Güney kanadında kayıt dışı bir numune bulduk. İşte resmi. | Open Subtitles | لقد وجدنا عينة غير معلومة في الجزء الجنوبي وهذهِ صورتهُ |
Yapmak zorunda değilsin. Sen bana sadece biraz numune ver. | Open Subtitles | ليس عليك أن تفعل أى شىء فقط أحضر لى عينة |
İşte burada bizi o mercanı vakum sistemiyle alırken görüyorsunuz ve bir numune kabına koyuyoruz. | TED | و هنا تروننا نجمع المرجانات بواسطة نظام للشفط، و نضعها في حاوية لحفظ العينات. |
Bir delik açıp, numune alıp, laboratuara gönderip içeriğine bakıyorlar. | Open Subtitles | للألغام .. أو لاحداث فتحات هائلة أو أنها عينات أخرى |
Eğer su deposundaki numune bilincini geri kazanırsa ona nasıl hitap etmeliyim? | Open Subtitles | إذا كانت العينة الموجودة بالخزان يستعيد وعيه بماذا ينبغى عليّ أن أصفه |
Yani şimdi sen numune gitmiş diyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | لذا الآن أنت تَقُولُين عيّنة الماءَ هَلْ ذهبت؟ |
Ama bir numune daha almak istiyorum... kendim için. Tadı birazcık anemik gibi. - Hemen onu laboratuvara indir, ahbap. | Open Subtitles | لكن ارغب باختبار عينه اخر لأجلي فقط اتعلمين؟ |
Her bir beyinden binin üzerinde numune alıyoruz. | TED | إننا نأخذ مايفوق الألف عينة من كل دماغ. |
Her bir numune bize 50.000 veri göstergesi sağlıyor ve tekrarlanan ölçümlerle, bin numune. | TED | وكل عينة تعطينا مايقارب الـ 50,000 نقطة معلوماتية ومع العمليات المتكررة ، لكل ألف عينة. |
Başka bir deyişle, bir hastadan numune almak ve onu mikroskoba göndermek yerine mikroskobu hastaya getirebilirsiniz. | TED | ما يعنيه ذلك الآن هو أنه بدلاً من أخذ عينة من المريض وإرسالها إلى المجهر، تستطيع إحضار المجهر إلى المريض. |
Doktorlar kanserden şüphelendiklerinde bunu mikroskopla incelemesi için patoloğa göndermek üzere numune alırlar. | TED | عندما يشتبه طبيب في وجود سرطان، يأخذ عينة ويرسلها إلى أخصائي علم الأمراض، والذي يراها من خلال مجهر. |
Satış elemanıyım. Şirketimin ürünlerinden bir numune var yanımda. | Open Subtitles | ، أنا مندوب مبيعات . لدي عينة من منتجات شركتي |
- Eddie henüz işteyken, beleşe numune almaya alışmıştı. | Open Subtitles | أنظر، عندما كان إدي في الخدمة، تَعوّدَ على يالحصول علي العينات المجانية، |
Bir saniye, aşağıda koridorda dolanıyordum ve "Flash"la yarış yapsanız geçebilir misiniz diye hayal ediyordum bir uyandım ki numune odasının zemininde yatıyorum. | Open Subtitles | متسائلة اذا كنت قد تسبقين البرق في سباق ثم بعدها استيقضت على ارضية غرفة العينات |
Çiftçi pazarında küçük bir sebze ve meyve standı işletiyor ve ücretsiz numune dağıtan sağlıklı yiyecek kooperatifinde yarı zamanlı olarak çalışıyor. | Open Subtitles | انها تدير كشكا صغيرا للخضروات و العصائر في سوق المزارعين و تعمل بشكل جزئي في منح عينات مجانية في شركة الأغذية الصحية |
Onların yardımını alacağız -- ki bunu yaptık -- hayvanlardan numune almak için. | TED | ونقوم بحشدهم في الواقع - كما فعلنا هنا - لنجمع عينات من الحيوانات. |
Böylece numune hazırlama ve test aynı nesneyle yapılabilecek. | TED | حيث يمكن تجهيز العينة واستخدام الكيمياء بنفس الغرض. |
Paris'e gittiğinizde patronuma söylememeye söz verirseniz size maliyet fiyatına bir numune veririm. | Open Subtitles | اذا وعدتني أنك لن تخبري رئيسي في المرة القادمة التي تكونين فيها في باريس سأسمح لك بالحصول على العينة بسعر التكلفة |
Geçidin battığı gezegenden alınan numune. | Open Subtitles | هو عيّنة مِنْ الكوكبِ حيث أنَّ ستارجيت مغمور تحت الماء. |
Yakaladığımız bir satıcının üzerinden az bir numune çıktı. | Open Subtitles | حصلنا على عينه صغيرة جداً من تاجر الذي القينا القبض عليه |
Karbondan numune almak için kullanabileceğim bir şeyiniz var mı? | Open Subtitles | ألديك أيّ شيءٍ بإمكاني استخدامه لأخذ عيّنات من الكربون؟ |
Korneadan numune alıp laboratuara gönderdim. | Open Subtitles | أخذت مسحة من القرنية وإرساله إلى تتبع للتأكيد. |
Hasta çocuktan numune aldın mı? | Open Subtitles | هل لديكِ العيّنات من الفتى المصاب بالعدوى ؟ |
Salgın Kontrol ekipleri numune aldı ve inceliyor. | Open Subtitles | لقد حصلت وحدة مكافحة الأمراض على عينةً ويقومون بتحليلها الاَن |
Ortaklarınıza söyleyin, bu kalan son numune. | Open Subtitles | أنت يجب أن تترك شركائك يعرفون بأنّ هذه العيّنة الباقية الأخيرة. |
numune çok küçük,kesin bir şey söyleyemem | Open Subtitles | العيِّنة صغيرة جداً, لا أستطيع أن أعرف |
400 yıllık donmuş iki numune. Biri çok iyi saklanmış... | Open Subtitles | عينتان مجمدتان منذ 400 عام واحدة محفوظة جيدا... |
İki adet numune yakalayıp araştırma laboratuvarına götürdük. | Open Subtitles | لقد أحضرنا عينتين وأخذناهم إلى المختبر |