Bunun nedeni günümüzde makineleri zeki hale getirmek için gerekli olan hesaplama ve veri seti ölçeğine ulaşmış olmamız. | TED | والسبب في ذلك هو أن اليوم، قد بلغنا مدى من الحوسبة ومجموعات البيانات الذي يعد ضروريًا لجعل الآلات ذكية |
Mesela bu denizaltı gibi makineleri kontrol edebilselerdi, neler olurdu bir düşünün. | Open Subtitles | تخيل ما سوف يحدث لو سيطروا على ماكينات مثل هذة الغواطة |
Onların makineleri ve bunu nasıl yapacağını bilen adamları var. | Open Subtitles | . لديهم الالات والرجال الذي يعرفون كيف يستخدمونها |
Sadece, hesap makineleri ve trafik ışığı sistemleri falan yapacaklarını biliyorlardı. | TED | هم فقط عرفوا أمور مثل أنهم سيبنون آلات حاسبة و وحدات تحكم إشارات المرور الضوئية و لكنها ستكون كبيرة. |
Fotokopi makineleri üreten fabrikanın yöneticisiyim ve işimden yeni ayrıldım. | Open Subtitles | إنّني المدير التنفيذي لشركة تصنع مكائن التصوير وقد استقلت لتوي. |
Fotoğraf makineleri bazen çıplak gözün görebileceğinden daha küçük maddeleri veya hareketleri görmemize yardımcı oluyor. | TED | في بعض الأحيان تساعدنا الكاميرات على رؤية أشياء أو حركات صغيرة جدًا تتعذر رؤيتها بالعين المجردة |
Yani dünyanın herhangi bir yerindeki makineleri senkronize edebiliyor. | TED | وهي تعمل على مزامنة الأجهزة في أي مكان في العالم. |
Siyaset de makineleri kontrol mücadalesine dönüştü. | TED | فأصبحت السياسة هي الصراع للسيطرة على الماكينات. |
Dumanı tüten bir olay yeri burası. Bu makineleri kimin sattığını bulmaya çalışacağız. | Open Subtitles | هذا مسرح جريمة ساخن، نحنُ سنحاول تتبع هذه الآلات لنعرف من قام ببيعهم |
Çiftlik makineleri ile ilgili ilginç bir soru bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول أن أفكر في سؤال مثير الإهتمام في الآلات الزراعية |
Hayvanları satabildim, makineleri de satacağım. Hayvanlar geliri çok fazla değil. | Open Subtitles | ـ بوسعي بيع الحيوانات وبعض الآلات ـ الحيوانات لا تساوي الكثير |
Bak. Dikiş makineleri. Televizyon reklamı gibi. | Open Subtitles | انظر ، ماكينات خياطة تبدو كإعلان تلفازى تجارى. |
Bilimadamlarınız bize yeni savaş makineleri tasarlasın. | Open Subtitles | دعوا علمائكم يخترعون ماكينات حربية حديثة |
Slot makineleri dışında neyin var diye soruyorum. | Open Subtitles | أسأل ما لديك غير ذلك عدا ماكينات سحب النقود؟ |
Arkamda iş makineleri kullanan üç sarhoş götveren var. | Open Subtitles | لديّ ثلاث سكارى بالخلف يعملون على الالات كهربائية |
Tek başına birinin bu makineleri çalıştırması mümkün değil aynı zamanda operasyon yaparken. | Open Subtitles | ليس هناك وسيلة تمكن شخص واحد من تشغيل هذه الالات و إجراء العملية في نفس التوقيت. |
Ve sadece bağımsız makineleri değil; ayrıca lokomotif ve uçak filolarını, hastahane ve elektrik şebekesi gibi yekpare sistemleri de. | TED | وليس مجرد آلات فردية ولكن أساطيل القاطرات والطائرات أنظمة كاملة مثل شبكات الكهرباء والمستشفيات. |
Geleceğin küçük kimyasal makineleri belki de bir gün DNA'mızı tamir edebilir. | TED | آلات كيميائية عتيدة فائقة الصغر قد تستطيع، يومًا ما، تصليح ال DNA. |
Telepatik enerjilerini yoğunlaştırmaya yardımcı olan... yüzeyin altında gömülü makineleri var. | Open Subtitles | هم عندهم مكائن دفنت تحت السّطح الذي سمح لهم أن يأخذوا الذاكرات طاقاتهم التّخاطرية |
Bütün yönlerini öğretiyorum. Yani, fotoğraf makineleri, kameralar... | Open Subtitles | أنا أدرّس كل الجوانب أعني الكاميرات، الكاميرات المتنقلة |
Aslında, bu makineleri yapacak olan bilim, o eğri boyunca, füzyon üretmede biraz geri kaldı. | TED | وفي الواقع، فإن العلم الذي يمكن من صنع هذه الأجهزة جاء في الوقت المناسب لينتج الانصهار الذي نراه على المنحنى. |
Konuşamazlar. makineleri çalıştıramazlar. | Open Subtitles | إنهم لا تستطيعون الكلام إنهم لا يستطيعون تشغيل الماكينات |
Bu geminin makineleri Napolyon'un Avrupa'yı fethetmekte kullandığı tüm atların toplam beygir gücünden daha fazladır. | Open Subtitles | ان محركات هذه السفينة لديها قوة احصنة اجمالية تفوق قوة جميع فرسان نابليون الذى استعان بهم لغزو اوروبا |
Maden makineleri çalıp Kolombiyalılara satıp karşılığında kokain alıyordu. Hatırlıyor musun? | Open Subtitles | سرقة الات التنقيب وبيعها للكولومبيين واستعمالها من اجل شراء الكوكائين ؟ |
Belki onu kışkırtıp makineleri bize saldırtmasını sağlayabiliriz. | Open Subtitles | ربمـا يمكننـا أن نضغـط عليـه ويجعـله ذلك يُحَـول الألآت بإتجاهنـا |
Bana göre Facit'in hikâyesindeki ironi Japonya'dan ucuz, küçük elektronik hesap makineleri alan Facit mühendislerinin kendi hesap makinelerini çifte kontrol etmek için kullandıklarını duymaktı. | TED | بالنسبة لي ، المفارقة في قصة فاسيت هو أن تسمع أن مهندسين فاسيت، اشتروا آلات حاسبة إلكترونية بسيطة ورخيصة في اليابان. استخدموها لتقييم آلاتهم الحاسبة. |
Tabi ki tesadüf değil. O taşları oynatacak makineleri yoktu. | Open Subtitles | بالتأكيد لا يوجد أى صدفة ، لم يكن لديهم ألات لتحريكيك هذه الحجارة |
- Kolye bazen elektriği açıp makineleri çalıştırabiliyor. | Open Subtitles | يمكن للقلادة أن تعيد تشغيل الطاقة في بعض الأحيان وتعيد الحياة للآلات |
Ve ayrıca, makinelere hayranlık duymaya başladım -- bilirsiniz, kopyalama makineleri gibi -- ve bu aslında Bas el’de. | TED | و أيضا بدأت أسحر بالآلات مثل آلات الطباعة، كان ذلك في "ياسل"، كما ذكرت، |