Saçımı öyle kestirsem diyorum, ama doktor eski modalardan nefret ediyor. | Open Subtitles | هل ممكن استعير ماكينة الشعر منك؟ لكن الدكتور يكره الموضات القديمة |
Kardeşim bütün dünyadan nefret ediyor, en çok da senden. | Open Subtitles | أخي يكره العالم كله ويكرهك أنت أكثر من أي شئ |
Oğlum, o küçük orospu benden kesinlikle nefret ediyor. | Open Subtitles | يا رجل, هذا الفتاة الصغيرة بالتأكيد تكرهني |
Abimle bu olmaz. Benden nefret ediyor. Hiçbir zaman vazgeçmez. | Open Subtitles | ليس مثل أخي، إنه يكرهني وهو لن يتساهل معي أبداً |
Çünkü hepsi birbirinden nefret ediyor. | Open Subtitles | لأنهم يكرهون جراءة بعضهم البعض أتعلم لماذا؟ لأنهم يكرهون جراءة بعضهم البعض |
Kardeşim bütün dünyadan nefret ediyor, en çok da senden. | Open Subtitles | أخي يكره العالم كله ويكرهك أنت أكثر من أي شئ |
Bunu her kim yapıyorsa, alenen aynalardan nefret ediyor olmalı. | Open Subtitles | أياً كان من فعل هذا ،من الواضح إنه يكره المـرايـا |
Günlüğüne göre kalçalarından nefret ediyor ve kızlara karşı utangaç. | Open Subtitles | وفقاً لمذكراته، انه يكره أشيائه و هو خجول مع النساء، |
Adama ne oldu bilmiyorum ama üniversiteden cidden nefret ediyor. | Open Subtitles | لا أعلم ماذا يحدث لذلك الرجل لكنه حقًا يكره الكُلية |
Bana yaşadığı Kudüs'ten bir Ortadoğu yemeği getirdi; ben de ona koşer çikolata getirdim ve "Tanrı Yahudilerden nefret ediyor" pankartı tuttum. | TED | أحضر لي حلويات شرق أوسطية من القدس حيث يعيش، وأحضرت له شكولاتة كوشير مع لافتةٍ في يدي مكتوب عليها "الرب يكره اليهود." |
Ama trol paradokstan nefret ediyor ve gönüllü bir şekilde bir paradoks yapamaz. | TED | ولكن الوحش يكره المفارقات، وبالتالي فهو لن يساهم في بناء إحداها. |
Söylemiyor ama benden kesinlikle nefret ediyor. | Open Subtitles | هي لم تقول ذلك، ولكني أعرف بأنها تكرهني. |
Efendi benimle sadece bir gece geçirdi ve dördüncü kardeş artık benden çok nefret ediyor. | Open Subtitles | قضى السيد ليلة واحدة فقط معي و الأخت الرابعة تكرهني كثيراً |
Boşver. Akademi benden nefret ediyor. Sebebini bilmiyorum. | Open Subtitles | انسي الأمر ، الأكادمية تكرهني ، لا أعرف السبب |
Bu durum içimde bile birçok çatışma yaratıyor, mesela bir parçam beni seviyor, bir kısmım nefret ediyor. | TED | وهذا يسبّب الكثير من الصراعات الداخلية ، كما تعلمون ، مثل كون جزء مني يحبّني ، وجزء مني يكرهني. |
Sana olanları Rick anlattı. Rick benden nefret ediyor. Bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | "ريك" أخبرك بهذه الأشياء أنه يكرهني ، لطالما كرهني و أنت تعلم هذا |
Benden nefret ediyor, zira savunmasının içine ettim. | Open Subtitles | إنه يكرهني لأني أبلهٌ حقيقي عندما دافعت عنه. |
Erkekler içten içe hoş kızlardan nefret ediyor,muhtemelen lisede kendilerini reddettikleri için. | Open Subtitles | أن الرجال يكرهون الفتيات الجميلات سراً لإنهم يرفضون مواعدتهم فى المدرسة |
Artık senden nefret ediyor. İnsanlar onları terk ettikten sonra iyilik yapmazlar. | Open Subtitles | هي تكرهك الآن، الناس لا يسدون لك الخدمات بعد أن تهجرهم |
Oyuncakçı onu yıllardır siber uzaya hapsettiğimiz için bizden nefret ediyor. | Open Subtitles | صانع الالعاب يكرهنا لاننا سجناة فى عالم الحاسوب كل هذه السنين |
Annenin benden nefret ediyor olmasıyla başa çıkabilirim, ancak senin benden nefret ettiğin düşüncesine katlanamam. | Open Subtitles | يمكنني تقبّل كره أمك لي لكن لا أطيق فكرة أنك تكرهيني |
Evlatlık edindiği bütün çocukları dövüyor ama en çok ondan nefret ediyor. | Open Subtitles | هي تضرب كل الأطفال الذين تتبناهم لكن يبدو أنها تكرهه كرها جما |
Herkes ondan nefret ediyor. Bu benim önümde olmayacak. | Open Subtitles | إنه طفل بالفعل الجميع يكرهه ولن أسمح بحدوث هذا أمامى |
Belki benden nefret ediyor... ama en azından sonunda gerçeği gördü. | Open Subtitles | هو يكرهنى بالتأكيد ولكنه على الأقل نظر لنفسه فى المرآة |
Baş yazı için fikirlerimden nefret ediyor, röportajlar için fikirlerimden nefret ediyor. | Open Subtitles | يكره فكرتي للمقال الإفتتاحي ويكره إقترحاتي للمقابلات |
Ve ortaya çıktığında, sanki benden nefret ediyor gibiydin. | Open Subtitles | وعندما استدرت ونظرت لى بدوت وكأنك تكرهنى |
Amerikan politikalarından ve dininden nefret ediyor ve Amerikan kültüründen, fakat Amerikan dolarına bir itirazı yok. | TED | كان يمقت السياسات الأمريكية والتدين الأمريكي والثقافة الأمريكية، ولكن لم يكن له اعتراضٌ على الدولارات الأمريكية. |
Ama aldırmadı çünkü zaten şapkalardan nefret ediyor. | Open Subtitles | لَكنَّه لَمْ يُردْ ' سبب يَكْرهُ القبعاتَ على أي حال. |
Toprağın altında düşünüp hissedebiliyorsan... benden ve kaderindeki rolümden nefret ediyor olabilirsin... beni buraya getirttiğin için senden nefret ettiğim gibi. | Open Subtitles | إذا كنت وأنت ميت تستطيع أن تفكر أو تشعر بأي شعور فقد تكرهني وتكره أني جزء من قدرك كما أكرهك أحياناً لأنك جلبتني إلى هنا |