Buradaki nüfusu 300 kişi kadar yükseltecekler ve senin için sorun değil. | Open Subtitles | إنهم على وشك زيادة عدد السكان بالأسفل بمعدل ثلاثمائة شخص وأنت بخير |
Dış dünyanın değişikliklerinden etkilenmeyen nüfusu en çok olan bölgedir. | Open Subtitles | أكثر منطقة محدودة السكان التي لم تتأثر بحادثة الوداع المفاجئ. |
Gıcırdayan üç ağız, vebanın nüfusu nasıl etkili şekilde bitirdiğini simgeliyor. | Open Subtitles | و ثلاث أفواه رمزية تعني. مدى فعالية الطاعون للتأثير على السكان. |
Bu Çin'in 20 milyonun üzerinde nüfusu olan bir çok şehrinin olacağı bir dönemde ortaya çıkan soruna yönelik çözüm. | TED | وهذا هو الحل لهذه المشكلة حيث ستطبق في الصين في العديد والعديد من المدن التي يتجاوز سكانها 20 مليون نسمة |
Şunu dinleyin, 1950 ve 2000 arasında, dünya nüfusu ikiye katlandı. | TED | إستمعوا لهذا، بين عامي 1950 و 2000، تضاعف عدد سكان العالم. |
İnsan nüfusu çok hızlı bir şekilde artıyor ve katlanarak artıyor. | TED | النسبة السكانية تزداد بسرعة وتتزايد باطراد. |
Ada nüfusu 75 nüfusu oluşturan çoğunluğun yaşı ise 75. | Open Subtitles | يبلغ عدد سكانها نسبة 75 غالبيتهم على الأرجح |
Dünya nüfusu son 40 yılda ikiye katlandı değil mi? | Open Subtitles | تعداد سكان العالم قد تضاعف خلال الأربعين سنة الماضية, صحيح؟ |
Zira bütün hafta TED'de de duyduğumuz üzere dünyamız, insanların artan nüfusu ve ihtiyaçlarıyla birlikte gittikçe daha da küçülüyor. | TED | ولأننا كما سمعنا في تيد طوال الإسبوع بأن العالم يصبح أصغر وأصغر بزيادة أعداد الناس فيه تريد أشياء أكثر وأكثر |
nüfusu komşu çiftlikler arasında dağıtabilir ya da yalnızca hizmetten alabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا توزيع السكان على المزارع المجاورة، أو سحبهم من العمل .. |
Pekâlâ, sayısal uçurumu kapatmaya ve nüfusu bütünüyle dahil etmeye çalışmanın birçok yöntemi var. | TED | هناك العديد من النماذج التي تحاول سد تلك الفجوة الرقمية. والتي تحاول تضمين السكان عمومًا. |
Kendiliğinden Kapative köyünün başkanı ilan edilmiş, ki nüfusu 8 | TED | وهي عمدة قرية كابافاتي، المعلنة ذاتيا السكان ثمانية. |
Aşırı nüfusu laptop ile çözebiliriz. Eğer başarılı olamazsa, bazı diğer uygulamalar mevcut. | TED | يُستخدم الحاسوب المحمول لحل مشكلة إزدياد السكان. واذا فشل أي شئ، هناك بعض الإستخدامات الثانوية. |
Ama bakın nasıl değişti: İleri gittikçe, ne değişmiş, dünya nüfusu çoğaldı ve hörgüçler birleşmeye başladı. | TED | لكن انظروا، كيف تغير هذا: سأذهب إلى الأمام، ما الذي تغير، قد نما عدد السكان في العالم، والحدبات بدأت بالإندماج. |
Eğer bir limanınız yoksa, nüfusu desteklemek için yeterince yardım malzemesi alma yolunuz yoktur. | TED | وإذا لم تمتلكوا ميناء، لن يكون لديكم وسيلة لتحصلوا على ما يكفي من إمدادات الإغاثة لدعم السكان. |
Bu sefer 21 milyonluk nüfusu ile Nijerya’nın kalabalık metropolü Logos’ta görüldü. | TED | و هذه المرة في نيجيريا، في العاصمة المزدحمة لاغوس 21 مليون نسمة |
İlk günün sonunda Oklahoma şehrin nüfusu sıfırdan on bine yükseldi ve planlama dairemiz hala bunu ödüyor. | TED | وفي نهاية اليوم الأول، ارتفع عدد سكان مدينة أوكلاهوما من صفر إلى 10,000، ولا يزال قسم التخطيط لدينا يتحمل عواقب ذلك. |
Nüfusumuz yedi milyardan sekiz milyara ve sonunda dokuz milyon ve daha fazlasına doğru geçtikçe üç milyarlık bir dünya nüfusu için planlanmış olan altyapı stoğuyla geçimimizi sağlıyoruz. | TED | لقد كنا نعيش في مخزون لبنية احتية موجهة لعالم نسبته السكانية ثلاثة ملايير، في حيث نسبتنا السكاتية تجاوزت سبعة إلى ثمانية ملايير و في النهاية تسعة ملايير أو أكثر. |
Şimdi de, milyarlarca nüfusu olan bir ülkeye bitki virüsü gönderme zamanı. | Open Subtitles | حان الوقت الآن، لزرع الفيروس في بلد.. يبلغ عدد سكانها مليارات. |
1400 yılında dünya nüfusu 500 milyondu. | Open Subtitles | في عام 1400 كان تعداد سكان العالم خمسمئة مليون. |
Bu azimli üç kadının da katkıları sayesinde... fil nüfusu yeniden yükselişte. | Open Subtitles | و يرجع الفضل في ذلك جزئيا إلى العمل لأولئك النساء الثلاث المتفانيات، أعداد الفيلة الآن بدأت في الارتفاع من جديد. |
İnsanlar şovun devam etmesi için bir ülke nüfusu kadar insanın çalıştığını unutuyorlar. | Open Subtitles | تنسي الناس أنه يحتاج الي كثافة سكانية تملئ مدينة كاملة ليستمر العرض |
Orban'ın bunu yapmak istemesindeki tek şey Müslüman ve beyaz olmayan nüfusu azaltmak istemesiydi. | TED | يقترح أوربان هذا في الأصل لأنّه يريد الحدّ من عدد السكّان المسلمين وغير البيض. |
- Los Angeles'ın nüfusu ne? | Open Subtitles | -كم شخصاً يسكن في (لوس أنجيلوس)؟ -ثمانية أو تسعة ملايين |
Çevrelerinde ise Afrika'nın insan nüfusu... dünya ortalamasının iki kat hızında artıyor. | Open Subtitles | بينما من حولهم، سكّان إفريقيا البشريّون يتزايدون تقريبًا بنسبة ضِعْف المعدّل العالميّ. |
Fakat bugün nüfusu üç kişi daha artarak, iyimser bir tahminle... yüz yirmi üçe ulaştı. | Open Subtitles | لكن اليوم التعداد السكنى لـ 123 شخصا تم زيادتة لـ 3 أشخاص |
Bu bölgenin nüfusu, %100 insan. | Open Subtitles | نشر التلوث يعتبر بمثابة حرب كل المصابين من البشر و لم تتأثر أي كائنات أخرى |
Ama insan nüfusu arttıkça insanlar ile vahşi yaşam arasındaki çekişme büyüyor. | Open Subtitles | لكن مع ازدياد النموّ السكّاني فالصراعات تتفاقم بين البشر و الحياة البرّية |
Hindistan'daki herkesi aşılayabilirsiniz, fakat bir yıl sonra 21 milyon yeni bebek doğuyor ki bu, Kanada'nın nüfusu kadardır. | TED | يمكنك تطعيم كل شخص في الهند، لكن لاحقاً بعد سنة سيكون هناك 21 مليون طفل جديد، الذي كان عدد سكان كندا. |