Ve 17. doğumgünümde sahte göz muayenemden sonra doktor doğum günüm olduğunu fark etti. | TED | و في عيد ميلادي السابع عشر، بعد إختباري الزائف للعيون ، مختص العيون لاحظ أن اليوم يوافق عيد ميلادي. |
Başlangıçta insanlar Yer'in aşağıda göğün ise yukarıda olduğunu fark etti ve hem Güneş hem Ay, Dünya'nın etrafında dönüyor gibiydi. | TED | أولاً، لاحظ البشر أن الأرض في الأسفل، والسماء في الأعلى، وأن كلا الشمس والقمر يقوم بالدوران حولهما. |
Nitekim A.B. onun kırmızı alanda olduğunu fark etti, hastaneye yatması gerekiyordu. | TED | لاحظ إي بي أن برينس في المنطقة الحمراء، مما يعني أن عليه الذهاب للمستشفى. |
Blake'le olan görüşme notlarının iki sayfasının eksik olduğunu fark etti. | Open Subtitles | لقد لاحظ فقدان صفحتين من مقابلتك مع بلايك. |
Yol boyunca ilerlerken bir noktada canının istediğinin bu olduğunu fark etti. | Open Subtitles | وفي مكان ما على طول الطريق اكتشف أن له مهارة في ذلك |
Dostumuz Michael Burry, bu mortgage bonolarının %65 oranında AAA notuna sahip mortgage'lar yerine pislikler ile dolu olduğunu fark etti. | Open Subtitles | صديقنا مايكل بوري اكتشف أن سندات الرهنية تلك والتي كان مفترض بها أن تكون 65 % تريبل ايه |
Son saygılarını sunmak için muayene odasına girdiğinde, cesedin, beyin aktivitesi durmasına rağmen solunum cihazına bağlı olduğunu fark etti. | Open Subtitles | عندما حضر لغرفة الفحص ليُلقي وداعه الأخير لاحظ أن الجثة مازالت على جهاز التنفس الصناعي |
Ancak araştırmacılar gitmeden hemen önce biri, araştırma asistanlarımızdan birinin kol saatinde tuhaf bir şey olduğunu fark etti. | Open Subtitles | لكن حينها قبل أن يغادر الباحثون بقليل أحدهم لاحظ وجود شيئ ما على ساعة اليد لأحد المساعدين لدينا |
O an kendisi dışında bir dünya olduğunu fark etti. | Open Subtitles | وبنفس الوقت لاحظ وجود عالم خارج حدود نفسه |
Bilim adamları daha bu işi araştırmaya başlamadan önce, ebeveynler doğum sırasına göre bazı davranış kalıpları olduğunu fark etti ciddi, gayretli ilk çocuk; kafası karışmış orta çocuk ve çılgın son çocuk. | TED | قبل أن يبدأ العلماء بالانتباه للأمر، لاحظ الأباء أن هناك قوالب مزاجية معينة تخص ترتيب الولادة: الابن الجاد المكافح الأول، والأبن الوسط الذي ثم الابن الجامح الأخير. |
Fakat aynı zamanda Kanner, bazı genç hastalarının müzik, matematik ve hafıza gibi bazı belli başlı alanlarda yoğunlaşan özel yeteneklerinin olduğunu fark etti. | TED | وفي نفس الوقت، من ناحية ثانية، لاحظ كانر أن بعض مرضاه الشباب يملك قدرات خاصة متجمعةَ في مناطق معينة من الدماغ، قدرات مثل الموسيقى والرياضيات وقوة الذاكرة. |
Tesla, aparatının, kendini tekrarlayan bir sinyal almakta olduğunu fark etti. | Open Subtitles | لاحظ تيسلا اشاره غريبه يستقبلها جهازه |
Ve Tobias konuşma tarzında bir farklılık olduğunu fark etti. | Open Subtitles | و لاحظ شيئاً مميزاً في طريقه تحدثه |
Hodgins evin etrafında bir patika olduğunu fark etti. | Open Subtitles | نعم ؟ " أوه ، " هودغينز لاحظ أنه هناك طريق |
Ve, "O halının ortasında koca bir leke olduğunu fark etti." | TED | و قد "لاحظ بقعه كبيرة في وسط البساط". |
Saheba'nın ne yapmıs, olduğunu fark etti. | Open Subtitles | لاحظ ما فعلتة ساهيبا بالفعل. |
Ajan Gibbs ucuza mülk satılan bölgelerin aynı zamanda süper kahramanların öldürüldüğü bölgeler olduğunu fark etti. | Open Subtitles | العميل (غيبز) لاحظ أن المناطق التي تحدث فيها عمليات البيع الزهيد هي المناطق نفسها التي يُقتل بها الأبطال الخارقون. |
Bazılarımız, son zamanlardaki davranışlarının uygunsuz olduğunu fark etti. | Open Subtitles | الأمر يتعلق ب(جيسون). بعضنا قد لاحظ... أن تصرفاتك معه مؤخراً... |
Bir tane rulo bile eksik değildi, ayrıca Lawrence kayıp 500 doların sayım hatası olduğunu fark etti. | Open Subtitles | ،ولا لفّة واحدة ناقصة ..(و (لورنس $اكتشف أن الـ 500 كان خطأ في الإحصاء |