Polisler dün şüpheliyle konuşmuş olabilecek bir çocuk daha bulmuş. | Open Subtitles | رجال الشرطة وجدوا طفلا اخر قد يكون تحدث للمشتبه البارحة |
Ama ilginç olan şu ki Moon Duk Soo'nun telefon kayıtlarına göre kaybolmadan hemen önce Ki Jae Myung ile konuşmuş. | Open Subtitles | لكن الحقيقة المثيرة للاهتمام ، ان بحسب سجل هاتف مون دوك سيك فقد تحدث مع كي جاي ميونغ قبل ان يختفي |
İnsanlar bunlar hakkında konuşmuş olmaları gerekenin yarısı kadar konuşmuşlar, | TED | تحدث عنه الناس مرتين أقل مما يجب أن يكون. |
Bu güne kadar. Keşke çok geç olmadan konuşmuş olsaydım. | Open Subtitles | حتى هذا اليوم أتمنى لو أني تحدثت قبل فوات الأوان |
bu grafiğin en üstünü hakkında konuşmuş olduğumuz frekansı gösterir. | TED | اعلى هذا الرسم يُبين تردد التوزيع الذي تحدثت عنه |
Mimari fotoğrafçılık -- başkalaşım hakkında konuşmuş olan Julius Schulman Kauffman House’un bu enfes ve ünlü fotoğrafını çekti. | TED | التصوير المعماري خوليوس سكالمان، الذي تكلم عن تغيير المظهر التقط هذه الصورة الرائعة والشهيرة لبيت كوفمان |
Millet, bizim hanımlara karşı ne kadar nazik olduğumuzu konuştuğu sürece, ...soygun hakkında o kadar az konuşmuş olacak. | Open Subtitles | اذا تحدث الناس عن ,لطف تعاملنا مع السيده لن يتحدثوا كثيراً عن ماسرقناه |
Benimle 15 dakika konuşmuş olmasına daha önceden herhangi bir sabıkam olmamasına 28 yılı suç işlemeden geçirmiş olmama rağmen sadece bir olaya bakarak ki ben böyle bir şey de yapmış değilim bunun yeterli olduğunu ve geri kalan ömrümü gözetim altında geçirmem gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | حتى إذا تحدث إلي لمدة خمسة عشر دقيقة ليس لدي عذر مسبق لإعتقالي كنت غير عنيف لـ 28 سنة |
Dün gece muhbirinle konuşmuş. | Open Subtitles | لقد قال أنه تحدث مع مخبره الليلة الماضية. |
Freddie ile konuşmuş ve olmayacakmış galiba. | Open Subtitles | لقد تحدث مع فريدي و يبدو .. و يبدو أنه لن يفلح الأمر |
Freddie ile konuşmuş ve olmayacakmış galiba. | Open Subtitles | لقد تحدث مع فريدي و يبدو .. و يبدو أنه لن يفلح الأمر |
United 93 ile en son Cleveland Merkez konuşmuş. | Open Subtitles | مركز كليفلاند كان اخر من تحدث إلى يونايتد 93 |
Ama bu grubun sadece yüzde 37'si aileleriyle gerçekten ırk hakkında konuşmuş. | TED | لكن 37% من تلك المجموعة تحدثت في الواقع حول العنصرية مع أسرهم. |
Anlamıyorum. Avukatıyla konuşmuş mu? | Open Subtitles | لم أعلم ذلك هل تحدثت مع المحامي بالفعل ؟ |
New York'ta Ford Vakfı'ndan birileriyle yeniden konuşmuş. | Open Subtitles | ؟ لقد تحدثت مع بعض العاملين في مؤسسة فورد في نيويورك |
konuşmuş da olabilirdi. Yoksa hala hayatta olurdu. | Open Subtitles | و بحسب اعتقادهم أنه ربما يكون قد تكلم لولا ذلك لبقي ستوني حياً |
- Benimle konuşmuş olsaydı onun yanında kendimden geçmiş olurdum, sizin yanınızda duramazdım. | Open Subtitles | ــ لو تحدّث معي لكنتُ فقدتُ الوعي بجانبه و لا أقف هُنا معك |
Dedikodulara göre, birisi onunla konuşmuş. | Open Subtitles | تقول الإشاعة أنّ هناك شخصاً ما تكلّم إليها |
Hayır, bunu yapmazsın. Biriyle konuşmuş olmalısın. | Open Subtitles | لا، انت لايمكنك عمل ذلك لابد وانك تكلمت مع شخص ما |
Pekala, Cece Hamburg'a gitmeden önce Richie ile konuşmuş. | Open Subtitles | حسناً , سيسي تحدّثت لريتيشي قبل أن يقلعوا من هامبورق |
O sabah, yatak odasından çıktıktan sonra kardeşimle konuşmuş olan tanıkları dinleyin, Kardinalim. | Open Subtitles | لنسمع الشهود الذين تحدثوا مع أخى فى صباح اليوم الذى غادر به مخدعه. |
Evet, bunu biliyorsun çünkü seninle gerçekte neler olup bittiği hakkında konuşmuş. Üzgünüm. | Open Subtitles | صحيحٌ، وإنّكِ تعرفين لأنّه حدّثكِ عمَّا حدث. |
Bu "buluşmalarınız" sırasında başka şeyler de konuşmuş olmalısınız. | Open Subtitles | لا بُدَّ أنكم تحدثتم حول أشياء أخرى خلال.. لقاءاتكم |
Jerry ile bu araba hakkında konuşmuş olma şansınız var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي فرصة بأنك و جيري تحدثتما عن السيارة ؟ |
Eşiniz onunla konuşmuş ve ona piskoposun kendilerini bir odaya kilitleyip aç susuz bıraktığınızı söylemiş. | Open Subtitles | وتحدثت له وأخبرته أن زوجها حبسهم فى الحجره بدون أكل وشرب لمدة 5 أيام |
Hiçbirimiz bunun için senin yanında olmayı kabul etmedik dersem buradaki herkes adına da konuşmuş olurum sanırım. | Open Subtitles | آم، أعتقد أني أتكلم باسم كل شخص هنا عندما أقول أني لا أعتقد أن هذا ما سجلنا لأجله. |
Sanırım ben hayır dediğim zaman hepimiz adına konuşmuş oluyorum. | Open Subtitles | حسناً أظن أنني أتحدث بلسان الجميع عندما أقول لا. |