Birazdan Gonca buraya gelecek... sana bakacak, topu parkın dışına kadar yollamak... ya da kötü şekilde kaçırmak için bir tek şansın olacak. | Open Subtitles | الآن وفي أي دقيقة روز بد ستأتي للوقوف هنا انظر إلى نفسك وسيكون لديك فرصة واحدة لترمي إلى خارج الحديقة أو خارجاً ببؤس |
Yürümeye başlasak iyi olur çünkü parkın ta diğer ucunda. | Open Subtitles | لذا علينا التحرك لانها تقع على الجانب الأخر من الحديقة |
Güneyden gelen yasadışı kerestecilik ve parkın içinden geçip Brezilya'ya ulaşmak isteyen uyuşturucu kaçakçıları. | TED | نرى قطع الأشجار الغير قانوني من الجنوب وتجار المخدرات يحاولون العبور عبر الحديقة للوصول إلى البرازيل. |
Doğal parkın dışındaki bu alanda çeşitli şekillerde aşınmaya uğramış bu toprağı geliştiriyoruz. | TED | هذه هي منطقة خارج المنتزه الوطني، تمتد في جميع ومختلف هذه الأراضي المتدهورة. |
O zamanlar evcil hayvanımla Regent's parkın oradaki bir bekar evinde kalıyordum. | Open Subtitles | وفي هذا الوقت عشت مع سيدي في شقة للعزاب قريبة نت المنتزه |
Gelmeyeceğini anlamadan önce parkın etrafında ne kadar tur attım hiç bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم كم مشيت حول المتنزه قبل أن أدرك بأنه لن يأتي |
parkın her yerindeydi -- biber gazı eşliğinde. | TED | لقد كان منتشر فى الحديقة بالإضافة إلى الكثير من الغاز المسيل للدموع. |
Sonuçta parkın dışında dolaştı ve vuruldu. | TED | وانتهى بها الأمر بالتجول خارج الحديقة والتعرض لإطلاق نار. |
parkın tek bir sistem olarak çalışan üç temel unsuru var. | TED | تحتوي هذه الحديقة على 3 عناصر أساسية تعمل كنظام واحد. |
Kendini işine adamış koruyucular sayesinde sürü parkın sınırları içinde güvendeydi. | TED | القطيع كان بسلامة وأمان في أسوار الحديقة بسبب هؤلاء الذين يحمون الحديقة |
Ancak yıllık yağmurlar başlayınca sürü parkın dışındaki yerlerden otlanmak için göç etmeye başlıyordu. | TED | ولكن متى بدأ المطر الموسمي يبدأ القطيع في التحرك إلى خارج الحديقة المحمية للبحث عن غذاء |
parkın güvenli alanın dışında onları değerli dişleri için yakalamayı bekleyen kaçak avcılar bulunuyordu. | TED | لأن الحماية خارج الحديقة المحمية كانت ضئيلة وهناك من سيصطاد الفيلة للحصول على العاج |
İlk altı ay, parkın yakınındaki küçük bir evde yaşadık. | Open Subtitles | ومن اول ست أشهر عشنا في بيت صغير بجانب المنتزه |
parkın diğer ucunda, 8 ay önce buna benzer bir ceset bulmuştuk. | Open Subtitles | تعاملنا مع واحدة كهذه على الجانب الآخر من المنتزه قبل ثماني أشهر |
parkın tamamının başa çıkabileceğim bir içki olduğunu öğrenecek kadar burada bulundum. | Open Subtitles | كنت هنا بما يكفي لأعرف أن المنتزه هو كل السُم الذي أتحمله |
Çoğunlukla çocuklar tarafından kullanılacak bir park kuruyorsak, çocuklar bu parkın tasarımında söz sahibi olmalılar. | TED | إذا أنشأنا متنزهًا للاستخدام بشكل أوسع من قبل الأطفال، إذن لابد وأن يكون للأطفال رأي في شكل المتنزه. |
parkın bu kısmındaki her şey, bize aittir. | Open Subtitles | وكل شيء في هذا الجانب من المتنزه ملك لنا |
Buraya geldiğimizde parkın diğer ucunda iki uyuşturucu alışverişi gördük. | Open Subtitles | سيدتي رأينا صفقتين تتمان على الطرف الآخر للحديقة عندما وصلنا |
Dallas'ta kent içindeki parkın yakınında... silah sesleri duyulmuş. | Open Subtitles | بالقرب من حديقة في وسط مدينة دالاس رنت الأجراس |
Bak, parkın çevreye ne kadar zarar vereceğini bilmiyorum, çünkü belediye çevreye zarar raporu istemedi. | Open Subtitles | أسمعوني ، لا أعلم ما مدى تأثير هذه المنتزة لأنه مجلس المدينة تخطى تقرير التأثير البيئي |
Şu parkın karşısındaki eski eldiven fabrikasını biliyorsunuz, Cathedral'in yukarısındaki, çok güzel bir tadilat gördü. | Open Subtitles | أتعرف مصنع القفاز القديم عبر المتنزّه بجانب الكاتدرائية ترميم رائع |
Parktaki veya parkın yakınlarındaki herkesle konuşmalıyız. | Open Subtitles | نَحتاجُ للكَلام مع أي شخص الذي كَانَ في المتنزهِ أَو قُرْب المتنزهِ. |
Grand Central parkın 9/11 haberlerine çıktığını bir düşün. | Open Subtitles | هذه العمليه ستجعل 11مثل نزهه في الحديقه حديقة جراند سنترال |
Kim sizi bu akşam dışarı çıkarıp bir çanta dolusu leziz tavuk hazırladı ve en iyi havai fişekleri, en iyi parkın en iyi manzarasını seçmek için gazeteleri araştırdı böylece "şöyle" bir kokuşmuş anı yarattı? | Open Subtitles | من الذي أخرجنا من المنزل والذي حزم الكيس الأزرق الممتليء بالدجاج الشهي وبحث في الجرائد عن أفضل منتزه |
Kavga etmek istiyorsanız, saatini belirleyip parkın birinde edin. | Open Subtitles | نعتذر ،تعاركا في وقت الفراغ ،في موقف السيارات |
Onları kaçırmış olmaktan korkuyordum. Belki parkın yanından geçmişlerdi. | Open Subtitles | أنا خائف من أن لا نلحقهم ومن انهم كانوا يمرون فقط بالحديقة |
Katilin ayak izlerindeki kanın izini parkın dışına doğru sürmüşler. | Open Subtitles | لقد تمكّنوا من تتبّع آثار الدم من حذاء القاتل عبر المُتنزّه. |
Dimitri. Grace kilisesinin yanındaki parkın güney tarafına gel. | Open Subtitles | ديميتري، الجانب الجنوبي من المُتَنَزَّه بالقرب من كنيسة النعمة. |
Gece yarısı, benim tarafımda olması gereken iki kişi tarafından parkın tekinde değil. | Open Subtitles | ليس بالمنتزه بمنتصف الليل بواسطة شخصين كان مفترض بهم ان يكونوا بصفي |