Benim kız kardeşiyle çıkmamdan daha da fazla nefret ediyordu. | Open Subtitles | و أنه كره حقيقة أنني أواعد أخته أكثر من ذلك |
Kendinden nefret ediyordu, katıksızca, bağışlanmak için bile zaman yoktu. | Open Subtitles | لقد كرة نفسة جدا كره حياته الى اقصى درجة ولايوجد اى مجال للغفران |
Onun iyiliğini isterim fakat dediğiniz gibi o adamdan nefret ediyordu. | Open Subtitles | أتمني لها الخير، ولكن أجل لقد كرهت ذلك الرجل. |
Doktora gitmekten nefret ediyordu, tamam mı çünkü ona annesine olanları hatırlatıyordu. | Open Subtitles | لقد كرهت الذهاب لطبيب لأنه يذكرها بما حدث لأمها |
Kendi söylediklerine göre İsraillilerden nefret ediyordu ama onları tanıyıp hikâyelerini öğrenerek ve barış için birlikte çalışarak bu nefretin üstesinden geldi. | TED | في حساباته الشخصية بسام كان يكره الإسرائيليين ولكن من خلال تعرف على الإسرائيليين وقصصهم والعمل معاً من أجل السلام تغلب على كراهيته. |
Yarabbim, karı benden nefret ediyordu. | Open Subtitles | تلك المرأة كرهتني |
Savaşçı üzgün değildi. Benden hala nefret ediyordu. | Open Subtitles | ولكن هذا المحارب لم يكن آسفاً فأنه مازال يكرهني |
Yasemin'i çaldığı için ondan nefret ediyordu, bu yüzden Hub'ın başı için bir ödül koydu. | Open Subtitles | لقد كره هب لانه سرق ياسمين لذلك رصد مبلغا لمن يقتل هب |
Sanırım Clifton Frank'ten nefret ediyordu, Çünkü kendi sevimliliğinden çekiniyordu. | Open Subtitles | أعتقد أن كليفتون كره فرانك لأن كليفتون يخشى من عذوبته هو الخاصة |
Sizce, Hank Moody, Bill Lewis'ten ne kadar nefret ediyordu? | Open Subtitles | برأيك, ما مدى مقدار كره هانك مودي لبيل لويس؟ |
Sanırım evden nefret ediyordu ki bu görevi bana yıktı. Zamanda atlamalarımdan birinde birkaç yıl geriye gitmiştim. | Open Subtitles | أعتقد أنه عليه كره هذا البيت بقدر كاف ليأتمني عليه واحدة من انتقالاتي رجعت لبضع سنوات |
Çok uzun zamandır üzgündü yaptığından nefret ediyordu. | Open Subtitles | هو كان حزين جداً لمدّة طويلة، و فقط كره عمله |
Onu seven tüm annelerden nefret ediyordu. | Open Subtitles | لقد كرهت الطريقة التي كانت جميع الأمهات تٌحبه بها |
Kendinden nefret ediyordu, ama yaşamak istiyordu. | Open Subtitles | و قد كرهت نفسها , لكنها أرادت العيش |
Adamdan nefret ediyordu. O zaman çiçekleri kim yolladı? | Open Subtitles | لقد كرهت الرجل فمن الذي أرسل الزهور؟ |
Ama Eugene babasından nefret ediyordu ve ona onun ismiyle seslenilmesine dayanamıyordu. | Open Subtitles | لكن يوجين كان يكره والده و لا يستطيع تحمل بأن ينادوه الناس به. بنفس اسم والده. |
Çok basit. Benden nefret ediyordu. | Open Subtitles | الأمر بسيط لقد كرهتني |
Benden zaten nefret ediyordu, şimdi bunun için bir nedeni daha var. | Open Subtitles | انه يكرهني بالفعل ، والان سوف يحصل علي اكثر من سبب |
Teknolojiden anlamasına rağmen nefret ediyordu. | Open Subtitles | كان يعرف التكنولوجيا لكنه كرهها |
Senden de nefret ediyordu. | Open Subtitles | وكانت تكرهك ايضا قالوا لك انها تعرضت لحادث سير |
Ayrıca dairemizin yarısını kaplayan yatak çarşafı yığınından da nefret ediyordu. | Open Subtitles | كما أنها كانت تكره جبل أغطية الأسرَّة الذي يشغلُ نصف مساحة شقتنا |
Karısını aldığın için senden nefret ediyordu, böylece o da seni aptal yerine koymak istedi. | Open Subtitles | لقد كرهك لأنك أخذت زوجته منه لذا، قرر أن يجعل منك أحمقاً |
Adamımız kurbanı tanıyordu ve ondan nefret ediyordu. | Open Subtitles | أنا متأكد أن القاتل يعرفه تمام ، وأيضـا يكرهه |
Ona yalan söylemişti ve o da ondan nefret ediyordu. | Open Subtitles | لقد كذبت عليه وهو يكرهها من أجل ذلك |
Bildiğim kadarıyla silahlardan, dar alanlardan nefret ediyordu. | Open Subtitles | لقد قامت "سامنتا" بشراءه من رجل عجوز وأنا أعرف انها كانت تكره الأسلحة وتكره الأماكن الضيّقة أيضا |
Heydrich, Prag'ın iyi insanlarının ona bahşettiği lakaptan nefret ediyordu. | Open Subtitles | (هايدري)، من الواضح أنّه يكره ذلك الاسم الذي منحني إيّاه سكّان (براغ) الطيّبون |
Bana sezdirmemeye çalışsa bile o benden nefret ediyordu. | Open Subtitles | لقد كرهني حتى وان تظاهر بأنه ليس كذلك أمامي |