Size burada iyi niyetle eşlik eden soylularımızın öldürülmelerini kınıyor. | Open Subtitles | إنه يشجب قتل نُبلائنا، الذين رافقوكِ إلى هنا بحُسن نية. |
Henüz bir duygusal gelişme olmadan, ...iyi niyetle teklifini yapmışsın. | Open Subtitles | قدمت أقتراحك بحسن نية قبل الأقدام على أيجاد أي علاقة عاطفية |
İş arkadaşım Tom Eisner tarafından keşfedilen evrimsel hata, bu ateş böceklerini parlak ışıklarını hain bir niyetle geceye taşımaya itmiştir. | TED | هذا الاختلال الثوري، الذي اكتشفه زميلي توم إيزنر، دفع تلك اليراعات إلى إطلاق أضواؤها البراقة في الليل بنية غادرة. |
Sayın avukat, iyi niyetle, velayet anlaşmasında kayda değer bir değişiklik istediğinizden haberimiz olmalıydı. | Open Subtitles | , بنية خالصة أيتها المحامية كان يجب اعلامنا أنكم تبحثون عن رغبة في تغيير اتفاقات الحضانة تلك |
Buraya iyi niyetle gelmiş olabilirsiniz ama sadakatinizin yeri belli. | Open Subtitles | ربما حظرتي هنا بنوايا طيبة لكن ولائك يبدو واضحاً جداً |
Böylece iki taraf da bu müzakerenin iyi niyetle yürütüldüğünü görmüş olur. | Open Subtitles | وكلا الطرفين سيكون واثقًا بحسن نيّة هذه المفاوضات. |
Oysa algoritmalar hatalı kurulabilir ve kötü niyetle oluşturulmasalar da yıkıcı sonuçları olabilir. | TED | ولكن يمكنُ للخوارزميات أن تفشل وتسبّبَ آثارًا مدمّرة بشدّة حتى رغم النوايا حسنة. |
Bütün ödüllendirme düzenekleri kötü niyetle bozulabilir. | TED | فأي نظام حوافز يمكن أن تدمره النية الفاسدة. |
Ama her şeye başta iyi niyetle baktığımı bilmen gerekiyor. | Open Subtitles | لكن يجب أن تعلمي أنّ تصرّفي مبني على نوايا طيّبة |
Eğer iyi bir niyetle yaptığını düşünüyorsan tekrar düşün. | Open Subtitles | إن كنتَ تظن بأنّ نواياك حسنة فأعد التفكير |
Bu tutsak değişiminin, iyi niyetle yapılmak istendiğini anlamanı istiyor. | Open Subtitles | يريده ان تعرفي ان عرض تبادل الأسرى هذا عرض على حسن نية |
Adam büyük bir iyi niyetle konuşmak için Chicago'dan geldi. | Open Subtitles | "رجل يستقل القطار من "شيكاغو ويجلس إلى طاولتك بحسن نية |
Başka bir niyetle gelmiştim ama bu kötü yöntemlerin sonsuza dek bitecek. | Open Subtitles | لم آتي بأي نية آخرى سأنهيّ طبيعتك السيئة إلى الأبد |
Buraya iyi niyetle geldiğinizden emin olalım. | Open Subtitles | انا اود ان اتأكد انك اتيت الينا بنية طيبة |
Sizlerden biri ve ben de aynı şeyleri yapmış olabilirdik ama hükümet onun bunları kötü niyetle yaptığından ısrarcı büyük ölçüdeki dayanakları ise John Lloyd ve Louis Weichmann'ın verdikleri ifadeler. | Open Subtitles | أي واحد منكم أو أنا ربما فعلنا نفس الشئ، لكن الحكومة تصر أنها فعلتهم بنية شريرة، معتمدة بشكل كبير على شهادة رجلين، |
Konu o olunca, iyi niyetle de olsa kötü şeyler yapma gibi bir huyum var. | Open Subtitles | لدي سوابق في القيام بأمور خاطئة بنية صافية عندما يتعلق الامر بها |
Söylediğim gibi sana iyi niyetle gelmiştik. | Open Subtitles | كما كنتُ أقول .. لقد أتينا إليك بنوايا حسنة وأنت قلتَ أنك غير متاح |
Bunu iyi niyetle yaptıklarını biliyorum ama bu kadarı da fazla. | Open Subtitles | أعلم انهم فعلوا هذا بنوايا طيبة، لكن هذا كثير حقاً |
Ayrıca, iyi niyetle de olsa, fark etmemiş de olsam,.. | Open Subtitles | على الرغم من أنّها كانت بحسن نيّة |
Onu iyi niyetle dolandırdık. | Open Subtitles | سرقناه بحسن نيّة. |
Bu kabul edilmeli ve en iyi niyetle bile olsa bir yana atılmamalı | TED | هذا الشيء يجب أن يُعترف به ولا يُهمّش، حتى مع النوايا الجيدة. |
Bak, bizim iyi niyetle istediğimizi yaptılar. | Open Subtitles | أنظر هم فعلو ما طلبناه ليثبتوا حسن النية |
İyi niyetle hareket etmiş olduğumu, kendimi böyle suçlamamamı söylemelisin. | Open Subtitles | من المفروض أن تقول لقد فعلتي ذلك على أساس نوايا طيبة لايجب أن تزيدها علي |
Ve yine inanıyorum ki, iyi niyetle işsiz güçsüz biri olan oğluna yeni bir hayat verebilmek için her şeyi | Open Subtitles | وأؤمن انه كانت نواياك حسنة بأنك فعلت كل ما فى وسعك تجاه ابنك الذى كان منفلتا |
Tanıdığım adam ölümüne savaşırdı ama kötü niyetle değil. | Open Subtitles | الرجل الذي أعرفه قد يصارع حتى الموت ولكنّه لا يلجأ إلى الحيل أبداً .. |