Başkalarının etkisi altında kalıp yozlaşabileceğini gördüğümüz bu Kurulun sonu getirilmeli. | Open Subtitles | يجب أن نباشر بحل هذا المجلس الذي يمكن التأثير عليه وإفساده |
Yüksek Kurulun Şövalyesi, şahıs olarak kralın haklarına, karşı gelme ve krallığın şerefine leke sürmekle suçlanmaktadır. | Open Subtitles | و لانسلوت ، فارس المجلس الأعلى متهمان فى شخصيهما و الأشتراك بينهما بجلب العار على المملكة و انتهاك حقوق الملك القانونية |
Yüksek Kurulun Şövalyesi, şahıs olarak kralın haklarına, karşı gelme ve krallığın şerefine leke sürmekle suçlanmaktadır. | Open Subtitles | أميرة ليونيس ملكة كاميلوت و لانسيلوت فارس المجلس الأعلى متهمان بشخصهما و بالتواطؤ |
ben bu Kurulun başkanıyım zaman dışında başka hiçbir şeyim yok ne istiyorsunuz şimdi de? | Open Subtitles | أنا رئيس مجلس الإدارة ليس لديّ شيء سوى الوقت ما الذى تريد أن تعرفه ؟ |
Bu Kurulun teknik heyetteki birisinin işine son verme yetkisi yok. | Open Subtitles | هذه الهيئة ليست لديها السلطة لفصل أحد الموظفين |
Kurulun bölündüğümüzü görmesine gerek yok. Bu ilk kez oluyor. | Open Subtitles | المجلس اتفق على انه ليس التوقيت المناسب لمزرعة العنب |
Eğer babanın itiraz etmeyeceği, Kurulun kabul edeceği, | Open Subtitles | مالم يمكنك إيجاد شخصاً ما أخر شخصاًمالن يرفضهوالدك, شخصاً ما سيوافق المجلس عليه |
Kurulun onaylamak için tereddüt etmeyeceği biri, | Open Subtitles | شخصاً ما لن يتردًد المجلس بالموافقة عليه |
Kurulun giren çıkanı göz önüne alıp bizi tamamen kapatabileceğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقولين أن المجلس قد يقرر غلق المشفى بالكامل؟ |
Kurulun, kraliçenin ön sözleşmesinde bir biçim hatası bulduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت بأن المجلس عثر على خلل في عقد الملكة السابق |
Güvenlik ihlaliyle ilgili suçlamalara gelince bence bu Kurulun beni takdir etmesini hak ettim. | Open Subtitles | فيما يخص التهم المتعلقة باختراق الخصوصية أتصور أنني أستحق بعض التقدير من هذا المجلس |
Amerika'da kurul bileşimindeki problem Kurulun seçim yöntemidir. | Open Subtitles | المشكلة فى تكوين مجلس الإدارة فى أمريكا هى طريقة انتخاب المجلس |
Kurulun anlaşmalarını onurlandırdığını görmekten çok memnunum. | Open Subtitles | إنّي مسرور للغاية لرؤية أنّ المجلس يحترم الإتفاق |
Eğer beni hemen şimdi Kurulun önüne çıkartırsan, ...seni yanımda götürürüm. | Open Subtitles | ضعيني أمام المجلس الآن و سأضعك هناك معي حالاً |
Seni hapisten çıkartmak Kurulun çok da hoşuna giden bir karar değildi. | Open Subtitles | اخراجك من السجن لم يكن قرار شعبيا مع المجلس |
Açıkça görülüyor ki, Kurulun Başkanı bir kişiyle değil, ...ama iki kilit operasyon yöneticisi ile yatıyor. | Open Subtitles | حسناً, على ما يبدو أن رئيس المجلس لم يعاشر أحد ولكن إثنان من المدراء التنفيذين الهامين قاموا بذلك |
Ama böyle bir kişisel anlaşmazlık bu saygıdeğer Kurulun önüne çıkarmak için bu kadar bozulmuşken söyleyebileceğim tek şey, onurum üstüne ortağım da ben de ne bilerek ne de isteyerek kanuna karşı gelmedik! | Open Subtitles | لكن عندما يكون هذا الجدال الشخصي مُشوش هكذا، وأمام هذا المجلس الموقر، كُل ما يُمكنني قوله، يا سعادة القاضي، |
Tıpkı 1 958, 67 ve 84'de Kurulun yaptığı gibi. | Open Subtitles | كما يتضح من مجلس الإدارة عام 1958 وعام 1976 وعام 1984 |
Bu Kurulun oy yetkisi olan beş üyesi var. | Open Subtitles | الهيئة الآن لديها خمس تصويتات من الأعضاء |
Evet, kızmakta haklısın ama Kurulun bulduklarını saklamak için emir almıştım. | Open Subtitles | ولكن كنت تحت أوامر بان تظل الأشياء التى تجدها اللجنه سريه |
Şu anda Kurulun, kriz zamanında geçici bir başkan atama konusunda yasal yetkisi var. | Open Subtitles | والآن للمجلس السُلطة القانونية لتعيين رئيس مؤقت بوقت الأزمات |
Üst Kurulun en sevdiği oyuncağı. | Open Subtitles | الحيوان الأليف للإدارة العليا ؟ |
Kurulun kapalı kapılar ardında konuştuğu her şeyi tartışamayacağımı biliyorsun. | Open Subtitles | تعرفين أنه لا يمكنني مناقشة كل ما يدور بالمجلس خلف الابواب المغلقة |
Kurulun oy çoğunluyla herhangi bir hisse transferini engellemeyi içeriyor. | Open Subtitles | هذا تضمن حق لوقف اى نقل للاسهم بتصويت ساحق من مجلس الاداره الذى أنا أتحكم به |