O Güney Amerika kulübesi, hiç yoktan, iyi görünmeye başladı. | Open Subtitles | إن فكرة كوخ جنوب أمريكا قد بدأت تبدو أفضل وأفضل. |
- O sizin madeninizin bulunduğu arazide kulübesi olan bir avcı. O da ihtilaflı. | Open Subtitles | إنه الحمال الذى بنى كوخ فى موقعك وهو المشتكى |
George'la tanıştıktan sonra üzerine kusuldu aile kulübesi yandı babasının eşcinsel olduğunu öğrendi ve dolgun maaşlı işinden oldu. | Open Subtitles | منذ أن قابلته، وقد تُقيأ عليها، إحترق كوخ عائلتها، علمت أن أباها شاذ جنسياً، وفُصلت من وظيفة مجزية |
Bir tutuklumuz var. Polis kulübesi gerçekten bir polis kulübesi. | Open Subtitles | بحوزتنا سجين، هكذا نستخدم كابينة . الشرطة ككابينة الشرطة بالفعل |
Senin köyünde, telefonu olan bir kişi var, ve bu telefon kulübesi işletmecisi oluyor. | TED | حسنا، يوجد في قريتك شخص واحد يملك هاتفًا، وهو مشغل كشك الهاتف. |
Bu adamın bir yerlerde kulübesi falan mı var, diye düşündüm. | Open Subtitles | لذا ففكرت، هل يملك هذا الرجل مقصورة في مكان ما ؟ |
Kaçak avcıların kulübesi. Onlara kör avcılar da denir. | Open Subtitles | إنه كوخ قديم للصيد ما يسمونه الصيد الغير قانونى |
Çavuş'un İhtiyaç Fazlası kulübesi'ne gelip etrafa bir göz atın. | Open Subtitles | "تعال إلى كوخ "سارج سيوربلس من أجل إحتياجات حكومتك للفائض |
Eh sadece sörf tahtamı, biramı ve kardeşimi koyduğum küçük bir sörf kulübesi. | Open Subtitles | انه فقط كوخ أمواجِ صَغيرِ حيث أَحتفظ بلوح التزحلق وبيرتَي وأَخَّي |
Bu da Parti kulübesi açık olacak demektir. | Open Subtitles | والذي يعني ان كوخ الحفلة ستكون من اجل العمل |
Tavsiye ettiğin herkes bedava ermiş kulübesi kazanıyor. | Open Subtitles | أي شخص تحيلينه إلي يحصل على كوخ منعزل مجاني |
Sen ve ben... kumsalda bir sörf kulübesi açarız. | Open Subtitles | أنت وأنا يمكننا الحصول على كوخ على الشاطئ. |
Bir tutuklumuz var. Polis kulübesi gerçekten bir polis kulübesi. | Open Subtitles | بحوزتنا سجين، هكذا نستخدم كابينة . الشرطة ككابينة الشرطة بالفعل |
Ben onu 1960'ta yere indirdim. Polis kulübesi görüntüsüne büründü. | Open Subtitles | لكنني هبطت في الستينات .. فتنكرت في هيئة كابينة هاتف الشرطة |
Bir sürü ağaç ve bir telefon kulübesi var. | Open Subtitles | حيث توجد العديد من الأشجار و كابينة هاتف |
Ve büyük ihtimalle telefon kulübesi içerisinde basit bir cep telefonu var. | TED | ومن المرجح أنه يوجد هاتف محمول بسيط في كشك الهاتف هذا. |
Kentucky'de bir telefon kulübesi mi? Otobandan çıktık denebilir. Ve burası dışında herhangi bir yerleşim yeri göremiyorum. | Open Subtitles | أي كشك هاتف كنتاكي وأنا لا أستطيع أن أصبح أي مدى خلية خارج هنا |
Karanlık bir sokağa, gecenin geç bir vakti, telefon kulübesi. Yani elimizde çok şey yok. | Open Subtitles | ،ليس هنالك سوى ممر ضيق وبوقت متأخر، في مقصورة اتصالات |
Bak, biraz çılgınca gelecek ama ailemin ormanda bir kulübesi var. | Open Subtitles | أعرف ان هذا سيبدو جنوناً لكن عائلتي لديها كوخاً في الغابة لليلة واحدة |
Bir kaç kilometre ötede bir telefon kulübesi var. | Open Subtitles | يوجد هناك هاتف عمومي يبعد بضعة كيلومترات. |
Pekala. Bekçi kulübesi 45 metre sağımızda. Ve dışarıda koca bir ordu var. | Open Subtitles | حجرة المدخل عن يميننا بـ 50 ياردة، وثمّة جيش بأسره هناك. |
Ya burada kalır, her şeyin güvenli olduğundan emin oluruz ya da yolun üstünde gölün yakınında bir balıkçı kulübesi var. | Open Subtitles | نحنُ يمكن أن نبقى هنّا، و التأكد بأن الوضع آمن. أو أن نذهب الي سقيفة لصيد السمك على الطريق، بجانب البحيرة. |
Yengeç kulübesi'nde karaoke yapan şu sırık kız mı? | Open Subtitles | أهي الفتاة النحيفة التي تغني مع الموسيقى المسجلة في مطعم الأكلات البحرية؟ |
Şehrin göbeğine mavi bir telefon kulübesi koyarsan, onlar ne yaparlar? | Open Subtitles | هناك كابينةٌ زرقاءٌ غامضةٌ في قلب المدينة، فماذا يفعلون ؟ |
Gökyüzünde uçan küçük bir telefon kulübesi görürsen benim için bağır, büyükbaba. | Open Subtitles | اذا سبق و رأيت صندوقا أزرق صغيرا يطير عاليا في السماء فقم بمناداتي جدي |
Köyün girişinde patikanın sonunda 3 tane tütsüleme kulübesi var. | Open Subtitles | عند مدخل القرية.. يوجد طريق سفلي، يوجد به ثلاثةُ أكواخ. |