ويكيبيديا

    "olduğu bir" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • حيث
        
    • فيه
        
    • فيها
        
    • بالأرائك
        
    • يعتبر
        
    • هو القانون
        
    • عالمٍ
        
    • بيئة
        
    Sonuç olarak deneyimlerin baskın ekonomik arz olduğu bir deneyim ekonomisine doğru ilerliyoruz. TED إذاً فنحن نتحول إلى إقتصاد التجربة، حيث تصبح الخبرات هي الطرح الإقتصادي السائد.
    Etrafta bir sürü erkeğin olduğu bir yerde yaşamak hoş olmaz mıydı? Open Subtitles لا يكون لطيفا للعيش حيث أن هناك الكثير من الرجال الآخرين حول؟
    Orada herkesin bir Wolodkowicz olduğu bir köy var, Peder. Open Subtitles هناك قرية يا أبتاه.. حيث الجميع فيها من آل فولدكوفيتش
    Daha ziyade, bir çeşit politik aksiyondu seçildiğim sırada kullanılabilir şehir bütçesinin sıfır virgül birşeyler olduğu bir çevrede bir aksiyon. TED بل كانت شكلا من أشكال العمل السياسي في وقت كانت فيه الميزانية المتاحة للمدينه بعد انتخابي ، اكثر بقليل من الصفر
    Burası herkesin bir şeyler yapmak zorunda olduğu bir dünya. Open Subtitles هذا عالمٌ يجب أن يقوم فيه كلّ شخصٍ بعملٍ ما
    Şu anki manasıyla; arabaların, protez bir aletten ziyade, isteğe bağlı bir özgürlük aracı olduğu bir şehir denilebilir. TED حسنًا، للحصول على تعريف أفضل، فهي مدينة تكون فيها السيارة أداة اختيارية للحرية، بدلًا من جهاز صناعي لابد منه.
    Hiçbir Papa, gazetelerin grevde olduğu bir şehri ziyaret etmez. Open Subtitles البابا أبداً لا يزور مدينة حيث الصُحُفَ في حالة إضراب
    Sizi böyle bir teknolojinin var olduğu bir evreye götürmemi sağlayın. Open Subtitles اسمحوا لى بأن آخذكم إلى هناك . حيث توجد هذه التكنولوجيا
    Nükleer savaşın gerçek bir tehdit olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Open Subtitles نحن نعيش في عالم حيث الحرب النووية تشكل تهديدا حقيقيا.
    Tarikattan zehirlenenlerin ne şekilde öldürüleceğine dair içinde talimatların olduğu bir kitap çaldım. Open Subtitles لقد سرقت كتاب من دار عبادة حيث ان لديهم تعليمات بالقتل بسم الطبيعية.
    Bu mahkemenin dini sebeplerle mezardan çıkarmaya engel olduğu bir dava. Open Subtitles هنا قضية حيث المحكمة حكمت ضد إخراج الجثة على أُسُس دينية
    İyi diyorsun da Karanlık Olan, ama büyünün olmadığı, her şeyin bu kadar zor olduğu bir dünyada bunu nasıl yapacaksın? Open Subtitles إنّك تمضي في خطّة كبيرة أيّها القاتم لكنْ أتستطيع تنفيذها في عالَم بلا سحر؟ حيث أنّ مجرّد السير يبدو مستعصياً عليك
    Benim anladığım kadarıyla... eğer kapıyı açarsanız, hatta aralasanız dahi, yalanın serbest olduğu bir dünyayı kabul etmiş olursunuz. Open Subtitles يمكنني أن أرى المنطق هنا أنك لو فتحت الباب، حتى ولو قليلاً فأنت تقبل بعالم حيث الكذب مسموح به
    Son zamanlarda ne yapıyor bilmiyorum, ama... Dünya'ya hakim olduğu bir zaman var. Open Subtitles لا أعرف ماذا كان يفعل مؤخرا لكن كان هناك وقّت حكم فيه الأرض
    Onu okulundan bir anda çekip hiç tanımadığı insanların olduğu bir yere zorla götürmenin daha iyi mi olduğunu düşünüyorsun? Open Subtitles ماذا إذاً، تظن أنه من الأحسن أن نخلعه من مدرسته ونجبره على الانتقال إلى مكان لا يعرف فيه أي أحد؟
    Ona boyun eğmeleri için inançlıların ve bilgelerin olduğu bir dünyadan ışık saçtı. Open Subtitles انه يشع من العالم الذي دعا كل من فيه بالإيمان والحكمة للإستسلام اليه
    Bunun normal olduğu bir moda girmen lazım. Onu nasıl yapacağız peki? Open Subtitles لديك للوصول الى المكان الذي يوجد فيه وهذا هو الوضع الطبيعي الجديد.
    Biz, annelerimizin, büyükannelerimizin yaşadığı kadınlar için meslek seçimlerinin oldukça sınırlı olduğu bir dünyada yaşamıyoruz. TED لاننا لم نعش في العالم الذي عاشت فيه امهاتنا و جداتنا، حيث كانت الخيارات المهنية بالنسبة للمرأة محدودة.
    Koltukların olduğu bir ev. Open Subtitles المنتجعات مجّهزة بالأرائك.
    Sizlere şunu sorarak bitirmek istiyorum; silindirin konu olduğu bir sonraki hikaye ne olacak? TED وأريد أن أختم بسؤالكم عما ستكون عليه القصة الموالية حيث يعتبر هذا الشيء.
    Son darbeyi indirmeden hemen önce zamanda bir geçit açtım ve onu kötülüğümün hakim olduğu bir geleceğe yolladım. Open Subtitles وقبل الضربة الأخيرة فتحت فجوة في الزمن و قذفته إلي المستقبل حيث يكون شري هو القانون
    Aslında, bu genel olarak bilim kurgu olarak görülürdü ama artık dünya, bunu yapmanın mümkün olduğu bir yer haline geldi. TED حسناً ، في العادة كان هذا يعتبر من الخيال العلمي ، ولكننا الآن أصبحنا في عالمٍ حيث يكون ذلك ممكناً.
    Yani örneğin; ben anlamsız, sözsüz seslerin olduğu bir çevrede bir hayvan büyütebilirim. Benim oluşturduğum bir ses repertuvarı. Sadece maruz bırakmak suretiyle yaptığım, hayvan ve genç beyni için yapay olarak önemli. TED هكذا على سبيل المثال يمكنني تربية حيوان في بيئة يوجد فيها صوت مبهم لا معنى له. مجموعة من الأصوات أقوم ببثّها. فقط عن طريق عرضها، وهو أمر اصطناعيّ مهمّ للحيوان و لدماغه الصّغير.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد