Sen ve buranın sahibi oldukça iyi bir performans sergilediniz. | Open Subtitles | لقد كان أداء مضحك ما حصل بينك وبين صاحب الثوب |
"Bir başka zavallı performans sonrası perde kapandı" diyelim sadece. | Open Subtitles | دعنا نقول ان الستارة قد اُسدلت على أداء آخر بائس |
İş yerinde performans ve memnuniyeti aynı anda iyileştirirsiniz, çünkü her iki karmaşıklığa da mani olan temel nedeni kaldırdınız. | TED | و في نفس الوقت سوف تحسّن الأداء و الرضا في العمل لأنك قد أزلت السبب الرئيسي الذي يعطل تعقيدات الاثنين. |
Bir şirket mali açıdan kötü performans gösterirse, kimin başı derde girer? | TED | اليوم، عندما لا تحقق شركة ما الأداء المطلوب، من سيوضع بخانة الاتهام؟ |
Dolaysıyla rnerk olarak yüksek performans piller için lityum gibi maddeleri elde etmek mümkün olabilir. | TED | انه من الممكن استخراج عناصر هامة جداً مثل الليثيوم للبطاريات عالية الاداء .. |
Sağlam bir performans sergilemek için sana dediklerimi hatırladın mı? | Open Subtitles | تذكرين عندما قلت لك ان تقدمي اداء جيدا فحسب ؟ |
Seyircilerin hepsinin izci olduğunu biliyordum bu yüzden mükemmel bir performans sergilemeliydim. | Open Subtitles | علمت أن الجمهور من الكشافة لذا كان على أدائي أن يكون مثالياً |
Bence hazırlık yapmamak daha doğal bir performans almamı sağlıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن النقص في التحضير يعطي المرء أداء طبيعي أكثر |
O halde, seninki nasıl türünün en iyi performans gösteren fonu oluyor? | Open Subtitles | لذلك ، كيف يمكن ان تكون حققت أفضل أداء تمويل من نوعها؟ |
Bu araçların ne kadar iyi performans gösterdiğini sorgulamak istediğimizde onları karşı emsalleri olan insanlarla karşılaştırmak istedik. | TED | عندما نظرنا إلى كيفية أداء هذه السيارات، أردنا مقارنتها مع نظرائنا البشريين. |
Yani, ben aynı zamanda bir çocuk aktördüm ve bu benim kimliğimin performans katmanlarını ikiye katladı çünkü aslında bir kız olduğumu ve gerçekten erkeği oynadığımı kimse bilmiyordu. | TED | كنت حقا، ممثلا طفلا وهذا ما حسّن جودة أداء تمثيل هويتي فلم يعرف أحد أني كنت بالحقيقة بنتا تؤدي دور ولد |
Üç yıldan fazla sürede, hiçbir performans farkı yok. | TED | على مدى ما يزيد من 3 سنوات، دون أي أداء تفاضلي. |
Bu 12 bileşenin her biri için, ülkelerin nasıl performans gösterdiğini ölçen göstergelerimiz var. | TED | ولكل من ال12 مكون، لدينا مؤشرات لقياس أداء الدول. |
Neden? Çünkü güçlü performans akçesi çevrenizdeki görünürlüğünüzü arttırır ve daha önce dediğim gibi bu sayede bir destekçi size ilgi duyabilir. | TED | لماذا؟ لأن الدقة القوية في الأداء ترفع مستواك من الظهور في البيئة، كما قلت سابقًا، لدرجة أن أحد الرعاة قد ينجذب إليك. |
Doğal olarak başarı için gerekli olan şeylerden biri performans. | TED | ومن الواضح أن أحد الأشياء التي نحتاجها للنجاح هو الأداء |
ödüller beklenen etkiyi yarattı: Daha çok paraya daha iyi performans. | TED | فالمكافآت قامت بالتحفيز كما هو متوقع: كلما ارتفع الدفع، ارتفع الأداء. |
Tabii, en bunların performans kaygısı büyük bir olgu verelim. | Open Subtitles | طبعاً ، دعونا نعطيهم قضية ضخمة كي يقلقوا في الأداء |
Çoğumuzun sıkı çalışmaya rağmen yol alamamasının nedeni, vaktimizin neredeyse tamamını performans alanında geçiriyor olmamızdır. | TED | السبب الكامن خلف عدم تطور أداء معظمنا، ,بالرغم من قيامنا باقصى ما في وسعنا، أننا نميل لتكريس معظم الوقت في الاداء. |
Ve bu fark ettiğim bir başka şeydi hiç Cary Grant kadar romantik olmasa da, yine de bir ürüne biraz estetik operasyon, estetik performans katmaya başlamıştı. | TED | وهذا شيئ اخر شعرت به ليس بالتاكيد بنفس مقدار الشاعرية مثل الممثل كاري جرانت, وبالرغم من ذلك بدات اجمع قليل من الجمالية, اداء العملية الجمالية في منتج |
Belki bütün bu acıyı ve üzüntüyü kullanır ... ve çok daha iyi bir performans sergilerim. | Open Subtitles | ربما أستطيع استخدام كل ما حصل و وجع القلب لجعل أدائي أكثر قوة |
İkinci önerim, muhasebe platformu için satan şirkete finans direktörünün gerçekten geri bildirim vereceği düzenli performans değerlendirmeleri yapmak. | TED | اقتراحي الثاني كان التفكير بجدولة مراجعات دائمة للأداء لمنصة المحاسبة، حيث سيقدم المدير المالي انطباعاته إلى الشركة التي باعتها. |
Bunu resim, heykel, video ve performans yoluyla yapıyorum. | TED | أقوم بذلك عن طريق الرسم والنحت والفيديو والأداء. |
performans ile ilgili endişeleri olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان يملك بعض المخاوف على آداء الجهاز |
Ama performans diye adlandırılan şey aslında, müzisyenlerin parmaklarını nasıl kullandığı ve hangi müzik aletlerini kullandığı ile ilgilidir. | TED | و لكن الآداء نفسه هو الكيفية التى قام بها العازفين بتحريك اصابعهم, و ما الآلات التى إستخدموها. |
Siz teatral oluyorsunuz, benim de iyi performans göstereceğine, güvenebileceğim birine ihtiyacım var. | Open Subtitles | لشخص ما يمكنني الأعتماد عليه ليعطي أداءً رائعاً |
Dedim ya, performans değerlendirmemi doldurman lazım. | Open Subtitles | لقد اخبرتك , يجب عليك ان تملأ التقرير الخاص بـ ادائي |
Deneyimlerine ve geçmiş performans kayıtlarına bakınca yaptıkları şey çok yanlış geliyor. | Open Subtitles | أعني مع خبرتك و أداءك إنه فقط يبدو .. يبدو خطأ |
performans testler son derece yüksek bir IQ'sunun olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | اختبارات أدائه تشير الى أنه لديه مستوى ذكاء عالى للغايه |
performans, sanatçının belli bir zamanda, seyirci önündeki bir yerde yaptığı zihinsel ve fiziksel kurgudur ve sonra enerji diyaloğu gerçekleşir. | TED | العرض هو البناء المادي والعقلي الذي يقوم به المُؤدي في وقت معين في مكان ما أمام جمهور ثم يتولّد حوار ساخن. |
Yapmalılar, ÇSY performansı ve mali performans arasındaki açık ilişkiyi gösterdim. | TED | أنه يجب عليهم ذلك، لارتباط الأداء بقضايا الحوكمة البيئية والاجتماعية وحوكمة الشركات بالأداء المالي. |