İki uçağın da vurmasını görmedim. Penceremden ilk baktığımda, ilk kulenin yandığını gördüm, ve bir kaza olmuş olabileceğini düşündüm. | TED | لم أرى أي من الطائرات تصطدم. عندما نظرت من نافذة بيتي، رأيت أول الأبراج يحترق، وقد فكرت بأنه ربما يكون حادثاً. |
Fakat hemen hiç kimse bunların daha yakın ilişkili olabileceğini düşünmedi. | TED | لكن لم يعتبرها احدٌ من قبل انها ربما تكون اكثر قرابة |
Yönetimdeki değişiklik hakkında bazılarınızın kafasında soru işaretleri olabileceğini anlıyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّ بعضكم ربّما يحمل أسئلة بشأن تغيير القيادة الأخير |
Ve daha da iyisi, çok büyük bir alan içerisinde, üç haftalığına herkesin bu ilacı alması durumunda neler olabileceğini hayal edin. | TED | و أفضل من ذلك، تخيلوا ماذا سيحدث إذا فى مساحة واسعة، كل شخص سيتناول هذه العقاقير، هذا العقار، لمدة ثلاثة أسابيع فقط. |
Olanlarla başa çıkabilmek için bu hikâyeyi yaratmış olabileceğini hiç düşündün mü? | Open Subtitles | والآن هل فكرت يوماً من أنك لربما اختلقت هذه القصة لتقوم بنشرها؟ |
aslında ne kadar muhteşem bir armağan olabileceğini, hayatlarımızı nasıl yaşadığımıza dair nasıl çarpıcı bir içgörü olabileceğini fark ettim. | TED | ثم أدركت أن هذه التجربة هي هبة رائعة يمكن أن تحدث، يا لها من سكتة للبصيرة عن كيفية عيشتنا لحياتنا. |
Ama çaresizliğimi yüz yüze görürsen yardım etmeye daha hevesli olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ولكني ظننت انك قد تكونين اكثر استعداداً للمساعده إن رأيتي يأسي شخصياً |
1980'lerin çizgi filmiyle ilgili bir karakterdi. Bu kadar hassas olabileceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | كان شخصيّة كرتونيّة من الثمانينات لم أكن أعتقد أنّكِ ستكونين حسّاسة للغاية |
Bu haberin nasıl oluştuğuyla ilgili bir fikrin olabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | اعتقدت بأنك ربما يكون لديك فكرة بسيطةعنكيفيةصدورهذهالمقالة. |
Bu adamın aradığımız şu Cani olabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد بأن هذا الرجل . ربما يكون السفاح |
Ne olduğunu muhtemelen bir yerde okumuşsundur ve gerçek olabileceğini asla düşünmemişsindir. | Open Subtitles | ربما تكون قد قرأت عن حالتها ولم تعتقد قط أن الأمر حقيقه |
Kocam beni terk etmek istiyor ve şimdi de hayatımın tehlikede olabileceğini öğrendim. | Open Subtitles | وزوجى يريد أن يتركنى و الأن أكتشف أن حياتى ربما تكون فى خطر؟ |
Bunun ne olduğunu veya nereden bulduğumu bilmiyordum hiç ama önemli olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لم أعلم أبداً ما كان هذا، أو من أين حتى حصلتُ عليها، لكن اعتقدتُ ربّما هي مهمة.. |
Delirdin mi sen? Oraya gidersem ne olabileceğini biliyor musun? | Open Subtitles | أنت تعلم ما الذى سيحدث لى إن ذهبت لهناك الان |
Polise göre, politik nedenlerle öldürülmüş olabileceğini söylemişsiniz. | Open Subtitles | طبقا للشرطة، أحسست قتله لربما كان قانون الإرهاب السياسي. |
Her bir flash bir düzeltme. Birileri bir yerden bakmış ve açık sokak haritasının daha iyi olabileceğini farketmiş. | TED | كل ومضة هي تحرير. شخص ما في مكان ما ينظر على خارطة الشارع المفتوحة، وأدرك إنها يمكن أن تتحسن. |
Biliyorum ama hâlâ ayakta olabileceğini düşündüm ve görüyorum ki, öylesin. | Open Subtitles | أعلم، ولكنني قدّرت أنكِ قد تكونين مستيقظة وها أنتِ ذي |
Burada olabileceğini bilmiyordum. Kim olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لم أعلم أنكى ستكونين هنا أنا أعلم من تكونين |
Hayır ama ona abim demesinin bir nedeni olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | كلا، أظن أنه قد يكون هناك سبب في تسميته أخيه |
Bunun sürekli elektrik veya odada bir tıbbi çalışana ihtiyaç duymadan bile olabileceğini hayal ediyorum. | TED | أتخيل إمكانية حدوث ذلك دون الحاجة إلى مصدر كهربائي دائم، أو وجود متخصص طبي في الغرفة. |
O adamı senin öldürmüş olabileceğini düşündüm. Derisi yüzüleni. | Open Subtitles | فكرت بأنه ربما تكونين أنتِ , بسبب مسألة السلخ |
O halde siz yaradılış kitabındaki ilk günün uzunluğunun belirsiz olabileceğini söylüyorsunuz. | Open Subtitles | محتمل إذن ، يمكنك أن تفسر أنه فى اليوم الأول كما هو مدون فى سفر التكوين |
Onu öldürürsek... bu evrenin de onunla birlikte yok olabileceğini söyleyenler var. | Open Subtitles | لو قتلناه000 فهناك احتمال حسب قول البعض,. ان هذا الكون سيذهب معه |
Mevcut durumun ne olduğu ile ne olabileceğini karşılaştırdığı zaman. | TED | ذلك حين قارن بين الوضع الحالي وبين المفترض أن يكون. |
Senin de öyle biri olabileceğini umdum. | Open Subtitles | وأنا كُنْتُ أَتمنّى بأنّك قَدْ تَكُونُ ذلك النوعِ مِنْ الشخصِ أيضاً. |