Dallar, kum ve ben. Saatine 25 dolar aldım. | Open Subtitles | الخشبة الطافية و الرمل و أنا و حصلت على 25 دولار للساعة |
Sahel'deki bu deniz feneri kum ve tuzun kıyısındaki okyanus fark edilene kadar manzaraya yapıştırılmış gibi; | Open Subtitles | منارة في الساحل تبدو ملصقة عليه حتى ترى المحيط على حد الرمل و الملح |
Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar. | Open Subtitles | بحيرة زرقاء ورمل أبيض وفتيات ذات بشرة ذهبية |
Anlaşılan Yanavich kum ve güneşi pek sevememiş. | Open Subtitles | كما يبدو فإنّ (يانافيتش) لا يهتمّ كثيراً حول الشمس والرمال |
Bu insanlar kum ve tozdan yapılmıştı, bu çıplak ayaklı insanlar izlenmeliydi. | Open Subtitles | هؤلاء الناس مصنوعون من رمل, من غبار هؤلاء الناس الحفاة يجب أن تتم مراقبتهم |
Orada 50 mil boyunca kum ve fırtınadan başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء هناك سوى 50 ميل من الرمال والثعابين. |
Kuzey Afrika kum ve kayaydı. | Open Subtitles | شمال أفريقا كانت عبارة عن رمال و صخور |
Sakin ve kararlı koşullarda zaman içerisinde biriken kum ve çamurdan oluşan yataklar. | Open Subtitles | قاع من الرمل و الوحل الذي تراكم تدريجيا عبر الزمن في ظروف من السكينة و الثبات |
Günümüzde Dünya üzerindeki birçok ortamdan çok daha düşmanca olan 1,5 milyon km. karelik kum ve tuzdan oluşuyordu. | Open Subtitles | كانت مليون ميل مربع من الرمل و الملح, أكثر عدائيةً من أي بيئة على الأرض اليوم. |
- Olması gerektiği gibi ziftli kum ve katranın dışında sıvıyağ izine de rastlanmış. | Open Subtitles | بالإضافة إلى المكونات الرئيسة الرمل و التار لقد وجدت أيضًا عناصر |
Kurbanların gözlerine kum ve yapıştırıcı dökme sebebini açıklar, onları cezalandırmak için sembolik olarak kör ediyor. | Open Subtitles | و هذا يمكن أن يفسر هذه الطقوس الرمل و الغراء في أعين الأم و الأب, المسببة للعمى لهم كنوع من العقاب |
Milyonlarca yıl boyunca akın eden sellerle gelen kum ve çakıllar som kayaçların içinden tüneller oymuştur. | Open Subtitles | خلال ملايين السنوات نحتَ الرمل و الحصى المحمولِ بواسطة السيول الهادرة القنوات خلال الصخرِ الصلب. |
Bu alüvyon, koylarda çökerek organik çöküntü, kum ve çamurdan oluşan geniş düzlükler oluşturur. | Open Subtitles | يستقر هذا الطمى فى الخلجان مكونا السهول الواسعة بقايا عضوية ورمل ووحل |
Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar. | Open Subtitles | البحيرة الزرقاء ورمل أبيض وجلد ذهبى |
- Kraylon gazının hakim olduğu limitli bir atmosfer, kum ve şiddetli rüzgarlar. | Open Subtitles | سلبي، غلاف جوي محدود يهيمن عليه غاز الـ"كرايلون"، و الرمل |
Ancak bu şanslı çocuklar kum ve sörften sonra, dünyanın en güzel bu mekanında Sam Amca'ya hizmet etmek için geri döndüler. | Open Subtitles | ولكن بعد يوم من الرمال وركوب الأمواج, إنه يوم العودة للعمل لهؤلاء الأولاد المحظوظين.. لخدمتهم للعم سام.. |
Altı yıl önce burada kum ve sivrisinekten başka bir şey yoktu. | Open Subtitles | منذ ستة سنوات,كان كل هذا عبارة عن رمال |