| Yani burada olmamın sebebi alkolse, sana haberlerim var. | Open Subtitles | لو كان الكحول هو سبب وجودي هنا فلدي أخبار جديدة لك |
| Şey, burada olmamın sebebi, yaptıklarınızla başkan yardımcısına söyledikleriniz arasında bir karışıklık olması. | Open Subtitles | حسناً، سبب وجودي هنا هو أنه هناك اختلاف بين ما تعرفان و ما أخبرتما به نائبة الرئيس |
| Şey, burada olmamın sebebi, yaptıklarınızla başkan yardımcısına söyledikleriniz arasında bir karışıklık olması. | Open Subtitles | حسناً، سبب وجودي هنا هو أنه هناك اختلاف بين ما تعرفان و ما أخبرتما به نائبة الرئيس |
| Bu durumda olmamın sebebi sensin! | Open Subtitles | أما طرفتي المفضّلة فهي أنّك سبب كوني بهذه الحال من الأصل. |
| Ama burada olmamın sebebi duş perdesi giyerek sensin. | Open Subtitles | الكثير لأتعلمه لكن السبب لوجودي هنا الآن في ستارة الحمام |
| Burada olmamın sebebi... Benim verdiğim ifadede hatalar var. | Open Subtitles | الأن، أن سبب تواجدي هنا .هو أن شّهادتي غير دقيقة |
| - Ama burda olmamın sebebi bu değil... | Open Subtitles | ليس هذا سبب وجودي هنا هذا الرجل مريض فعلا |
| Aslında şu an ölüyor olmamın sebebi de aşk. | Open Subtitles | بالواقع الحب هو سبب وجودي هنا مستلق و أنا أموت |
| Burada yalnız olmamın sebebi iş arkadaşlarımın düzgün adamlar olmaları. | Open Subtitles | سبب وجودي هنا بمفردي لأنّ زملائي بالعمل متشددين للغاية نوعاً ما |
| Burada olmamın sebebi sensin. | Open Subtitles | أنت سبب وجودي هنا أي أحد يستطيع أن يحمل الكاميرا |
| Sanırım burada olmamın sebebi gerçekten bu düşünceyi incelemek istiyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن سبب وجودي هنا هو حقاً أريد أن أنظر لهذا أريد أن أختبره أريد أن أكون واضحاً للغاية بشأن هذا... |
| Aksine, burada olmamın sebebi tam da bu. | Open Subtitles | ما حدث في بنايتك هو سبب وجودي هنا |
| Bu zor bir şey değil ama burada olmamın sebebi başka. | Open Subtitles | ذلك أمر هين، ولكن هذا ليس سبب وجودي. |
| Burada olmamın sebebi, Bayan Nevada, Katrina'nın eski kocasının, o ve çocuklar için buraya geleceğine inanıyoruz. | Open Subtitles | سبب وجودي آنسة " نيفادا " لدينا ما نعتقد أن زوجها السابق قد يأتي إليها وللأطفال |
| Burada olmamın sebebi bir cinayet. | Open Subtitles | سبب وجودي هنا هو أن هناك جريمة حدثت. |
| Burada olmamın sebebi de bu. | Open Subtitles | والذي هو الى حد كبير سبب وجودي هنا |
| Seninle kendi kanımdan olandan daha çok ortak noktam vardı ama seni öldürmeyecek olmamın sebebi bu değil. | Open Subtitles | فبيني وبينك قواسم مشتركة أكثر مما بيني وبين ذرّيتي. لكن هذا ليس سبب كوني لن أقتلك، ولا كونك أخو ابنتي السبب أيضًا. |
| Sanırım böyle olmamın sebebi o, değil mi? | Open Subtitles | اعتقد هي سبب كوني بهذا الحال بحق. |
| Kahrolsun, bu delikte olmamın sebebi o. | Open Subtitles | . تباً، إنّه هو السبب لوجودي هنا |
| İstersen avukatını arayabilirim, ama burada olmamın sebebi o insanları senin öldürdüğünü düşünmemem. | Open Subtitles | سأتصل به إن شئت، ولكن سبب تواجدي هنا هو أنني لا أعتقد أنّكَ قتلت اولئك الأشخاص |
| Burada olmamın sebebi yarın adliyede şüpheli teşhisi yapacağız. | Open Subtitles | السبب في وجودي هنا .. أنه لدينا صف صغير غدا في المحكمة. |
| Bu grubun parçası olmamın sebebi de o. | Open Subtitles | إنه السبب بأنني جزء من هذه المجموعة. |
| Aslında burada olmamın sebebi öğle yemeği yemek. Düşündüm de belki işe geri dönmeni kutlayabiliriz. | Open Subtitles | سبب مجيئي في الواقع لنتغدى سوية، فكرت أن نحتفل باستعادتك لوظيفتك |