Bir sorayım dedim. Bu, onun suçu değil. Olayları çözmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لم يكن ذلك خطأه كان يحاول أن يعرف ما يحدث له |
Eline geçirebildiği her şeyi kullanmayı istemesi onun suçu değil. | Open Subtitles | وليس خطأه أنه يرغب في كلّ ما تقع عليه يداه |
Kafasının öyle olması onun suçu değil. | Open Subtitles | لا تسخر من هنري ليس ذنبه أن رأسه بهذا الشكل |
Babasının yani babamın annemizi terk etmesi onun suçu değil ki. | Open Subtitles | فكما تعلم, إنه ليس خطأها أن والدها.. والدي.. ترك والدتنا, صحيح؟ |
onun suçu değil ama arabada pestilimiz çıkacak. | Open Subtitles | ليس ذنبها ولكن أخشى أننا سوف نكون مكدسين جداً في العربة |
Bize yaklaşmaya hakkı yoktu. onun suçu. Burası kutsal bir alan. | Open Subtitles | ليس لديه حق للإقتراب منا إنها غلطته ، هذه مساحة مقدسة |
Bu onun suçu değil. Babası onun kaleden ayrılmasına izin vermiyor. | Open Subtitles | إنها ليست غلطتها والدها لم يقبل أن تغادر قلعتها |
Boşanmanızın onun suçu olduğuna inandığını biliyorsunuz ve bu tamamen doğal. | Open Subtitles | هل تعلمان أنه يعتقد أن الطلاق خطؤه هو وهذا طبيعي تماماً |
İsminden, ailesinin onun için daha büyük hayalleri olduğunu anlaşılıyor ve filmin başlamasına iki dakika kala gelmeniz onun suçu değil. | Open Subtitles | أفصد، إعتماداً على إسمه، والداه من الواضح أنهما كان يملكان أحلام كبيرة له، وليس خطأه أنكم أنتم يا رفاق ظهرتم بدقيقتين |
onun suçu değil. Arayıp iptal etmemi istedi. Unutmuşum. | Open Subtitles | لم يكن هذا خطأه ،لقد طلب منّى أن أتصل بك لإلغاء الموعد و لكنى نسيت |
Aslında, mutant genini erkek taşır ve geçirir, yani onun suçu. | Open Subtitles | فعليا، الذكر هو من يحمل جين التحول و يمرره لأبنائه، إذن فإنه خطأه هو |
Saltanatında hâkimiyet kuramadığı hainler varsa onun suçu ne? | Open Subtitles | فالذنبُ ليس ذنبه أنّ يكون هناك عناصر خطرة ضمن محكمته، فذلك يصعب التحكم به |
Onun hakkında sana ne söylediğimi biliyorum, ama tekrar başlamam onun suçu değil. | Open Subtitles | اعرف ما ستقولين أخبرتك بشأنه ولكن ليس ذنبه انني أتعاطى مجددا |
Fena çuvalladığını biliyor. Ama bana inanmalısın, hepsi onun suçu değildi. | Open Subtitles | هو يعرف أنه أخفق بشدة و لكن يجب أن تصدقيني لم يكن ذنبه |
Onu daha sik görmek istedigimi... annesiyle anlasamadigimiz için üzgün oldugumu... ve bunun onun suçu olmadigini falan. | Open Subtitles | أنني أتمنى أن أراها أكثر وبأنني آسف لأن الأمور لم تكن جيدة بيني وبين أمها وبأن ذلك لم يكن خطأها وأموراً كهذه |
onun suçu değil. Hormon replasman tedavisi görüyor. Acayip azıyor kadın. | Open Subtitles | هذا ليس خطأها ، إنها تحصل على العلاج بالهرمونات البديلة ، يجعلها مثتثارة بجنون |
- Bir kabarede çalışıyor. ..işten geç çıkması onun suçu değil. | Open Subtitles | الساعات التي يبقونها في النادي الليلي ليس من ذنبها |
Neden onun suçu olduğunu söyleyip bu işi unutmuyoruz? | Open Subtitles | لمَ لا نقول بأنّها غلطته و يمكننا بعدها نسيان ما جرى |
Şu anki fakirliğimiz sadece ve sadece onun suçu. | Open Subtitles | ظروف الفقر التي نعاني منها الآن.. هي غلطتها الوحيدة |
onun suçu olduğunu anlamıyor musun? | Open Subtitles | ألا تعلم حتى ان كل هذا هو خطؤه |
anlaşma anlaşmadır Abby'nin anlaması onun suçu değil | Open Subtitles | الاتفاق هو الاتفاق وليس خطئها ان آبي اكتشفت التعاقد |
Bu gerçekten onun suçu değil. Yürüdüğü yol bu. | Open Subtitles | ليس خطئه فى الواقع إنها الطريقه لحل الموضوع |
Hey, bu tamamen onun suçu değil. Ona bu fikri ben... | Open Subtitles | إنه لَيسَ خطؤها كلياً أنا الذي شبكتها في... |
onun suçu imparatora, yönetimimize karşı bir saldırı olması lazım. | Open Subtitles | يجب أن تكون جريمته هجوم ضد لدينا الامبراطور، حكمنا. |
onun suçu sayılmaz. | Open Subtitles | حسنا، انها ليست في الحقيقة ذنب له. |
onun suçu! | Open Subtitles | الحق عليها! |
Geceleri uyumaması onun suçu değil. | Open Subtitles | انه ليس عيبه انه لا يستطيع النوم |