Şimdi sizi ikna etmek istediğim nokta şu: Beyin bu gürültü ve çeşitliliğin olumsuz sonuçlarını azaltmak için çok fazla çaba sarfetmektedir. | TED | الآن ما أريد أن أقنعكم به هو أنّ الدماغ يقدّم الكثير من الجهد للحد من الآثار السلبية لهذا النوع من التشويش والتقلب. |
Öyleyiz, ama üzerimizdeki tüm olumsuz duyguları çabucak atacak şekilde evrim geçirdik. | Open Subtitles | نحن كذلك ، و لكننا تطورنا ليمكننا الإسراع بطرد كل المشاعر السلبية |
Yazdığın tek olumsuz yazı, kanepenin altında bulduğun bir dilim pizzayla ilgiliydi. | Open Subtitles | السلبي الوحيد الذي كتبته ، كان لشريحة من البيتزا وجدتها تحت الأريكة |
Sanki Tanrı, olumsuz ya da endişe uyandırıcı ne varsa bilincimden çıkarmıştı | Open Subtitles | كما لو أن الرب محى كل ما هو سلبى أو مقلق منوعيى |
Onun için devriye polisiyim. Teşekkür ederim ama cevabım olumsuz. | Open Subtitles | و لهذا اعمل فى الدوريات شكرا و طلبك مرفوض |
Görünen şu ki katılmaya karar vermiş olsanız bile daha fazla seçenek mevcutken o zaman bile, olumsuz sonuçları var. | TED | الان يتضح انه حتى وان قررت ان تشارك اذا وجد الكثير من المشاركات, حتى في تلك الحالة تكون العواقب سلبية |
olumsuz. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}.كلّا |
olumsuz ifadeler kullanmamayı tercih ederiz. Tek yaptığı insanları korkutmak. | Open Subtitles | نحن لا نفضل استخدام العناوين السلبية, فهي تخيف الناس وحسب. |
Stanley, neden itaat etmenin olumsuz yönleri üzerinde durmak istiyorsun? | Open Subtitles | لم تشعر أنك مرغم على التركيز على السمات السلبية للطاعة؟ |
Psikologlar her şeyi teşvikle yaptırmanın olumsuz sonuçlarını 30 yıldır biliyorlar. | TED | لقد عرف الاطباء النفسيون التبعات السلبية للاكثار من الحوافز وجعلها جزء من كل شيء منذ 30 عاماً |
Ve temel fikir şu ki hareketlerinizi planlamak istersiniz, bu şekilde gürültünün olumsuz sonuçlarını azaltmaya çalışırsınız. | TED | والفكرة الأساسية هي أنّك تريد تنظيم حركاتك بحيث تحدّ من النّتائج السلبية للتشويش. |
Bazılarınız buna katılmayabilir, bazılarınız bana incitici ama doğru eleştiriler yapabilir ve şüphesiz bütün bu olumsuz eleştirilere açığım. | TED | بعضكم سيعارضني الرأي، لدى البعض منكم انتقادات لاذعة ودقيقة لي وكلامي، وبالطبع أنا أرحب بكل التعليقات السلبية. |
Biliyor musunuz, buradaki olumsuz hava Charlie'nin Melekleri fantezimi tamamen mahvediyor. | Open Subtitles | انت تدركين الجانب السلبي للأمر فهو يدمر أحلامي الخاصة بملائكة تشارلي |
Bir "mem", kalıtımı olumsuz etkilese de, gelişip büyüyebilir. | TED | يستطيع المخيال أن يعيش وينتعش بالرغم من تأثيره السلبي على الصحة الوراثية. |
Olumlu ve olumsuz tarafların bu tip söylemleri çok eskidir. | TED | الأن ,تصريحات من هذا النوع على الجانب السلبي وعلى الجانب الإيجابي قديمة جدا. |
Herkesin hoşuna gitti. Tek bir olumsuz görüşü kaldırabileceğimi sanıyorum. | Open Subtitles | الجميع يحبوه, اذا اعتقد اننى استطيع تحمل رأى سلبى واحد |
Ayrımcılığın tehdidinin bile, aracınızda seyir halindeyken polis tarafından durdurulmanız gibi, sağlığınıza olumsuz etkileri olabilir. | TED | حتى التهديد بالتفرقة، كقلقك من احتمال أن توقفك الشرطة أثناء قيادتك السيارة، يمكن لهذا أن يكون له تأثير سلبى على صحتك. |
- Buraya bir lab kurmak istiyorum. - olumsuz, Yüzbaşı. | Open Subtitles | أود أن أنشىء مختبر هنا - مرفوض ، كابتن - |
olumsuz. Bunda tek şansımız var. Olasılıkları düşünmelisiniz... | Open Subtitles | أمر مرفوض ، فلدينا فرصة واحدة فقط يجب أن تقدر الوضع |
Gençler arasında istenmeyen gebelikler cinsel aktivitenin bir numaralı olumsuz sonucudur. | Open Subtitles | بين المراهقين الحمل غير مرغوب به نتيجة سلبية من النشاط الجنسي |
olumsuz, komutanım. | Open Subtitles | كلّا يا سيّدي. |
Bu haritada, yeşil olumlu olarak bağlantılı olduğunu gösteriyor, kırmızı ise olumsuz bir şekilde. | TED | و اللون الأحمر يعني أنهما مترابطان سلبيا كما يمكنكم أن تروا ـ العالم أخضر بشكل جنوني |
Genç birinin burada gerçekten tutunması için, bazı olumsuz şeyleri ve bütün bunları düşünmeniz gerekir, veya birtakım ahlaksızlıkları. | TED | لشاب يريد النجاح هنالك, عليك التفكير بالقيام ببعض الأمور السالبة او بعض السلبيات. |
Zamâne dünyasında, yasadışı göçmenler hakkında olumsuz tek bir şey bile söyleyemezsin gibi. | Open Subtitles | في عالمنا اليوم، لا يمكنك قول أي شيء سلبي عن المهاجرين غير الشرعين |
405'i olumlu nedenlerle gözlüyorum. 44'ü ise olumsuz nedenlerden gözlüyorum. | Open Subtitles | إنّي مُهتمٌ بالرقم 405 لأسبابٍ إيجابيّة، وبالرقم 44 لأسبابٍ سلبيّة. |
Etrafımızdaki her şey bizi olumsuz düşünmeye itiyor. Ama tahmin edin? | Open Subtitles | كلّ ما يحيط بنا صُمم لكيّ يحملنا على التفكير بمنوالٍ سلبيّ. |
Şimdi, güçlü fikirleriniz olabilir, karşı olup aynı düşüncede olmayabilirsiniz ya da saygıyla olumsuz geri dönütte bulunabilirsiniz. | TED | يمكن أن يكون لكم آراء قوية، فتعترضون، أو تختلفون، أو تعطون ردًا سلبيًا بدماثة، وباحترام. |
olumsuz yönleri olsa da ilişki kurmanın yepyeni bir şekli. | TED | أنها طريقة جديدة تماماً لفعل الأشياء التي تتضمن سلبيات جديدة. |
Cidden bak, olumsuz konuşmak istemiyorum ama insanlar bu şekilde zatürreye yakalanıp ölüyorlar. | Open Subtitles | في الحقيقه, لا اريد ان اكون سلبيه لكن هكذا يصاب الناس بالالتهاب رئوي و يموتون. |
Demek istediğim, ben olaya çok olumsuz yaklaşmak istemiyorum, sadece bu gerçekleşebilecek bir olay ve biz bunu fark edemeyebiliriz. | Open Subtitles | أقصد, أنا لا أتصرف بسلبية أنا فقط أقول أن الإحتمال موجود بالتأكيد وبالنسبة لنا, عدم إقرارنا بذلك سيكون أمراً متهوراً |