Pürüzlü yüzeyler için de olsa, hayvanlar pençeler ekliyor. | TED | وللأسطح الخشنة، تضيف الحيوانات المخالب. |
Ve ben onun üzerinde yürürken baktım ki barı tutan ellerim gözüme ilkel pençeler gibi görünüyorlar. "Çok acayip," dedim kendi kendime. | TED | شعرت بثقلي على الجهاز، وشعرت أن يداي يشبهان المخالب البدائية التي تقبض على القضيب. |
pençeler bir şeyi delmek için, patlatmak için ve tutmak için uygun ama pençelerin uçları yakalamayı zorlaştırıyor ve tehlikeli olabilir. | TED | تُعدّ المخالب مثاليّة للثقب والتنقيب والتعلُّق، لكنّ نهايتها تجعل الإمساك صعبًا، وخطرًا بشكلٍ محتمل. |
Tabiat ana, sık sık canlılarını değiştirir Onlara büyük dişler, daha keskin pençeler, uzun bacaklar verir ya da burada olduğu gibi üçüncü bir göz. | Open Subtitles | فتعطيهم أسنان أكبر، مخالب أكثر حدّة، سيقان أطول، أو كما في هذه الحالة، عين ثالثة |
- Peki, bir bakalım. 1.80 boyunda, kurt gibi pençeler ve yüzünün ortasında koca bir burun. | Open Subtitles | بطول ستة أقدام , مخالب , خرطوم كبير قديم في منتصف الوجه , مثل الذئب |
Yine de hem pençeler hem de tırnaklar bazı beklenmedik şekillerde kullanırlar. | TED | ومع ذلك، فإنّ كلًّا من الأظافر والمخالب تُستخدم بطرقٍ غير متوقّعة. |
Şu etli pençeler. George "The Animal" Steele (ünlü şişman Amerikan güreşçisi) ile çıkıyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | هذه الكفوف تجعلني اشعر كأني اواعد المصارع جورج الحديدي |
pençeler derimin altına giriyor ve etlerimi parçalıyor. | Open Subtitles | المخالب تتسلل تحت جلدي ثم تمزق طريقها للخارج |
"Seçilmiş Olan" demir pençeler hakkında çok önemli bir ders aldı. | Open Subtitles | تعلم المختار درس مهم عن المخالب الحديدية |
keskin pençeler ve parlayan gözlerle. Başarı, sağgörü, açıklık, değişim. | Open Subtitles | ذات المخالب الحادة والعينان اللامعتان النجاح، الرؤيا، الصفاء، التحول |
Bir düşün Dean, pençeler, insan sesini taklit etmesini sağlıyor olabilir. | Open Subtitles | فكر بهذا دين المخالب الطريقة التي يقلّد بها صوت الإنسان |
Ama bu pençeler öldürmekten ziyade tırmanmak için gelişmişlerdi. | Open Subtitles | و لكن تلك المخالب قد تطوَّرت بغرض التسلق و ليس القتل |
pençeler havada uçuştuğunda burada olmasından çok daha güvenli. | Open Subtitles | ،أكثر أمانًا . من كوننا هنا حينما تبرز المخالب |
Ahşabı çizecek kadar keskin pençeler. | Open Subtitles | مخالب حادّة بما فيه الكفاية للحفر الخشب من ذلك الباب الأمامي. |
Peki hiç uzun keskin dişler yada uzun pençeler, hayvani gözlerden bahsedilmiş mi? | Open Subtitles | حسناً , هل هناك ذكر ان كان المستخدم أسنان أم مخالب أو أيّ شئ حيواني؟ |
O zaman, Buz pençeler'in Savaş Günlükleri'ni sen yazdın. | Open Subtitles | إذن فأنت من كتب مذكرات معركة مخالب الثلج |
Vücudunun iki katı bir kafa bacaklarının arasında bir kuyruk, pençeler, bir kırmızı göz hem kız hem de erkek organları. | Open Subtitles | رأسه مرتين حجم جسده ذيل بين ساقيه مخالب ، وعين حمراء |
Beni serbest bırak ben de sana o kavanozdaki pençeler hakkında bir sır vereyim. | Open Subtitles | حرريني وسأخبركِ بسر عن مخالب العُقاب الموجودة في ذلك البرطمان. |
Uçurumla pençeler arasına sıkıştık kaldık. Bu hiç iyi değil. | Open Subtitles | عالق ما بين المنحدرات والمخالب هذا ليس جيد |
Dev pençeler gibi, at sürmek için bir çift eldiven gibi. | Open Subtitles | تلك الكفوف الضخمة تبدو مثل ، القفازات الجلدية الخاصة بالخيل |
Açık pençeler, suratıma doğru yöneldi. Tekrar, tekrar. | Open Subtitles | كفوف تصفع الوجه مرارا ومرارا |
Düz pençeler ve kısa antenli alçak ve engin kıllı kadifemsi beden toprakta delik açmak için tasarlandı bazen bir metre derinliğinde.' | Open Subtitles | الجسم المشعر الرابض الناعم بمخالب مسطحة و قرون استشعار صغيرة إنها مصممة لتحفر داخل التربة |
Eğer yeterli değilse, arabamda kanatlar ve pençeler de var. | Open Subtitles | -أشجّع فريقي "القطط البوم " إن لم يكن كافياً، عندي أجنحة ومخالب في السيارة |