ve bu olay tenha bir sokakta yaşanmamıştı, kendi yatağımda olmuştu. | TED | وهذا لم يحدث في زقاق منعزل قذر، حدث هذا على سريري. |
Peki burada ne olmuştu? Bu ormanda büyük bir ekonomik yıkım yaratmıştık. | TED | فماذا حدث هنا ؟ لقد صنعنا فشل اقتصادي كبير في هذه الغابة. |
Bu geçen yıl da olmuştu ve neredeyse noelim mahvolmuştu. | Open Subtitles | حدث لي هذا في السنه الماضيه وقمت تقريبا بتحطيم العيد |
Dikenli tellerle çevrili bir kampta mahkum olmak benim normalim olmuştu. | TED | كوني في سجن، معسكر اعتقال محاط بالأسلاك الشائكة، أصبح يمثل طبيعتي. |
Al benden de o kadar. Öyle mi olmuştu ki? | Open Subtitles | ــ أنت محق تماماً ــ هل حصل الأمر بهذه الطريقة؟ |
Hangimiz daha süperiz diye ufak bir tartışma yaşadığımız olmuştu. | Open Subtitles | لقد كان هناك شجار بسيط عن أي منا هو الأروع |
Merhaba, Anne. Seni görmek ne güzel. Uzun zaman olmuştu. | Open Subtitles | مرحباً أمي , من الجيد رؤيتك لقد مرت مدة طويله, |
Yıllar önce Güney Kutbu'nda kayak yapan ilk kadın olmuştu. | TED | قبل عدة سنوات، أصبحت أول امرأة تتزلج إلى القطب الجنوبي. |
- Bu daha önce bir yerde daha olmuştu. - Biliyorum, filmlerde. | Open Subtitles | لقد حدث هذا من قبل فى مكان ما انا اعرف, فى الافلام |
30'larda vampirlerin efendisinin yerleştiği kiliseye de aynı şey olmuştu. | Open Subtitles | هذا يشبه ما حدث بالنسبة لزلزال الثلاثينات و كنيسة السيد |
Şanslı olduğumuzu söyleyebilirim, 1972 de böyle bir şey olmuştu. Tiyatro yıkılmıştı. | Open Subtitles | أعتقد أننا محظوظون لأن هذا حدث مرة في 1972 وكان هناك ضحايا |
- Bu daha önce bir yerde daha olmuştu. - Biliyorum, filmlerde. | Open Subtitles | لقد حدث هذا من قبل فى مكان ما انا اعرف, فى الافلام |
Evet, baylar ve bayanlar. Gerçekte ne olmuştu o kompartımanda? | Open Subtitles | اذن ,ماذا حدث حقيقية فى هذه المقصورة ايها السادة ؟ |
- Anneme de böyle olmuştu. - Tanrı aşkına be Harry. | Open Subtitles | ـ هذا ما قدث حدث لأمى ـ بحق المسيح ، هارى |
diye düşündüm. Kafamın içinde düşünüp durdum, ne olmuştu, nerede hata yapmıştım, niye anlamamıştım? | TED | و أعدت التفكير مرارا و تكرارا في ذهني، ماذا حدث؟ أين حدث الخطأ؟ و لماذا لم أفهم؟ |
Paris'te bulunan Musée du quai Branly'de bir yetkilinin söylediğine göre Savaş Tanrısı devletin mülkü olmuştu ve geri iadesi söz konusu değildi. | TED | وفي متحف كاي برانلي في باريس، أخبرنا مسؤول أن إله الحرب هناك أصبح الآن ملك للدولة مع عدم وجود أحكام بالعودة إلى وطنهم. |
sürekli yanımda olman ve sürekli yalan söylemek zorunda kalmak çekilmez olmuştu. | Open Subtitles | لقد أصبح اﻷمر لا يطاق، أن أضطر للكذب وأنتي بجانبي طول الوقت |
Bir süre sonra anladı ki yaşlı adam kendisiyle barışmıştı ve bu da bütün sorunların içinde en iyi bölüm olmuştu. | Open Subtitles | وبعد ما حصل تبين أن العجوز يريد أن يتصالح مع نفسـه أولا ولكن مع كثر المشـاكل كان هذا الجزء الجيد فيها |
- Daha iyi olduğum zamanlar olmuştu. - Olamaz. Ne oldu? | Open Subtitles | ـ لقد كان أفضل، على ما أخشى ـ كلا، ما المشكلة؟ |
Fare kapanına kayıt cihazım olmadan gideli bir hayli olmuştu. | Open Subtitles | مرت فترة طويلة منذ ذهب الى الحانة بدون مسجل الصوت |
Onu hep severdik ama artık daha eğlenceli biri olmuştu. | Open Subtitles | ومنذ أننا جميعاً أعجبنا بها أصبحت أكثر مرحاً عن قبل |
Hayatımdaki en iyi şeyler kar yağdığında olmuştu biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرفين أن أفضل الأشياء في حياتي حدثت عندما ينزل الثلج؟ |
Kaderin kötü bir cilvesiyle Morlock'lar efendi, Eloi'ler de köle olmuştu. | Open Subtitles | و ببعض المراوغه اصبح المورلكس هم الساده و البشر هم الخدم |
Yaşayan bir hastayı tedavi etmeyeli epey uzun zaman olmuştu. | Open Subtitles | لقد مضت فترة طويلة منذ عالجت مريضاً على قيد الحياة |
Düşünüyordum da böyle harika bir gece geçirmeyeli uzun zaman olmuştu. | Open Subtitles | لقد كنت أفكر لقد مضى وقت منذ قضينا ليلة رائعة كهذه |
Beau, daha önce de problemlerin olmuştu ama hiç böyle davranmamıştın. | Open Subtitles | بــو ، لقد مررت بصعاب من قبل و لم تتصرف هكذا |
Sonunda Rapunzel'in bir yuvası ve gerçek bir ailesi olmuştu. | Open Subtitles | اخرا رابونزيل عادت الى المنزل وأخيرا اصبحت لديها عائلة حقيقية |
İnanılmaz bir şekilde, bu adam gençliğinde bir köle gemisinin kaptanı olarak onlarca yıl geçirmişti, sonrasında kölelikte yatırımcı olarak zengin olmuştu. | TED | وعلى نحو مدهش، قضى هذا الرجل عقودا من شبابه كقبطان سفينة عبيد وثم كمستثمر في العبيد، وأصبح غنيا عن طريق ذلك. |
Bir keresinde beş yıldızlı lüks bir otelde kalma şansım olmuştu. | TED | وذات مرة حظيت بفرصة لأن أبيت في فندق فخم وخمس نجوم |