| Bence bu mühim ve bunun için size hemen beş sebep vereceğim. | TED | انا اعتقد انه مهم ، و سأطرح خمسة اسباب ، على عجلة |
| Çok mühim bir şeyi inşa etmek için ikinize ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا في حاجة إلى اثنين من أنت لبناء شيء مهم جدا. |
| Baktık işler yürümüyor kovarız olur biter. mühim bir şey değil. | Open Subtitles | وإذا لم يفلح الأمر معها، يمكننا أن نطردها، ليس بالأمر المهم. |
| Bu mühim ve gerçekten seninle açık sözlü bir konuşma yapmak istiyorum. | Open Subtitles | هذا هام للغاية ، و أود حقاً أن أخوض محادثة صادقة معك |
| Elime ilk silahı alıp... kendi hayatımın herkesinkinden mühim olduğuna karar verdiğim an. | Open Subtitles | أول مرة أخذت مسدس وقررت أن حياتي أكثر أهمية من حياة شخص آخر |
| Böylesine mühim bir şeyde beni yarı yolda bırakırsan, bir hiçsin demektir! | Open Subtitles | إذا يمكنك التراجع عن أمر بهذه الأهمية فأنت لا شيء على الإطلاق |
| Gelişmekte olan ülkelerde temiz sudan daha mühim bir şey var mı? | Open Subtitles | ها هناك شئ أهم من المياه النقية في البلدان النامية ؟ |
| Özünde bu çok önemli ve neredeyse değer verdiğimiz diğer her şey için de çok mühim. | TED | فهذا مهم في حد ذاته كما أنه شيء حاسم فيما يتعلق بكل ما نهتم به. |
| Eğer kendini haklı görüyorsan, gerisi hiç mühim değildir. | Open Subtitles | إذا كنت تعتقد أنك على حق , ليس من شيئا ً آخر مهم |
| Elimizde bir evsiz ve çok mühim bir soru var. | Open Subtitles | هذا يؤدي بنا إلى المتشرد وإلى سؤال مهم جداً |
| Bizimle oturacak mısın, mühim insan, yada burda yemek için çok mu büyüksün? | Open Subtitles | اذن هل ستجلس الآن أيها المنتصر أم أنك شخص مهم جداً لذلك؟ |
| Çok da mühim bir sey yapmamisim gibi yürüyüp bençe oturdum. | Open Subtitles | عدتُ إلى مقاعد الجلوس كما لو لم يحدث شئ مهم |
| Şimdi anlaması mühim olan şey, bu odanın suyla ısıtılıp, suyla soğutulduğu, kendi suyunu arıttığı, ve su enerjisiyle çalıştığı. | TED | الأن من المهم أن نفهم أن هذه الغرفة يتم تبريدها بالماء، وتدفئتها بالماء، وتنقي مياها، وتدار بطاقة الماء. |
| Burada mühim olan şey bütün bunların değişebilir olması. | TED | الشيء المهم هنا هو أن ذلك الأمر قابل للتغيير. |
| Allah bizi mühim bir iş için seçtiğinde bunu kabul etmeliyiz. | Open Subtitles | وحينما يختارنا الله من أجل عمل هام لابدّ أن نستسلم للأمر |
| Ker-rah seni işe aldığımda söylediğim en mühim şey neydi? | Open Subtitles | كيرا ما هو الشيء الأكثر أهمية اخبرتك به عندما وظفتك؟ |
| Fakat mühim bir önem taşıyor, çünkü vücudumuzun içindeki işleyiş ve bizlerin bunu algılayış şekli bizi hayatta tutan şey. | TED | ولكنه فى غاية الأهمية لإن إدراك وتنظيم الحالة الداخلية للجسم فى الواقع، هذا ما يُبقينا أحياءً. |
| Şu an hayatının en mühim kararıyla karşı karşıyasın. | Open Subtitles | ياللحسرة أنت في خضم إتخاذ أهم قرار في حياتك |
| Başka bir grup bilim adamı da bugün bu refleksi hâlâ sürdürmemizin sebebinin aslında mühim bir avantaj sağlamasından dolayı olduğunu söylüyor. | TED | تعتقد مجموعة أخرى من العلماء أن ردة الفعل توجد لدينا اليوم لأنها توفر لنا ميزة هامة. |
| Hatırlayacağın kadar mühim değil, değil mi Gail? | Open Subtitles | أليس مهماً بما يكفى لأن تتذكر، هل كانت، جيل؟ |
| Sanırım o kadar da mühim bir şey sayılmaz bakım elemanlarınızın hiçbir denetim olmaksızın içeriye akması. | Open Subtitles | اتعلمين انه ليس بالأمر الجلل انك عمال صيانتك يرقصون هنا بدون فحص على الأطلاق |
| Aslında, şu işten çıkartmalar da mühim. Fakat bu insanlara minnettarım ve onlara destek olmam gerek. | Open Subtitles | حسناً، التسريح مهمّ أيضاً لكنّي مدينة لهؤلاء الناس لرؤية ذلك |
| Bence bunlar pek mühim değil. | Open Subtitles | لست متأكّدة ما إنْ كان ذلك مهمّاً فعلاً |
| Şimdi mühim şeyler mi söyleyeceksin? Otla ilgili falan? | Open Subtitles | هل ستقول شيئاً هاماً الآن عن تدخين المخدرات وكل شئ؟ |
| Çok mühim bir şeymiş gibi yaptığın nedir? | Open Subtitles | ما الأمر بالغ الأهميّة الذي تفعله هناك؟ |
| Evet. Ben çok mühim bir adamım. | Open Subtitles | نعم ، أنا الآن أجري صفقة كبيرة |