Bu ise az yağlı krem temizleyicisi. | Open Subtitles | هذا كريم لإخفاء عيوب البشرة و هذا مزيل لذاك الكريم |
Belki bana bir yara bandı atarsanız... ya da antibakteriyel krem. | Open Subtitles | هلا قذفت لي بالإسعافات الأولية أو كريم مضاد للبكتيريا |
Önce hafif gizleyici krem sonra karıştır ve karıştır ve karıştır. | Open Subtitles | الكريم الحاجب للضوء يجب أن يُوضع أولاً. ثم يُوزع ويُوزع ويُوزع. |
Biraz antibiyotik krem getireceğim böylece seni rahat ve mikropsuz tutabiliriz. | Open Subtitles | سأحضر لك بعض الكريم مضاد حيوي حتي تبقين جميلة وغير مصابة. |
Çocukken yaptığınız gibi benimle krem şantiyi hazırlamak ister misiniz? | Open Subtitles | أتودان إعداد الكريمة المخفوقة معي كما كنتما تفعلان في صغركما؟ |
Kutularda kırışık önleyici krem, rimel, nemlendirici ruj... banyo köpüğü, çabuk kuruyan oje, hazır ağda... | Open Subtitles | كل علبة تحتوي على كريم ضد التجاعيد مَسْكًَََرة رموش مرطب أحمر شفاه خرز حمّامُ طلاء اضافر سريع الجفاف |
O muhteşem vücutlarınıza krem losyonlar sürebilirim. | Open Subtitles | ثم أضع لكم كريم السمرة و لوشن مرطب على كل جسدكم الجميل |
krem peynir lekeli bu dosyada olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | واعتقد انهم كانوا في هذا المجلد مع الجبن كريم وصمة عار. |
Hayır gözüme nemlendirici krem kaçtı. | Open Subtitles | لا . لقد دخل كريم قشرة الشعر . فى عينى فحسب |
O zaman bir iğne yapın, ilaç, krem filan verin. | Open Subtitles | حسناً, أعطِهم حقنه أو كريم أو حبة دواء أو ما شابه |
Soniya hanım bu süt ve krem mideye gitmek içindir. | Open Subtitles | سيدة سونيا يجب أن يذهب الحليب و الكريم الى المعدة |
- Sana krem süreyim mi? | Open Subtitles | هل تريدنى أن أضع بعض الكريم عليك، يا حبيبى ؟ |
Harry beyaz ekmek içinde krem peynir ve turp yemeyi seviyor. | Open Subtitles | هاري يحب جبنة الكريمة وسندويش الفجل بالخبز الأبيض |
"...onun parmakları krem peynir olmuştu vücut sıcaklığının yükseldiğini anlayabiliyordum." | Open Subtitles | خلال جبنة الكريمة شعرت بحرارتها ترتفع ما هذا ؟ |
Acıyı azaltması için krem falan verecektir. | Open Subtitles | ستعطيك مرهم أو شيء ما ليخفف من ألم اللسعة |
Şunlardan dene. Tamamen beyaz ekmek ve krem peynir. Birberden dolayı pembe. | Open Subtitles | جربى واحدة من هذه , ليس سوى قمح و خبز و كريمة جبن |
Kafeinsiz ekstra krem şantili, büyük boy sütlü çay. | Open Subtitles | حسنا ، اه ، واحد قهوة منزوعة الكافيين غراندي الصويا تشاي اتيه مع قشدة اضافية. |
Tüm bunları perdede ki mentollü krem kokusundan mı buldunuz? | Open Subtitles | كُلّ هذا لأنك كانت رائحتهَ قشطة منثولِ على الستائرِ؟ |
Bunlarda egzema için bitkisel krem yapan insanlar. | TED | هؤلاء هم الاشخاص الذين صنعت أفكارهم هذا المرهم العشبي الذي جعل حل مشكلة الإكزما ممكناً |
Bayan Jane şu aynanın karşısına geçip yüzüne krem sürmüştü. | Open Subtitles | وقفت أمام تلك المرآة تماما، وضع القشطة الباردة على وجهها. |
Berbere gideyim krem sürsün. | Open Subtitles | عليَّ الذهاب إلى الحلاق ليضع مرهماً عليها |
krem şantiyle daha lezzeti olmayan bir şey var mı? Yettiğinde söyle. Yeter. | Open Subtitles | هل من شيء لا يصبح طعمه افضل مع القشدة المخفوقة؟ قل لي متى؟ |
Adil olmak gerekirse, sen de zamanında krem şantiye bulanmıştın. | Open Subtitles | حسنا ً لكي اكون منصف لقد كان هنالك وقت في حياتك كنت فيه مغطاة بالكريمة |
Zırh gibi yoğun bir krem olmalı, böylece tüm gün korunabilirler. | Open Subtitles | لابد وأنه دهان غليظ القوام جداً كالدرع ، ليحميهم طوال اليوم |
Neden suratındaki o aptal ifadeyi silip, yere sürtünmekten nasır tutan parmak boğumlarına biraz krem sürmüyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تمسح تلك النظرة الغبية عن وجهك و تأخذ مستحضر لتلك المفاصل التي تسحبها |
- Bu sefer ne var? Tuvalete yeni nemlendirici kutusu koymuşlar ama krem çok yağlı. | Open Subtitles | مرطب اليدين قي حمام الرجال كان زيتيا جدا لذا قمت بإعاده غسل يدي |