Evet, muazzam karışıklığın içinde açık seçik olan bir şey var: | Open Subtitles | أجل, ففي ظل هذا الإرتباك الهائل لا يتضح إلا شيء واحد |
Ama kesin olan bir şey var. Denize açılmayı seviyorum. | TED | كما تعلمون، هناك شيء واحد واضح وهو محبتي للإبحار دون شك. |
Biraz daha derin olan bir şey var, bakış açısını değiştirme yetisi ile alakalı bir şey. | TED | هناك شيء واحد أعمق بقليل، والذي يتعلق بالقدرة على تغيير منظوركم. |
Benim önemsediğim tek bir şey var, ihtiyacım olan bir şey var ve zaman tükeniyor. | Open Subtitles | هناك شىء واحد أهتم له شىء واحد أريده والوقت ينفذ |
Onu okuyamıyorum. Bu cinde...farklı olan bir şey var. | Open Subtitles | لا أستطيع قراءته ثمّة شيء مختلف بهذا المارد |
Farklı olan bir şey var. | Open Subtitles | شيئٌ ما مختلف |
Ama korkudan daha güçlü olan bir şey var: | Open Subtitles | لكن هناك شيء واحد ذلك أقوى مِنْ الخوفِ. الإيمان. |
Kesin olan bir şey var, yüzüğü yanlış adamdan aldınız. | Open Subtitles | هناك شيء واحد مؤكد،وهو انكَ أخذتَ الخاتم من الشخص الخطأ... |
Kesin olan bir şey var ki, arka bahçemizde nükleer füzelere izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | شيء واحد مؤكد، أنني لن اسمح بوجود صواريخ نووية في حديقتنا الخلفية |
Kesin olan bir şey var ki oda insanların Kara Cuma'yı çok ciddiye aldıkları. | Open Subtitles | شيء واحد أكيد، يأخذ الناس يوم الجمعة الأسود على محمل الجد. |
Kesin olan bir şey var. | Open Subtitles | شيء واحد واضح مسرحي الجريمتين يبدوان فوضويان |
Dindar Bayan Clay'in içine her ne girdiyse, kesin olan bir şey var ki, kocasının her şeyden haberi olmasını istemiş. | Open Subtitles | مهما الذى قد حدث في تقوى السيدة كلاي، هناك شيء واحد مؤكد، هى أرادت خيانه زوجها وأن يعرف كل شيء عن ذلك. |
Ama kesin olan bir şey var siz ikiniz arkadanızda ekmek kırıntılarından güzel bir iz bıraktınız. | Open Subtitles | شيء واحد حقًا لقد تركتم أثر من فتات الخبز خلفكما |
Kesin olan bir şey var ki denklemin yarısını çözmüş durumdayız. | Open Subtitles | شىء واحد مؤكد، الان معنا الدليل |
Kesin olan bir şey var, dostum. Gitti! | Open Subtitles | شىء واحد مؤكد يا رجل, انه مات! |
Kesin olan bir şey var, dostum. Gitti! | Open Subtitles | شىء واحد مؤكد يا رجل, انه مات! |
Ama kesin olan bir şey var. Bize yardım lazım. | Open Subtitles | لكن ثمّة شيء أكيد، نحتاج إلى عون. |
Yanlış olan bir şey var. | Open Subtitles | ثمّة شيء غير منطقي، |
Bizimle birlikte olan bir şey var. | Open Subtitles | ثمّة شيء هنا معنا. |
Bakmadığında var olan bir şey var, fakat bun uzayzaman ve fiziksel nesneler değil. | TED | هناك شيء موجود عندما لا تنظر لكنه ليس الفضاء والوقت والأشياء الطبيعية |
Farklı olan bir şey var. | Open Subtitles | شيئٌ ما مختلف |