Bunun sonuda, kıtamızda daha çok kötü adam parmaklıklar ardına konulacak. | TED | بنهاية الأمر، الكثير من الأشرار في قارتنا سوف يوضعون خلف القضبان. |
Reed üzerinde sürekli takipte olacağız siz de onu tekrar parmaklıklar arkasına koyacak bir yol bulun, Avukat Hanım. | Open Subtitles | لم يكن لدينا لمحاولة قضيتها. سيكون لدينا مراقبة مستمرة على ريد، وسوف تجد وسيلة لوضعه وراء القضبان مرة أخرى، |
Ve buna cinayeti de eklersen, hayatının geri kalanını parmaklıklar arkasında geçireceksin. | Open Subtitles | لو أضفت القتل إلى تلك القائمة فسوف تقضي بقية حياتك خلف القضبان |
Sen bir annesin, onu senden aldığı için Emily parmaklıklar ardında olmalı. | Open Subtitles | أنتِ أم وإيميلي عليها أن تكون خلف القضبان على ما أخذته منكِ |
Şidi eğer onu bulursak hayatının kalanını parmaklıklar arasında geçirecek. | Open Subtitles | الآن، إن عثرنا عليها، فإنها ستقضي بقية حياتها خلف القضبان |
ve bu bir çok insanı parmaklıklar ardına yollamama yardımcı oldu. | TED | وهاذا ساعدني في وضع كثير من الناس وراء القضبان. |
Gördüğünüz gibi, parmaklıklar ardında çocuklarını ne kadar özlediğini ve sevdiğini göstermek için yapabileceği fazla şey yok. | TED | ترون، لم يمتلك الكثير ليقدمه وراء القضبان للتعبير عن اشتياقه وحبه لأطفاله. |
Ona en sevdiği pembe giyisisini giydirmiştim ve burada parmaklıklar ardında bir senelik cezamı çekerken bana eşlik etmek üzereydi. | TED | وقد ألبستها فستانها الأرجواني المفضل، واصطحبتها معي لتقضي معي هذا الحكم بالسجن عامًا خلف القضبان. |
parmaklıklar ardındaki şiddeti gösteren filmleri erkeklere izlettiğimizde eğer şiddet yanlısı iseler bunun bir sonucunun olacağını yüzlerine vurmak istedik. | TED | حين نُري الرجال الأفلام التي تظهر الجناة خلف القضبان نريد عرض حقيقة أنه إن قام رجل بالعنف فسوف تكون هناك تداعيات |
Ona teslim olmasını söyle, yoksa hayatının geri kalanını parmaklıklar arkasında geçirecek! | Open Subtitles | أخبريه أنه من الأفضل أن يسلم نفسه أو سيقضى بقية حياته خلف القضبان |
Aramıza demir parmaklıklar girince cesur oluyorsun, ha? | Open Subtitles | أنت رجل شجاع عندما تحول بيننا القضبان أيها الجبان |
O yüzden şu anda parmaklıklar arkasında. | Open Subtitles | هذا هو السبب في انه وراء القضبان ونحن نتكلم. |
Bana her yumruk atanı kodese atsam, eyaletin yarısı parmaklıklar ardında olurdu. | Open Subtitles | إذا سجنت كل رجل لوح بيده علي نصف سكان البلدة سيكونوا خلف القضبان |
Senin o gücünü elinden alıp herhangi bir suçlu gibi demir parmaklıklar arkasında görmekten daha fazla bir şey beni mutlu edemez. | Open Subtitles | وليس هناك شيء من شأنه أن يسعدني أكثر من أن أراك تتنحى. وراء القضبان مثل أي جاني. |
Ve seni o hücreye soktuklarında ve parmaklıklar kapandığında işte o zaman, tüm bunların gerçek olduğunu anlıyorsun. | Open Subtitles | و عندما يضعونك فى الزنزانة و تلك القضبان التى تمنعك من الرحيل هنا تعرف ان الأمر حقيقة و ليس خيال |
Ve seni o hücreye soktuklarında ve parmaklıklar kapandığında işte o zaman, tüm bunların gerçek olduğunu anlıyorsun. | Open Subtitles | عندما يضعونك فى الزنزانه وتقفل القضبان الحديديه عليك عندها تدرك الواقع |
Biliyorsun, Griffin beni parmaklıklar arkasına koyarak bakıcım olmalıydı. | Open Subtitles | هل تعرفى ان جريفين وصل الى ان يكون مراقبى بوضعى خلف القضبان |
Ülkemizi berbat etmeye çalışan insanlar... ..çok yakında parmaklıklar arkasında olacak. | Open Subtitles | الذين يحاولون تدمير بلادنا وامتنا سرعان ما سيكونون خلف القضبان الوزير هنا يا سيدي |
Eğer bu adamın, hayvanları, sizin emirlerinizle serbest bıraktığına dair kanıt bulursam, ...hayatınızın geri kalanını parmaklıklar ardında geçirirsiniz. | Open Subtitles | ماذا لو إكتشفت أنه كان يحرر الحيوانات بناءّ على أوامرك سأتأكد أنك ستمضى حياتك خلف القضبان |
Hırsızlara karşı parmaklıklar var. O aralarından geçebiliyor olmalı. | Open Subtitles | لدينا نوافذ مدعمة, لابد أن الفرق بين القضبان يتسع له |
- Hastanelerden daha mı çok hoşlanıyor musun? Pencerelerde parmaklıklar olmadığı sürece. | Open Subtitles | طالما لا يوجد قضبان على النوافذ |
parmaklıklar arasındaki zavallı kovboylardan bazılarını ücretsiz tedavi ederdik. | Open Subtitles | على بعض الخنازير الغينية خلف القبضان , بدون إهانة |