Sen merhametli bir insan değilsin, gördüğün hayalerin merhametin ne olduğunu göstermiyor. | Open Subtitles | انت لست رجل رحمة لأن رؤياك لم تظهر لك ما هى الرحمة |
Her zaman dediğim gibi, merhametin önünde dikilmek büyük günahtır. | Open Subtitles | كما اقول دائماً، من الخطيئة أن نقف في وجه الرحمة |
Sevgili çocuğum, merhametin noksanlığı, gözyaşı fazlalığı kadar kaba olabilir. | Open Subtitles | عزيزتي, إنعدام الرحمة قد يكون بنفس وقاحة الدموع المبالغ بها |
İşin şaşırtıcı yanı merhametin düşmanları vardı, ve bu düşmanlar kendine acıma, ahlâki öfke, ve korkudur. | TED | من الأمور الفاتنة ان للتعاطف اعداء واحد اعداءه هو الشفقة الاساءات الاخلاقية الخوف |
Sırf senin merhametin için aşk ve tanrı huzurunda günah işledim, ki bu merhameti günah işlemeden vermeyecektin. | Open Subtitles | لقداخطأت الحب معك من اجل رحمتك بأنك ما كنت ستعطى بدون خطيئتى |
Hayatta olduğumuz için minnettarız ve merhametin için dua ediyoruz... | Open Subtitles | نشكرك ان جعلتنا احياء ونصلى لرحمتك |
merhametin aile ötesine genişlemesi bu tür bir evrimsel mantıkla açıkladığımızda olumludur. | TED | من الجيد أن تمتد هذه الرحمة إلى خارج الأسرة هذا النوع من المنطق التطوري. |
Kötü haber ise bizi evrensel merhametin açıklamasına getirmiyor. | TED | إن الأخبار السيئة لا تجلب لنا شمولية الرحمة بحد ذاتها ، حسناً |
Hazır olalım. merhametin adil olsun. | Open Subtitles | فلنكن على استعداد واسمحوا الرحمة الخاصة بك تكون عادلة |
İnsan ve merhametin olmadığı yerden sıvışmak ayıp sayılmaz. Vedalaşmayı bırakıp, atlara atlayalım ve bir an önce yok olalım. | Open Subtitles | فلتخرج من هنا بدون اخبار أحد فثمة ما يبرر ذلك بعد غياب الرحمة هنا |
Büyük bir kalabalığın caddelere, meydanlara dökülmesinin o tehditkar korkunun bir virüs gibi yayılmasının ve bahşedilmeyen merhametin. | Open Subtitles | بأناسٍ أمتلؤا بالشوارع , والساحات، وعدوى من مهدد الخوف، ولتحلّ اللعنة على الرحمة. |
merhametin azizi, ormanda yaşayan ve çalışanların büyük azizi. | Open Subtitles | إنه قديس الرحمة القديس الشفيع لأولئك الذين يعيشون ويعملون في الغابة |
merhametin ve karşılıklılık etiğinin bir şekilde insan doğası içinde kurulu olduğunun iyi bir haber olduğunu söyleyerek, merhametin ve karşılıklılık etiğinin olabildiğince gidebileceğini, en azında bir seküler bir bakış açısından toparlamak istedim. | TED | وأود فقط بتوضيح كيف تبدو الأمور، على الأقل من المنظور العلماني، بقدر استمرار الرحمة والقاعدة الذهبية، بالقول إن الخبر السار هو أن الرحمة والقاعدة الذهبية بنيت في الطبيعة البشرية. |
Öncelikle sölemek isterim ki merhametin çok iyi bir şey. | TED | لذلك أريد أن أقول لكم ذلك في البداية ، اعتقد أنكم تعلمون أن الشفقة عظيمة. |
İnsanın en asil duygusu- olan merhametin burada hiç bulunmadığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أصدق أن أنبل العواطف البشرية الشفقة على الآخرين يمكن أن تموت هنا تماما |
Böylece, senden daha beter bok içinde yüzenlere karşı merhametin olur. | Open Subtitles | وهذا سيجعلك تلتمس الشفقة على الذين يسبحون في أحلام تافهة أكبر من حلمك |
Hayvanlara, çevreye, ihtiyacı olan insanlara merhametin, beni de etkilemiş olmalı. | Open Subtitles | رحمتك للحيوانات و البيئة للمحتاجين لابد بأنني أخذته منك |
Ve şimdi, mutluğunun merhametin yüzünden sona ermesinden korkuyorum. | Open Subtitles | والآن، أخشى أن سعادتك أصبحت تُقلل من رحمتك |
Anne ve babamızı onların ruhları üzerinden merhametin ve sevginden dolayı onlara dua eden, Tanrım. | Open Subtitles | ربنا، يا من امرتنا بالإحسان إلى أبينا وأمنا اوصل من لدنك رحمة على روح ابي وأمي |
merhametin, sığınağın ve kanunun olmadığı bir yer, göçebelerin kıtasıydı. | Open Subtitles | حيث كانت هذه أرضا لا يحكمها قانون، ولا مأوى ولا رحمة صارت قارة من البدو الرُحل |
- merhametin için müteşekkiriz Tanrım. | Open Subtitles | نشكرك يا رب، لرحمتك |
merhametin de aşkın gibi Delilah. | Open Subtitles | الرحمه أيها الملك العظيم |
Bir çoğumuz merhametin bizi tükettiğini düşünürüz, ama size söz veririm ki bu bizi gerçekten canlandıran bir şeydir. | TED | العديد من الاشخاص يظنون ان التعاطف يجر المآسي ولكني اصدقكم القول انه في بعض الاحيان يفتح لنا أبواباً كبيرة |
merhametin, içime ustura gibi işliyor. | Open Subtitles | إنَّ شفقتكِ عليّ، كالأشفار الحادة بداخلي |