Meziyetlerin, sen daha onlarla karşı karşıya gelmeden düşmanların tarafından bilinecek, dostum! | Open Subtitles | شيمتك ستكون معلومة لدى أعدائك وتسبقك قبل أن تلتقى بهم يا صديقى |
Meziyetlerin, daha sen onlarla karşı karşıya gelmeden düşmanların tarafından bilinecek, dostum! | Open Subtitles | شيمتك ستكون معلومة لدى أعدائك وتسبقك قبل أن تلتقى بهم يا صديقى |
- O tırmanışcılar en son onlarla konuştuğumuzdan beri dairelerine dönmediler. | Open Subtitles | لم يرجع اولئك المتسلقين إلى شقتهم منذ تحدثنا إليهم اخر مرة |
Aslında onlarla geçen gece görüşmüştün. O yüzden onlarla ufak bir konuşma yaptım. | Open Subtitles | في الليلة التي سبقتها لذا كان عليّ أن أتحدث معهما قليلاً مثلما حدث |
Onu sevenler, çıktıkları oldu ama hiçbiri uzun sürmedi çünkü onlarla ilgilenmiyor, tek düşüncesi okul ve Karen Wright. | Open Subtitles | بعض شبان أعجبوا بها ، لكن ليس لوقتٍ طويل لأنها لم تكن تهتم لهم فقط المدرسة وكارين رايت .. |
Ve böylece onlarla seyahat ederek ve bütün farklı elementleri öğrenerek birlikte çok vakit geçirdik ve yararlanılmayan birçok verimsizliğin olduğunu keşfettik. | TED | وقضى الوقت في السفر معهم وتعلم كل شيء عن العناصر المختلفة، و العثور على الكثير من أوجه القصور لم يتم الاستفادة منها. |
Yani, onlarla arkadaş olduktan ve onlara güvendikten sonra, aldatılmış hissettin. | Open Subtitles | أعني ، بعد أن وثقتِ بهم و صادقتهم ، قمتِ بخيانتهم |
Onları aramak istiyorum. onlarla konuşmak istiyorum. Beni burada bırakmak istiyorlar. | Open Subtitles | أريد الإتصال بهم ، أريدُ التحدث إليهم إنهم يريدون ان يتركوني |
Örneğin bu olayda, 10 yaşın altındaki çocuklarla ilgilenmelisin, yoksa onlardan etkilenebilirler, çünkü bu yaştaki çocuklar, hayaletleri görüp onlarla konuşabilir. | Open Subtitles | حسناً في هذه الحالة مثلاً تتعامل مع أطفال تحت سن العشر سنوات لذلك قد يتأثروا بهم لأن الأطفال في هذا السن |
onlarla çok gurur duyduğumu hala hayatlarında onlarla olduğumu söyle. | Open Subtitles | أنني فخور جداً بهم وأنني معهم لا أزال في حياتهم |
onlarla ilk tanışmaya gittiğimizde gördüğüm şey utançtı, üzüntü değil. | Open Subtitles | عندما إلتقينا بهم لأوّل مرّة كانوا يخفون العار، وليس الحزن |
Tommy, ben bir barda çalışıyorum. onlarla konuşmak benim işim. | Open Subtitles | أنا أعمل في حانة يا تومي وعملي هو التحدث إليهم |
Seni istedikleri için ayrıldım, o yüzden git ve onlarla takıl. | Open Subtitles | انهم يريدونك في المجموعة وأنا خرجت، لذلك أمضي قدما وأنضم إليهم. |
Lanet olası kuyruğu yutmuş olsan pazar günü onlarla kahvaltı yapacaktık. | Open Subtitles | كنا سنتناول معهما وجبة خفيفة يوم الأحد لو ابتلعت ذلك الذيل |
Çok kibarsın. onlarla yatmadın mı yani ? -Öyle bişey demedim | Open Subtitles | أنت رجل كريم و الآن تخبرني بأنك لم تنم معهما ؟ |
onlarla görüşmeler bize GÇAÇS'nın hazırlanıp, çalışır hale getirilinceye kadar yeterli zamanı kazandırır. | Open Subtitles | المفاوضات معهم قد تشتري لنا وقت كافى لجعل السلاح الكوكبى المضاد لهم يعمل. |
Bir gün okula gitmiştim ve çocuklar onlarla basketbol oynamama izin vermedi. | TED | ذهبت للمدرسة ذات يوم، والأولاد لم يسمحوا لي بلعب كرة السلة معهم |
onlarla ortak noktada buluşmalıyız. | TED | علينا ان نذهب إليهم .. بدلاً من أن نطلب منهم أن يأتوا إلينا |
ancak onlarla tanışmayı bile reddederler ve... tamamen kendi hallerine bırakırlar. | Open Subtitles | في نفس الوقت الذي ينكرون حتى انهم قابلوهم ويتخلون عنهم تماماً |
- Halkın ödünü koparmış. - Bu doğru. onlarla birlikteydim. | Open Subtitles | عرقل المرور لمدة ساعة إنه صحيح يا سيدي ، لقد كنت مَعهم. |
Ama ne yazık ki, onlarla tekrar o bağı kuramadım. | TED | ولكن مع الأسف علاقتي بهما لم ترجع إلى عهدها قط |
Neden ben, Jimmy ve Bill oraya gidip onlarla konuşmuyoruz? | Open Subtitles | انظر, لماذا لا اهبط هناك مع جيمي وبيل واتحدث اليهم |
Onlar serbest bırakıldı değil mi? onlarla konuşmalıyız. | Open Subtitles | قد تم اطلاق سراحهما، ويجب أن نتحدث إليهما |
Telefon çalıyor,arkadaşları onu arıyorlar, ama onlarla nasıl konuşacağını bilmiyor. | TED | يرن الهاتف، يتصل الأصدقاء، لكنها لا تعرف كيف ترد عليهم. |
Ve bana göre kızlar erkeklerin hoşuna gitmek ister, onlarla takılmak ister. | Open Subtitles | اعتقد ان البنات يحببن ان يتعلق بهن الاولاد |
Bizden 300m uzaktalar, ama onlarla konuşamıyoruz. | Open Subtitles | بيننا وبينهم عشرة أقدام ولانستطيع كلامهم حتى |
onlarla birlikte ağaç tepelerini keşfe çıkmak, yeryüzündeki varoluşumun en keyifli anlarını yaşattı. | TED | كان اكتشاف ظلّة الغابة برفقتهم أحد أجمل الأشياء خلال وجودي على هذه الأرض. |