Biraz önce size Müziğin somut olduğu için farklı bir yetenek olduğundan bahsetmiştim. | TED | لقد ذكرت في وقت سابق حقيقة أن الموسيقى هي قدرة مختلفة لأنها مجردة. |
Şimdi, son parçam ile klasik Müziğin ne kadar eğlenceli, heyecan verici olabileceğini ve sizi ne kadar sarsabileceğini göstermek istiyorum. | TED | الان، مع اخر مقطوعة، اود ان ازيكم ان الموسيقى الكلاسيكيه من الممكن ان تصبح مرحة اكثر، ومثيره، وان يمكنها ان تهزك. |
Aslında iyi biri, spor ve Müziğin okuldaki sosyalleşmenin çimentosu olduğuna inananıyor. | Open Subtitles | لكنه في الحقيقة رجل طيب، ويؤمن بأن الرياضة و الموسيقى دعامة المجتمع |
Katı ahlak kuralların nedeniyle... davranışların da Müziğin kadar mükemmel olsun istiyorsun. | Open Subtitles | بسبب معاييرك الاخلاقية الصارمة كنت تريد ان يكون سلوكك مثاليا كما موسيقاك |
Yani çok uzun zaman önce değildi, Country Müziğin geleceği bendim. | Open Subtitles | أعني لم يكن بالوقت الطويل عندما كنت أنا مستقبل موسيقى الريف |
Tarihi Ryman salonuna Country Müziğin gerçek yuvasına hoş geldiniz. | Open Subtitles | و مرحباً بكم في قاعة رايمن الأسطوريه كنسية الموسيقى الريفيه |
Tam olarak bu Müziğin dansının ne için yapıldığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلمين بالضبط أي الرقصات التي صنعت لها تلك الموسيقى |
Geçen gün, Müziğin senin için ne kadar önemli olduğundan bahsetmiştin. | Open Subtitles | ولكن في ذلك اليوم كنت تتحدث حول مدى أهمية الموسيقى لك |
Geleceğe taşımak için, Müziğin sizlere ihtiyacı var genç hayırseverler. | Open Subtitles | الموسيقى بحاجة اليكم ، مانحينا الشباب لضمان بأنها ستعيش للمستقبل |
Çünkü, içinde bir yerlerde Müziğin hâlâ büyülü olabileceğini düşünen bir parça var. | Open Subtitles | لأنه لا يزال في أعماقك جزء يتذكّر أن الموسيقى يمكن أن تكون ساحرة |
Müziğin kanalize olduğu araç oluyorum, ve bu süreçte herşey yolundayken, müzik değişim geçiriyor benim gibi. | TED | اصبح الوسط الذي تتوجه عبره الموسيقى و في خلال العملية ,عندما يكون كل شيئ صحيح الموسيقى تتحول و انا كذلك |
Müziğin akustiği konuşma dilinden çok daha zordur. | TED | صوتيات الموسيقى هي أصعب بكثير من نظيرتها في اللغة. |
Eğer gerçekten Müziğin oraya gitmesini istiyorsam, benim için bunu yapmanın en iyi yolu dinlemek. | TED | إن أردت حقا من الموسيقى أن تذهب هناك، أحسن طريقة للقيام بذلك هي أن أستمع. |
Ve onun için Müziğin nasıl olduğundan daha çok neye tanıklık ettiği ve onu nerelere götürdüğü önemliydi. | TED | وبالنسبة اليه، لم تكن تعنيه طريقة عزف الموسيقى بقدر تأثيرها فيك و قدرتها على الانتقال بك الى عالم اخر |
Bence, bu Müziğin samimi, kişisel olan yönü. | TED | بالنسبة لي فان هذا هو الجانب الشخصي و الحميم من الموسيقى |
Bunun bizim ya da Müziğin üzerindeki uzun vadeli etkisi nedir? | TED | ما هو تأثير هذا علينا أو على الموسيقى على المدى البعيد ؟ |
Çünkü senin Müziğin, bana birçok müzisyeni keşfettirdi. | Open Subtitles | لأنه و بسبب موسيقاك فقد اكتشفت العديد من الموسيقيين |
Ve garip bir şekilde, gerçekten de Johnny Cash'in Müziğin hakkında sevdiğim şey budur. | TED | وبطريقة عجيبة، كذلك، هذا ما أحبه فعلا في موسيقى جوني كاش. |
Aynı zamanda teknolojinin etkileri de hissedilmeye başlandı çünkü matbaacılık müziği, notalara geçirmeyi, Müziğin kod çizelgelerini her yerde müzisyenlerin eline verdi. | TED | وبدات فيه اثار التكنولوجيا تصبح محسوسة لان الطباعة وضعت الموسيقي ونواتها و مسوحها في ايدي المؤدين في كل مكان |
Gene de şu an konuşmak istediğim konu Müziğin değil. | Open Subtitles | ولكن، ماأريد أن نتحدث به الآن لايتعلق بالموسيقى |
Çıkıntılık yapmaktan nefret ediyorum ama Müziğin genel ruhu benim hoşuma gitmez. | Open Subtitles | انظر، أكره أن أكون ذلك الشخص، لكنني لا أحب الروح العامة للموسيقى. |
Hatta, mashupa eklediğiniz herşey, eklediğiniz Müziğin bile, tüm dünyadaki hakkı Lucas'a ücretsiz olarak devrolmaktadır. | TED | والواقع أن أي شيء تضيفه إلى المزج، والموسيقى قد تضيف ، لوكاس لديه حق ثابت في جميع أنحاء العالم لاستغلال هذا مجاناً. |
Bu yüzden,daha önce bahsettiğim gibi,bu parçayı dinlerkenen önemli şey ,Müziğin harika oluşu ve müzik Dan'in nasıl birisi olduğunu sizlere gösterecek. | TED | إذا عند الاستماع إلى هذه القطعة الموسيقية. كما ذكرت سابقاً أهم شيء هو أن الموسيقى عظيمة وستريكم من هو دان |
1960'tı. Sokaklardaki Müziğin Doo Wop olduğu günlerdi. | Open Subtitles | في عام 1960 و موسيقي دوويب تملا الجوانب في الشوارع |
Neyse ki Müziğin sesini çok fazla açmış. | Open Subtitles | إنه لأمر جيد انه قام برفع صوت موسيقاه |
Müziğin heyecan verici. | Open Subtitles | هذا مثيرُ موسيقاكَ |
Efendim, O sizin Platinum Müziğin artıştı. | Open Subtitles | سيدي، إنه فنان لموسيقى البلاتين خاصتك. |
Müziğin cazibesine kapılmışım. Piyano baş ağrımı hafifletiyor. | Open Subtitles | لقد انجذبت إلى الموسيقا يخفف صوت البيانو من صداعي |