Herşeyin üzerine bir fiyat koymanın en aşındırıcı etkilerinden birisi ortaklık ile ilgilidir, hepimiz birlikte bu konunun içindeyiz hissi. | TED | أحد أكثر الآثار المدمرة لوضع تعرفة لكل شيئ هو القواسم المشتركة، الشعور بأننا جميعاً في هذا الشيئ سوياً. |
Ve yap-bozun son parçasını yerine koymanın ödülü ucu bıçaklarla dolu bir çeşit mızrakla öldürülmek. | Open Subtitles | والمكافأة لوضع أخر قطعة باللغز أن تُخوزق من قبل حشية دائرية من السكاكين |
Bu çocukları kesin olarak, bulunmaları gereken yere koymanın zamanı geldi. | Open Subtitles | أنه الوقت لوضع هؤلاء الأطفال في مكانهم , بشكل نهائي |
Sör Barristan Selmy, artık kılıcınızı bir kenara koymanın vakti geldi. | Open Subtitles | السيد " باراستين سيلمي " لقد حان الوقت لوضع سيفك جانبًا |
Artık gelip gitme konusunda kurallar koymanın vakti geldi. | Open Subtitles | الآن هو الوقت المناسب لوضع قواعد بشأن الدخول والخروج |
Tepelerine biraz kar koymanın zamanı geldi. | Open Subtitles | انه الوقت لوضع بعض الثلج على جبالك. |
Tepelerine biraz kar koymanın zamanı geldi. | Open Subtitles | انه الوقت لوضع بعض الثلج على جبالك. |
Belki bazı kurallar koymanın zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | ربما حان الوقت لوضع بعض القيود |
Pekâlâ, bence Sör Walter Raleigh'i kutusuna geri koymanın zamanı geldi. | Open Subtitles | اعتقد انه حان الوقت لوضع السيد (والتر رالي) مجدداً في الحمام |
Sadece bu hisleri bir şişeye koymanın yolunu bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أحاول إيجاد وسيلة لوضع هذا الشعورة في الزجاجة . |
Nereye doğru gittiğini anlıyorsun belki de artık bir nokta koymanın vakti gelmiştir yaşadığım bu şeye... | Open Subtitles | ...أنت تعيش بهدف ، لكن ربما حان الوقت لوضع ...نهاية لـ |
Yani hiçbir şeyi koymanın bir yeri yok. | Open Subtitles | مما يعني أنّه لا يوجد مكان لوضع أي شئ |