kaybolur. | Open Subtitles | طوال فترة تواجدك مع احدهم هذة الاشياء تتلاشى |
Kull, Zareta ölürse Valka'nın nefesi sonsuza dek kaybolur ve Valusya cehenneme döner. | Open Subtitles | كال اذا ماتت زاريتا سوف يضيع نفس فالكا وفاليوسا سوف تصبح جحيم |
Bütün kaybolanlar bir nedenden dolayı kaybolur. | Open Subtitles | هل تتذكرين ماقلتيه لي ؟ كيف أن الناس يختفون لأسباب عديدة ؟ |
Nesneler söz konusu olunca, eğer teknoloji kötüyse, sadece kaybolur, değil mi? | TED | في حالة الأشياء اذا فشلت التكنولوجيا ستختفي ، صحيح ؟ |
Hatta trenler bile çığın altında kaybolur. | Open Subtitles | وكل شئ يختفى, حتى القطارات تختفى تحت الجليد |
Onun gözlerine bakarsın ve çevrendeki tüm dünya kaybolur gider. | Open Subtitles | فيالبداية،تنظرإلىعينيها، وكل العالم من حولك يتلاشى |
Eğer taşıdıklarından bir tanesi... yolda kaybolur ya da ortaya çıkmazsa... gidip büyükannenle, annenle... kız kardeşinle... ve küçük Pachito'yla... küçük bir sohbet yapmamız gerekebilir. | Open Subtitles | اذا أي لفافة من التي تحملينها ضاعت أو لم تخرج منك سوف نذهب ونأخذ محادثة قصيرة |
Sen görevlerini yerine getirdiğin zaman, küçük de olsa kalan arzular da kaybolur. | TED | مع مرور الوقت في التفاني للواجب، مهما تكن الرغبات الصغرى التي تترك ستفقد أيضا. |
Yoklukta, küçük enerji paketçikleri, çok çok hızlı, görünür ve kaybolur. | Open Subtitles | في الفراغ، رزمة صغيرة من الطاقة تظهر وتختفي بسرعة شديدة جدا. |
Ve eğer yeteri kadar çok geçerseniz, sonsuza dek o çizgi kaybolur. | Open Subtitles | و إذا إجتزته عدد كاف من المرّات فسيختفي للأبد |
Ama tereddüt edersen, kaçabilir... ve o zaman nimet senin için sonsuza dek kaybolur. | Open Subtitles | ..لكن إذاتردّدت،فقديهرب. وحينها ستضيع البركة إلى الأبد. |