Aşılama halk sağlığı alanında en kilit teknolojilerden birisi, muhteşem bir şey, | TED | اللقاح هو واحد من اساليب العلاج الأساسية في الصحة العامة, شئ رائع |
Ne kadar muhteşem bir gün. Birilerinin randevusu iyi geçmiş anlaşılan. | Open Subtitles | ياله من يوم رائع يبدو ان موعد احدهم سار جيدا صحيح؟ |
GE'te (General Electric) çalıştı ve muhteşem bir kariyeri var. | TED | وهو يعمل في شركة جنرال الكتريك، ولديه خبرة عملية رائعة. |
aslında ne kadar muhteşem bir armağan olabileceğini, hayatlarımızı nasıl yaşadığımıza dair nasıl çarpıcı bir içgörü olabileceğini fark ettim. | TED | ثم أدركت أن هذه التجربة هي هبة رائعة يمكن أن تحدث، يا لها من سكتة للبصيرة عن كيفية عيشتنا لحياتنا. |
Hey, beyler! Harika bir haberim var. muhteşem bir haber. | Open Subtitles | مرحباً يا أصدقائى, لدىّ بعذ الأخبار العظيمة بعض الأخبار الرائعة |
Ama A'yı ancak gerçekten muhteşem bir çalışma için veririm. | Open Subtitles | فهمت, لكن المرة الوحيدة التي أعطيها على عمل رائع تقدمة |
muhteşem bir sevgiliydi ve bende ona uygun bir sevgili olmak istiyordum. | Open Subtitles | لقد كان خليل رائع وأردتُ أن أكون خليلة رائعة بنفس القدر. |
O akşam muhteşem bir akşam yemeği yedik ama işlerim yüzünden Don'la yürümezdi. | Open Subtitles | حظينا بعشاء رائع تلك الليلة لكن لم تنجح الأمور مع دون بسبب عملي |
muhteşem bir şey. Gerçek zamanlı olarak yapabiliriz bunu. | TED | وهذا رائع .. ويمكن القيام بذلك طيلة الوقت |
Elimde muhteşem bir parça var. Doğrudan Irak Ulusal Müzesi'nden. | Open Subtitles | لدي قطعة رائعة ، أتت مباشرة من المتحف العراقي الوطني |
Ne muhteşem bir fikir, Bay Churchill, çok muazzam bir şey. | Open Subtitles | يالها من فكرة رائعة سيد تشرشل ياله من شيء راىع جدا |
İçinde 4 kanatlılar faunamın hayranı için muhteşem bir tür var. | Open Subtitles | لكنك ستجدين عندك فراشة رائعة للمعجبة الأولى بحشرات ذات الأربع أجنحة. |
Birkaç dakika sonra, siz şanslı insanlar muhteşem bir yolculuğa adım... | Open Subtitles | خلال دقائق قليلة أنتم أيها المحظوظون ستبدأون الرحلة الرائعة عبر التاريخ |
muhteşem bir efsane. | Open Subtitles | أسطورة جميلة منه |
Önceki sahibi öyle muhteşem bir manzaraya sahipmiş ki ceplerini taşlarla doldurup havuza atlamış. | Open Subtitles | المالك السابق شاهد منظر خلاب قبل أن يملي جيوبه بالصخور ويقفز داخل المسبح |
Ve benim için size burada ilk defa gösterebiliyor olmak muhteşem bir onur. | TED | و انه لشرف عظيم بالنسبة لي ان استطيع ان اقدمه لكم هنا اولا |
Burası insanları esaret altında olan muhteşem bir kalenin kalıntıları. | Open Subtitles | هذه هي اطلال لما كان قلعة عظيمة والتي سُجن اهلها |
Peki ne getiriyorlar? muhteşem bir çeşitlilik getiriyorlar, şirketler için pahalı olan. Ve ne gerçekleştiriyor? | TED | ماذا يقدمون؟ انهم يقدمون التنوع الرائع, مكلف للشركات. وماذا يقدم ذلك؟ |
Hala videoların hepsini ben yapıyorum, ama yazılımı yapan muhteşem bir ekibimiz var. | TED | مازلت أسجل الفيديوهات لكن لدينا فريق مذهل يطوّر البرمجيات |
Bunun şu muhteşem, bir alana ikincisi bedava... sloganından beri bulunmuş, en iyi perakendecilik fikri olduğunu varsayalım. | Open Subtitles | ودعنا نفترض بأن هذه أفضل فكرة مذهلة في السوق منذ : إشتر غرضاً وخذ الآخر مجاناً |
Auradon şövalyeleri için muhteşem bir gün. | Open Subtitles | ويا لهُ من يوم لفريق فرسان أورادون |
Amy çok iyi bir çocuk ve muhteşem bir arkadaştı. | Open Subtitles | (إيمي) أشبه تماماً بطفلة صالحة للغاية، وصديقة مُذهلة. |
Bizimle zaman geçirdikçe, onun ne kadar muhteşem bir kadın olduğunu anlayacaksın. | Open Subtitles | طالما طال الوقت وانت برفقتنا .. لطالما رأيتها انها إمرأه مدهشه |
Bu yıl sana o kadar muhteşem bir hediye aldım ki, ...bahse girerim bugüne kadar aldığım en iyi hediye olduğunu söyleyeceksin. | Open Subtitles | احضرت لك شيئاً مذهلاً جداً هذا العام تذكري كلامي، أنتِ ستقولين هذه أروع هدية اهديتني إياها على الاطلاق |