parktaki ortağına, onun üstüne gittiğim için üzgün olduğumu söyle. | Open Subtitles | أخبِر صديقك في الحديقة أنّي آسفٌ على مُضايقتي له هكذا. |
Bundan dolayı fotoğraflarımın çoğu ya bunun gibi uzaktan ya da parktaki spesifik açılardan. | TED | لهذا السبب، معظم صوري التي التقطتها إما أن تكون من مكان بعيد، مثل هذه، أو من زوايا محددة في الحديقة. |
Kırmızı düğmelerin her biri parktaki bir bölgeye elektrik veriyor. | Open Subtitles | الأزرار الحمراء تعيد الطاقة لمعظم لأنظمة الحديقة |
İçgüdüsel olarak kendimi parktaki o banka giderken buldum. | Open Subtitles | بالغريزة ، تتبعت نفسى و هى تقترب من مقعد المتنزه |
parktaki kızın eşarbı bu gazeteye sarılıydı. | Open Subtitles | لقد كانت للفتاة فى المنتزه لقد لفت بها وشاحها |
Onu araştırdık ve oğlunuzun parktaki video çekimlerinde olduğunu saptadık. | Open Subtitles | ولقد وجدناه موجود في الفيديو بالحديقة يوم إختطاف شون |
parktaki yaşlı torbacının artık çağrı cihazı ve tabancısı olan aracısı var sadece. | Open Subtitles | مروج المخدرات العجوز في المنتزة أصبح الآن مبعوث مع جهاز نداء و مسدس |
parktaki kaza yüzünden, konkordato ilan etmemize ramak kaldı. | Open Subtitles | كنا دائما على وشك الإفلاس منذ ذلك الحادث فى الحديقة |
Esinti hissini sağlamak için... ..parktaki eski vantilatörü kullanalım. | Open Subtitles | لكي نجعله يشعر بالهواء عليه فلنستخدم تلك القديمة المتوقفة عند الحديقة |
Ama şimdilik o sadece parktaki bir ölü. | Open Subtitles | ولكن، حتى الآن، انها مجرد رجل ميت في الحديقة. |
Tabii Eric, hiç kendime hakim olamıyorum ben bu yüzden parktaki simitçi adama söyledim. | Open Subtitles | أجل ، أريك أنا لا أتحكم في نفسي لذا أخبرت بائع البسكويت في الحديقة |
Evet parktaki şey biraz cafcaflı ve iğrençti, | Open Subtitles | نعم, عما حدث فى الحديقة كان بغيضا قليلا. |
Yaşlı bir adam ve gençler arasında çıkan parktaki olay pitbull'lu adam... | Open Subtitles | بجانب ذلك اليوم كان هناك حادث مع الرجل العجوز والمراهقين في الحديقة , الرجل مع الكلب |
Sanırım geçen gün parktaki kadınları çok sinirlendirdim. | Open Subtitles | أعتقد أنني قد أخفت النساء بشدة حين كنا في الحديقة منذ أيام |
Beyaz saçlı bir kadın görmekten korkuyorum, tıpkı parktaki kadınlar gibi mezarı bekleyen, siyah şallar içinde küçük bohçalar. | Open Subtitles | وأرى سيدة عجوز بالشعر الأبيض مثل السيدات العجوز في المتنزه حزم صغيرة في الشال الأسود |
Bugün geç saatlerde, küçük bir sıkıntı sonucu, tünellerden birinde basınç kaybı oldu - parktaki ana problem. | Open Subtitles | متأخراً اليوم بسبب إضطراب بسيط كان هناك فشل بالضغطِ في أحد الأنفاق الجاذبية الرئيسية في المتنزه |
parktaki gençler onu yaşatmazlar. | Open Subtitles | حتى الرجال يدخلون الى المتنزه ولا يخرجون منه احياء |
Tabii ki. parktaki ilk günümüzde sen söyledin bana. | Open Subtitles | بالطبع ، لقد غنيتها لى فى المنتزه أول يوم التقينا به |
Belki de parktaki sapığın donunun içinde sana hediyesi vardır, ha? | Open Subtitles | ربما إعتدى عليك المنحرف الذي كان في المنتزه |
Cidden hiç kendime hakim olamıyorum ben ve parktaki simitçi adama söyledim. | Open Subtitles | بجدية ، لا تحكم لي في نفسي أخبرت بائع البسكويت بالحديقة |
Sıradaki haber, parktaki bu çalılar benim çalılarım! | Open Subtitles | التالي: تلك الشجيرة التي بالحديقة شجيرتي شجيرتي |
O parktaki aşırı dozdan ölen adamla ilgili birşey yaptığını düşünmüyorsunuz değil mi? | Open Subtitles | لا تفكر بأن عنده شيء ليفعله مع جرعة المنتزة الزائدة |
Resim çerçeveleri yerine kondu böylelikle resimlerimiz parktaki ürkütücü adam gibi bizi gözetlemiyor. | Open Subtitles | اللوحات أعيد وضعها لكي لاتحدق بنا صورنا مثل ذلك الرجل المخيف بالمنتزه |
Bu canlılar parktaki hayata temel teşkil ediyor. | Open Subtitles | تشكل المخلوقات هذه أساس الحياة في المتنزّه. |
parktaki sarhoşlarla oynarken seyredip bunu anlayabiliyor musun? | Open Subtitles | انت تقدر ان تقول ذلك لانك رايته يلعب مع بعض السكارى بالمتنزه |