ويكيبيديا

    "olumlu" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • إيجابية
        
    • إيجابي
        
    • الإيجابية
        
    • الإيجابي
        
    • ايجابية
        
    • إيجابياً
        
    • ايجابي
        
    • بإيجابية
        
    • مؤكد
        
    • إيجابيّ
        
    • الايجابي
        
    • إيجابيّة
        
    • الايجابية
        
    • الإيجابيات
        
    • أيجابي
        
    Değiştirilebilir olmaları ise çok olumlu sonuçlar verme şeklinde olabilir. TED وكلاهما تقبل التحوير بطرق يمكنها أن تقدم نتائج إيجابية للغاية.
    Böyle bir durumda insanlar genellikle dünyayı doğru bir şekilde algılamaktansa gruplarıyla olumlu bir ilişkide olmaya daha motive olurlar. TED في مثل حالة كهذه، يكون الناس غالباً متحمسين للحفاظ على علاقة إيجابية مع جماعتهم أكثر من تصور العالم بشكل دقيق.
    Hem olayın benim açımdan da olumlu bir yanı var. Open Subtitles أَفترضُ عَلى نَحوٍ ملتوي هناك واحد إيجابي لي في هذا.
    O yargıca olumlu rapor vermemi istiyorsanız bunu hak etmeniz gerekecek. Open Subtitles إذا أردتني أن أعطي القاضي تقرير إيجابي يجب عليك أن تستحقه
    Motivasyon konuşmaları ve olumlu düşüncelerle geçirdiğimiz 30 yıl vardı. TED كانت لدينا ثلاثون سنة من الخطب التحفيزية وبيع الأفكار الإيجابية.
    Bu konuyu tartışmak istemiyorum artık. Yalnızca olumlu şeylere odaklanacağız, tamam mı? Open Subtitles لم أعد أريد التحدث عن هذا وسنركّز على الجانب الإيجابي فقط، حسنا؟
    Vali'nin basın sekreteri fotoğraf çekiminin hapishane sistemine olumlu bir bakış getireceğini düşünüyor. Open Subtitles تعتقِد سكرتيرة الحاكِم الصحافية أنَ جلسَة تصوير ستُعطي لمحة إيجابية عن نظام السجون
    Mümkünse, hemen tekrarlanmasını istediğim olumlu bir adım gibi görünüyor. Open Subtitles ويبدو أن هذه خطوة إيجابية للغاية التي أودأنأراهاتتكررةعلىالفور إذاكانذلك ممكنا.
    Bunu kafana silah dayanmış hâldeyken en olumlu, güçlendirici yol olarak düşün. Open Subtitles حاول أن تفكر بهذا بطريقة إيجابية ومشجعة. مثل بندقية موجهة إلى رأسكَ.
    Yani genele baktığımda yine de olumlu bir deneyimdi diyebilirim. Open Subtitles فبشكل عام، لا يمكنني سوى القول إنها كانت تجربة إيجابية.
    Belki, belki, belki, belki, bugün olumlu bir sonla bitebilir. Open Subtitles حسناً، لعل، لعل، لعل هذا اليوم فقط سينتهي بشكلٍ إيجابي
    Benimle olumlu sebepten dolayı ilgilenen birinin olması beni iyi hissettiriyordu ve beraber gittikçe daha çok vakit geçirmeye başladık. Open Subtitles إنه لمن المريح أن يكون لديك شخص يركّز إنتباهه عليّ لأجل سبب إيجابي وشرعنا في قضاء المزيد من الوقت سوية
    Ama okyanusta bu yeni akıntının daha olumlu bir etkisi oldu. Open Subtitles لكن في المحيط ، لدى ذلك ، التيار الجديد أثر إيجابي
    Bazı kanıtlar, biraz daha olumlu işaretler olmadan, bu riski almayı tavsiye edemem. Open Subtitles بدون بعض الأدلة لبعض الإشارات الإيجابية لا يمكنني أن أوصيّ باللجوء إلى مخاطرة
    Tekrar tekrar aynı olumlu şeylerin yazdığı benzer kartlardan bıkmadınız mı? Open Subtitles ألم تمل الناس من البطاقات نفسها، نفس الرسالة الإيجابية مراراً وتكراراً؟
    Bunun olumlu tarafı nedir, biliyor musunuz?' Bence her zaman bilgelik artar. TED هذا الشيء الإيجابي في الأمر، أنا أعتقد أن الحكمة دائما تنموا و تكبر.
    Bütün görüşler olumlu ama sizi buraya politika ve ekonomi konuşmak için çağırmadım. Open Subtitles كل النتائج كانت ايجابية لكنني لم أحضركم الى هنا لمناقشة السياسة و الإقتصاد
    On yedi Sürdürebilir Kalkınma Amacı'ndan dokuzunun olumlu yönde etkilenmesine sebebiyet veriyor böylece. TED يساعد في التأثير إيجابياً على 9 من أصل 17 من أهداف التنمية المستدامة.
    Sadece tüm bu olanlardan olumlu bir şey çıkarmaya çalışıyordum. Open Subtitles انا فقط احاول إيجاد شئ ما ايجابي وسط كل هذا
    # Şanslıyız ki bize her şeyi olumlu # # gösterebilecek # # güldüren ve ağlatan adam var # Open Subtitles ♪من حسن الحظ أن هناك رجل يمكنه القيام بإيجابية ♪ ♪ بكل تلك الأمور التي تجعلنا ♪ نضحك و نبكي
    Gerçekten olumlu bir şey hakkında şikayet etmesinden mi bahsediyorsun? Open Subtitles تعني مثل حين تمدح شيئاَ مؤكد تماماَ ؟ بالضبط
    Dene altın adam, dene. olumlu düşünmelisin dostum. Open Subtitles حاول يا صاحبي، حاول، يجب أنّ تفكّر بشكل إيجابيّ يا أخي
    Yani bu aslında oldukça olumlu olan bir şeyin nahoş bir ters tepkisinin olduğu durum. TED اذاً فهذه طريقة اخرى يمكن ان ينتج عن الامر الايجابي ردة فعل سيئة
    Hollywood'da bizi olumlu bir şekilde yansıtan birçok film ve televizyon programı üretilecek. TED المزيد من البرامج السينمائية والتلفزيونية التي تخرج من هوليوود تقدمنا في صورة إيجابيّة.
    Geçmişle ilgili daha olumlu hisler beslersek, yeni bir norm oluşur. TED وان استطعنا ان نحافظ على الافكار والمشاعر الايجابية حيال الماضي سوف نصنع عصب جديد
    Evet, olumlu şeylere odaklanalım, mesela yeni bir otobüs şoförümüz oldu. Open Subtitles نعم ركز على الإيجابيات كحصولنا على سائق الباص الجديد الظريف
    Evet, bence bunu olumlu bir hale getirmeliyiz. Open Subtitles نعم، مثل ماترى أعتقد أن هذا شيئاً أيجابي

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد