Senin için bir piknik gezisi değildi biliyorum ama artık evdesin. | Open Subtitles | أعرف أنها لم تكن نزهة بالنسبة لكِ, ولكنك في منزلك الآن. |
Central Park'ta yaptığımız piknik yüzünden hala benimle dalga geçiyorlar. | Open Subtitles | فهم ما زالوا يضايقوني بعد نزهة لنا في الحديقة المركزية |
(birisiyle yarışacağını belirtmek için kullanılan deyim) piknik sepetim yok. | Open Subtitles | ليس لدىّ سلة نزهة خلوية او قبعة في هذه اللحظة |
Unutma çikolatayla kaplanmış çileklerin olmadığı bir piknik, piknik olur mu? | Open Subtitles | دعنا لا ننسى كيف تكون النزهة من غير خليط الشوكولاته والفراولة؟ |
Arkadaşlar, buraya bir timsahı kurtarmak için geldik piknik yapmaya değil. | Open Subtitles | يا رفاق , نحن هنا لننقذ تمساحاً وليس للقيام بنزهة خلوية |
Babam piknik ayarlamıştı, ama annem babanla Metropolis'de. | Open Subtitles | أبي كان يخطط لنزهة لكنها الآن في متروبوليس مع والديك |
piknik tüpü almakla akıllılık etmişiz, değil mi hayatım? | Open Subtitles | من الجيد أنه لدينا موقد النزهات الصغير يا عزيزتي، صحيح؟ |
Son sınıf öğrencilerinden biri, bir piknik masasına çıktı ve güvenlik beklentilerini anlattı. | TED | وقفز أحد الكبار على طاولة نزهة وتحدث عن توجيهات السلامة. |
At nalları, barbekü alanları, dumanlıklar, piknik masaları, barınak ve bu tarz şeyler istedik. | TED | أردنا خيول وحفر للشواء وأماكن للمدخنين وطاولات نزهة ومأوى وكل ذلك. |
Bu etikten çok görüntü içindir, fakat bir piknik masasında değilseniz, tabağın altında hiçbir şey olmaması nadir görülen bir şeydir. | TED | إن هذا يتعلق بالمظهر أكثر من الآداب، لكنه من النادر ألا نرى شيئا تحت الطبق إلا إذا كنت تأكل على طاولة نزهة. |
Zaten kuzeye gideceklerdi. Geçerken bizi de nehrin orada bildiğim mükemmel bir piknik yerine bırakacaklar. | Open Subtitles | فريق المداهمات ذاهب للشمال على أية حال لذا سيأخذوننا معهم ويلقونا لنأخذ نزهة على النهر |
- Evet. Elbette. - piknik yapmış oluruz. | Open Subtitles | ـ ستكون نزهة ـ أيجب علينا الحصول على نزهة ؟ |
Ama bakın, buraya piknik yapmak için toplanmadık. | Open Subtitles | ولكن ، انظروا نحن لسنا بصدد نزهة في حديقة ، هنا |
Ailenizle öğle yemeği yediğiniz piknik masası, partnerinizle yaptığınız romantik yürüyüş için pek uygun olmayabilir veya iş arkadaşınızla yapacağınız iş konuşması için. | TED | لذلك قد لا تكون طاولة النزهة حيث تتناول الغداء مع عائلتك مناسبة للمشي الرومانسي مع شريك أو الحديث مع بعض الزملاء في العمل. |
Öğle yemeğimizi kayalara yakın piknik yerinde yapacağız. | Open Subtitles | سوف نتناول الغداء اثناء النزهة قريب من الصخور الرائعه |
O zaman oradayken bir piknik yapmamız için ayarlamalar yapmam iyi olmuş. | Open Subtitles | إذن يسرّني جدًا بأنني رتبت لنا بأن نحظى بنزهة حينما نحنُ هنالك، |
piknik dediğin genellikle dışarıda yapılır. | Open Subtitles | نخرج لنزهة , بالعادة تكون في الهواء الطلق |
Ama piknik masamızın ayağı sallandığı için bir deste kartı altına koymuştum. | Open Subtitles | كانت طاولة النزهات خاصتنا تتأرجح فأخذت حزمة من تلك البطاقات ووضعتها أسفل القائمة |
Biliyor musun, son bir yıl içinde piknik yaptığımızı hatırlamıyorum? | Open Subtitles | أتعرفين ، لا أعتقد بأننا قد خرجنا للنزهة منذ سنوات؟ |
Buna kıyasla Kahire plajda piknik gibiydi. | Open Subtitles | عملية القاهره تعتبر نزهه على البلاج مقارنة بهذه |
Onu ve ailesini piknik yerine kadar 150 kilometre boyunca takip ediyorsun. | Open Subtitles | و أنت تتبعته هو و عائلته حوالي 100 ميل إلى منطقة التنزه |
Golf sahasında piknik yaparız dedi. Hoşuma gitti benim de. | Open Subtitles | لقد قال بأن يجب علينا أن نتنزه في ملعب القولف ، حيث ذلك لطيفاً |
Planların olduğunu biliyorum, ve keşke şu piknik işini yapabilseydik, ama yapamam. | Open Subtitles | أعرف أنك خططـت لهذا اليــوم وأتمنـى أن أذهب للتنزه معك لكننـي لا أستطيــع |
Sanki piknik gibi, değil mi? Çok üzgünüm. | Open Subtitles | , يالها من فكرة رائعة تبدو كنزهة , أليس كذلك ؟ |
Umarım piknik fikrim hoşuna gitmiştir. | Open Subtitles | اتمنى انكِ لم تنزعجِ من هذه النزهه المفاجأه |
İnsanlar, çocuklarını getirecekler senle ben, eski yerimizde piknik yapabileceğiz. | Open Subtitles | أنا و أنتِ، نستطيع عمل نزهتنا عند المكان القديم |
Telefonla konuşan ve piknik yapan insanlarla çevriliydim. | TED | كنت محاطًا بأشخاص يتحدثون على الهواتف الخلوية ويقومون بنزهات. |
Yakında harika bir piknik yapacağız. | Open Subtitles | نحن لها واحدة من نزهات كبيرة لدينا في وقت قريب. |